Odada bir o yana bir bu yana turlarken bir yandan da kafamda onlarca senaryo oluşuyordu ve ben buna engel olamıyordum.
Ya Emily benim beceriksiniz teki olduğumu düşünüp işi başkasına verirse?
Ya Draco ve Mary yok olursa? Aslında Mary yok olsa fena olmazdı ama Draco'yu hayatta göndermem bir yere!
Peki ya Dünya yok olursa?
Merlin! Ne yapacağım ben?!
Bella, Amelia, Blaise, ağabeyim, ablam ve diğerleri benim durumumu bilmedikleri için başlarına neler gelebileceğini bilmiyorlardı fakat ben biliyordum!
Resmen Draco ve Mary nişanlanmamıştı! Normalde olsa buna günlerce sevinçten kahkahalar atardım fakat pek de normal bir durumun içinde değildik.
Kader bozulmuştu yahu!
Tamam, Draco'nun kaçırılmasının üzerinden tam bir saat geçmiş ve hiçbir şey olmamış olabilirdi fakat bu olmayacağı anlamına gelmezdi. Her an her şey olabilirdi ve bu aklıma geldikçe -ki aklımdan çıktığı bile yoktu- delirecek gibi oluyordum.
Şuan herkes Draco'nun özgürlüğünü kutlarken ben burada ne yapacağımı düşünüyordum. Merlin, ciddi işlerden nefret ediyorum. Şimdi Dracomun yanında olup Ateş Viskisi stoklarını bitirmek vardı.
Hayaller vs. hayatlar...
Odada volta atmaktan yorulan ayaklarımı fark edince kendimi bir koltuğa atıp ofladım.
Kader Kadını neden bendim ki? Bella daha güzel bir Kader Kadını olabilirdi mesela. Veya Amelia'dan. Gerçi Amelia kesin bunu kaldıramayıp depresyona girer ve "Ölmek istiyoruuuğğmm" diye ağlardı ama olsun.
Ama Emily gıcık. Emily uyuz. Emily salak.
Bula bula beni buldu amk karısı.
Ben kendi kendime Emily'ye demediğimi bırakmazken bileğimdeki hilal işaretinin sızladığını fark ettiğimde gözlerim sonuna kadar açıldı.
Emily buraya geliyordu!
Telaşla olduğum yerden kalkarken yutkunmadan edememiştim. Kesin beni kovacaktı! Hatta belki de beni öldürüp herkesin hafızasından silecekti beni!
Derin bir nefes alırken sakinleşmek için gözlerimi kapattığım sırada duyduğum ince ses ile anında gözlerimi açtım.
"Çakal?"
Emily her zamanki süslü haliyle karşımda dururken ben gergince gülümsedim.
"Eee, selam? Nasılsın? İyi misin? Bende iyiyim."
Emily bana kaşlarını çatarak baktı ve bir süre süzdü.
"Neden bu kadar gerginsin? Ve neden arkadaşlarının yanında değilsin? Az önce oradaydım ve tam zamanı durduracakken senin orada olmadığını fark ettim. Tabii bir de kim olduğumu onlara açıklamam falan gerekti."
Ha?
Ne diyon sen hacı?
Emily'ye tuhaf tuhaf bakarken kaşlarımı çattım.
"Asıl sen iyi misin? Listedeki en önemli şeyi yapamadım! Bana kızman gerekmiyor mu ya?"
Emily bir süre düşünceli bir ifadeyle durduktan sonra bir anda yüzü aydınlandı.
"Ah, sen onu diyorsun! Sanırım sen o maddeyi pek de dikkatli okumamışsın, tatlım."
Emily'ye anlamamışcasına bakarken o, elbisesinin cebinden bir kağıt parçası çıkardı. Benim listemin aynısıydı. Bir süre gözlerini listede gezdirdikten sonra bir yerde durdu ve gülümseyip listeyi bana uzattı. Parmağını da az önce baktığı yere koyup konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakal [ Tamamlandı ]
FanfictionDikkat, dikkat! Hogwarts'da kaçak var! Kim mi? Tabii ki ben! Yaşlanmış ve tabuta girmeyi inatla reddeden Dumble Amca'nın inadına, Hogwarts'a kaçak gitmek pek de akıllı işi sayılmaz, değil mi? Akıllı olduğumu iddia eden bana zorluk çıkarmayıp intihar...