"Hey... Burada ne yapıyorsun?"
Draco'nun sesiyle bakışlarımı defterden bakışlarımı ayırıp ona döndüm.
"Hiç. Unuttuğum bir şey var mı diye gözden geçiriyordum."
Sözlerime Draco gözlerini devirdi. "Bir şey unutmadığına eminim Çakal. Neden biraz sakinleşmeyi denemiyorsun?"
Demesi kolay amk.
Draco'ya ters bir bakış atarken cevap verdim. "Sen olayın ciddiyetini anlayamadın galiba Draco. Söz konusu binlerce insanın hayatı ve hepsinin hayatı benim ellerimde. Bunun sorumluluğunu almam gerekiyor. Tek bir masum insan dahi ölse, kendimi asla affetmem. Asla."
Benim ciddiyetim karşısında Draco da ciddileşerek yanıma geldim ve ellerini omuzlarıma koyup gözlerime bakarak konuştu.
Ay vallahi kalpten gideceğim.
"Sadece kendine bu kadar yüklenmeni istemiyorum. Her şeyi sen yapmalısın diye bir şey yok ki. Ablan, ağabeyin, Yusuf, Bellatrix, Amelia, Blaise, Drew, ben ve daha birçok kişi senin yanında. Biz sana yardımcı olabiliriz."
Draco'nun sözlerine gözlerimi kaçırarak cevap verdim. "Haklı olabilirsin... Ama bu kadar kısa sürede ne yapabiliriz ki? Her şeyi ben biliyorum ve sizin öğrenmeniz de günler sürer."
Draco düşünceli bir ifadeyle konuştu. "İyi de, öğrenmemize gerek yok ki. Herkese korunması gereken birer kişinin ismini verirsin ve o kişilerin ölmelerine engel oluruz."
Draco'nun sözlerinin ardından ona tuhaf bir bakış attım.
Buna ne içirmişler de bu kadar zeki olmuş ya?
"Bugün niye bu kadar zekisin sen ya?"
Draco sözlerime ufak bir kahkaha attı. "İltifat olarak algılıyorum ve ben hep zekiyim zaten güzelim."
Gözlerimi devirerek cevap verdim. "Egon olmadan yaşayamadığını unutmuşum, kusura bakma."
"Ah, tabii ki sorun değil. Yüce gönüllü biri olarak seni affediyorum."
Allah akıl versin, ne diyeyim...
. . .
"... Bay Potter'ın bu akşamki faaliyetlerine istinaden bilgisi olan varsa, öne çıkmasını talep ediyorum."
Profesör Snape'in sözleri tüm salonda yankılanırken tek bir öğrenciden bile ses çıkmamıştı. Herkes tedirginlikle birbirlerine bakmakla yetiniyordu. Bense birazdan başlayacak olan gösteri için heyecanlıydım.
Ne? Bence heyecanlanmam gayet normaldi.
"Hemen." Profesör Snape'in son sözünün ardından salonda kısa bir sessizlik oluşmuştu. Daha sonra ise birkaç adım sesi ile birlikte hayret nidaları yükselmeye başlamıştı.
"Görünüşe bakılırsa, zahmetli savunma stratejilerinize rağmen bir güvenlik sorununuz var, Profesör."
Harry'nin sözlerinin ardından salonun devasa kapısı açılıp herkes bir bir içeriye girmeye başlamıştı. Bu sırada Hogwarts öğrencileri de şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilemiyor gibiydiler.
Ben önceden biliyordum ezikler!
"Onun durduğu yerde nasıl durursun!" Harry'nin sert sesine rağmen Profesör Snape'den hiçbir tepki yoktu. Öylece Harry'ye bakıyordu.
Kesin 'Bu çocuk nereden çıktı amk' diye düşünüyor aq.
"Anlat o gece neler olduğunu! Sana güvenen bir adamı gözünün içine baka baka nasıl öldürdüğünü! Anlat!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakal [ Tamamlandı ]
FanfictionDikkat, dikkat! Hogwarts'da kaçak var! Kim mi? Tabii ki ben! Yaşlanmış ve tabuta girmeyi inatla reddeden Dumble Amca'nın inadına, Hogwarts'a kaçak gitmek pek de akıllı işi sayılmaz, değil mi? Akıllı olduğumu iddia eden bana zorluk çıkarmayıp intihar...