"Senden korkmalı mıyım?"
Yanımda duran Amelia'nın sözleriyle bakışlarımı kendisi gibi kaşar arkadaşlarıyla konuşan Mary'den alıp Amelia'ya döndüm ve gülümsedim.
"Draco'dan uzak durduğun ve sinirlerimi bozacak bir şey yapmadığın sürece tabii ki korkmamalısın. Artık arkadaş sayılırız sonuçta."
Amelia kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Bunun içimi rahatlatması mı gerekiyordu? Merlin, Pansy, o kızı bakışlarınla öldürecekmişsin gibime geliyor."
Ona omuz silkip Mary'yi gözlerimle öldürme işlemime geri döndüm. O sırada bu tarafa doğru gelen Daniel'ı gördüğümde hızla Amelia'ya döndüm.
"Dan geliyor."
Amelia'nın gözleri sonuna kadar açılırken bir anda arkasına bile bakmadan koşmaya başladı. Ben arkasından şaşkınca ona bakarken yanıma gelen Daniel önce yüz ifademe, daha sonra ise Amelia'nın gittiği yere kaşlarını çatarak baktı.
"O kimdi ve neden koşuyordu? Ayrıca selam Pansy."
Koridora boş boş bakmayı kesip Daniel'a döndüm ve kaşlarımı havalandırarak imalı bir bakış gönderdim.
"Bir arkadaşım. Adı Amelia. Tanıdık geldi mi?"
Daniel'ın yüzünden bir şok dalgası geçti. "Bekle, ne? Sen Amelia'yı tanıyorsun ve onunla arkadaşsın, öyle mi? Bir Hufflepufflı ile?"
Gözlerimi kısarak ona bakarken kollarımı göğsümün altında birleştirdim.
"Evet ve sen bundan sonra davranışlarına dikkat edeceksin. Eğer Amelia'ya bir yanlışını görürsem hiç acımam, ebeni sikerim senin."
Daniel'ın şaşkınlığı ikiye katlanmıştı. "Ne-neler oldu ben yokken? Siz ne ara Amelia ile arkadaş oldunuz ve neden onu koruyorsunuz? Merlin! Sen az önce küfür mü ettin?!"
Daniel'a sinir bozucu bir gülümseme gönderip yanından geçip yürümeye başladım. Yanından geçerken de omzuna elimi koyup birkaç kere vurdum.
"Bu halime alışsan iyi olur Dan. Sürekli senin o şaşkın suratına maruz kalmak istemiyorum."
Ardından yanından geçip giderken Daniel aynı yerde durmaya devam ediyordu.
Kahretsin! Yine çok havalıyım!
. . .
Elimdeki kağıt parçasını sıkı sıkıya tutarken başımı kaldırıp biraz ilerideki kız ile erkeğe baktım. Emily'nin verdiği listedeki birçok şeyi gerçekleştirmiştim. Bazı arkadaşların kavga etmelerini sağlamış, bazılarını barıştırmıştım. Birilerini sakatlayıp, birilerini iyileştirmiştim ve işte, sıradaki görevim tam karşımdaydı.
Bu kızla çocuğun tanışmalarını sağlamalıydım. Henüz birbirlerinin isimlerini bile bilmiyorlardı ama bana ne? Yakında öğreneceklerdi nasıl olsa.
Elimdeki kağıdı cübbemin cebine koydum ve kütüphanede ayrı masalarsa oturan kız ile erkeğe daha yakın bir masaya gidip oturdum. Üç tane aynı hizadaki masaların ortada ben, sağ ve solumda ise kız ile erkek oturuyorlardı.
Defalarca kez yaptığım gibi gözlerimi kapadım. Ellerimi masanın üzerine koydum ve kız ile erkeğe belli etmeden işaret parmaklarımı onlara doğrulttum.
Bu işten nefret ediyordum.
Bütün dikkatimi vererek gözümün önüne bir gül resmi getirdim. Kıpkırmızı ve gerçekten güzel olan bir gül. Bununla eş zamanda parmaklarımın karıncalanması ile başladığını anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakal [ Tamamlandı ]
FanfictionDikkat, dikkat! Hogwarts'da kaçak var! Kim mi? Tabii ki ben! Yaşlanmış ve tabuta girmeyi inatla reddeden Dumble Amca'nın inadına, Hogwarts'a kaçak gitmek pek de akıllı işi sayılmaz, değil mi? Akıllı olduğumu iddia eden bana zorluk çıkarmayıp intihar...