Elimdeki kitaba yabancı bir maddeymiş gibi bakışlar atarken daha fazla dayanamayacağımı düşünerek kitabı elimden bırakıp masamın en uç köşesine koydum.
Bu kitabı bir kez daha görmek istediğimi sanmıyordum.
Elimde başka bir kitap almak üzereyken bu tarafa doğru gelen Bella ile elime aldığım kitabı geri bırakıp kocaman gülümsedim.
Açıkçası zorla değil, isteyerek gülümsüyordum. Bella gerçekten çok iyi bir arkadaştı ve Pansy'ye değer veriyor gibi görünüyordu. Yani bana eheheh.
Bella yanıma geldiğinde karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve önümdeki kitap yığınına bakıp kaşlarını çattı.
"Sen kitap mı okuyorsun?"
Bella'nın sorusuna dudaklarımı büzerek cevap verdim. "Ne? Tabii ki hayır! Sadece, merak ettiğim bir şey var ve ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorum."
Bella merakla kaşlarını kaldırdı. "Yaa... Neymiş bu çok merak ettiğin şey?"
Bella'nın bu davranışlarıyla ona tuhaf bir bakış atsam da omuz silkip konuştum.
"Hilal işaretinin anlamını öğrenmeye çalışıyorum. Şimdiye kadar bulduğum tek bilgi hilal işaretinin Kader anlamına gelmesi. Başka bir şey bulamadım."
Bella kafası karışmış bir şekilde bana baktı. "Neden hilal işaretinin anlamını merak ediyorsun ki? Hilal hilaldir. Bu kadar kurcalamanın sebebi ne?"
Ona omuz silktim ve önümdeki kitaplara bakmaya başladım. Bella neyi kurcalıyordu ki şimdi? Normalde bana nasıl olduğumu sorup gitmesi falan lazımdı. Bu kadar kurcalaması hiç normal değil. Acaba kim olduğumu mu öğrendi ya?
Yok canım, öğrenmemiştir.
Öğrenmemiştir değil mi?
Öğrenemez ya!
Bende kendi içimde iş savaş verirken neyse ki Bella bana kısa bir veda edip yanımdan ayrılmıştı. Ben de o gidince rahatlıkla nefes almış ve ara verdiğim sinir bozucu kitaplara geri dönmüştüm.
. . .
Slytherin masasında, Bella'nın yanına ve Draco'nun karşısına oturmuş gergince Gryffindor masasındaki Harry'ye bakıyordum. Birazdan Dumbledore gelecek ve Ateş Kadehi'nden şampiyonları öğrenecekti. Harry ise kendisinin çıkacağından habersiz iki aptal ile konuşup gülüşüyordu.
Onun yanına gitmeli miydim? Gitmesem daha iyi aslında. Hem gidip ne yapacağım ki? Ona kendi isminin çıkacağını söylersem benim onun adını koyduğumdan falan şüphelenecek.
Neyse. Ben oturup Profesörlerin Harry'nin ismi çıktığındaki yüz ifadelerinin izleyeceğim.
Dakikalar sonra Dumbledore üç şampiyonunu ismini çekmişken bir anda Ateş Kadehi'nden bir kağıt fırlayıp Dumbledore'un eline gelmişti. Dumbledore'un kağıtta yazan ismi gördüğündeki yüz ifadesi ise kesinlikle paha biçilemezdi. Gülmemek için dudaklarımı ısırmak zorunda kalmıştım.
Ama çok komik görünüyordu be!
Dumbledore kağıtta yazan ismi sesli okuduğunda diğer Profesörler de aynı yüz ifadesiyle kalakalmışlardı.
Ben gülmemeye çalışırken ağzımdan tuhaf bir ses çıktığında Bella kaşlarını çatarak bana dönmüştü. Onun bana, ona Bella dediğim için asa çektiği aklıma geldiğinde yüz ifademi düzeltip gözlerimi kısarak ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakal [ Tamamlandı ]
FanfictionDikkat, dikkat! Hogwarts'da kaçak var! Kim mi? Tabii ki ben! Yaşlanmış ve tabuta girmeyi inatla reddeden Dumble Amca'nın inadına, Hogwarts'a kaçak gitmek pek de akıllı işi sayılmaz, değil mi? Akıllı olduğumu iddia eden bana zorluk çıkarmayıp intihar...