Baran öfkeye adımlarını Doğan'a doğru ataçakken ondan erken davranan İsa Baran'nın kolundan tutarak ona engel olmuştu."İsa bırak kolumu.Bırakta şu şerefsize haddini bildiriyim!" Sesi öfkeli çıkan Baran gözü dönmüş boğalar misaliydi.Kimse prensesine el kaldıramazdı. Buna kocası da dahildi. Aksi takdirde Baran o eli ne yapaçağını iyi biliyordu.
"Ağam sakin olmak zorundasın. Şimdi yapaçağın bir hata tüm planı mahveder..." Baran'daki öfkeyi farkeden İsa elinden bir kaza çıkmaması adına onu ikna etmeye çalışıyordu. Baran'ı iyi tanırdı. Sakin görünüşlü olsa bile öfkesi karşısında kimse duramazdı.
" İsa bu sana son uyarım bırak kolumu!"
Ses tonundaki öfke her dakika biraz daha artıyordu. Şimdilik ne plan ne de intikam umrunda bile değildi."Ağam Doğan'a bunun hesabını sonrada sorabilirsin. Şimdi olmaz. Bu büyük bir hata ve kötü sonuçlara neden olabilir!" İsa'nın sözlerine hak veren genç adam hırsla ellerini saçlarının arasından geçirdi ve adeta tırslayarak kendi kendine konuştu.
"Çok az kaldı Doğan! Ölmek için yalvaraçaksın ve inan ölümün hiçte kolay olmayaçak!"
Ezo yanaklarında hissettiği acıyla yutkunurken bakışlarını kocasına çevirdi. Derin derin soluk alıp verirken bir yandan da sakinleşemeye cabalıyordu. Şimdiye kadar babası dahil kimse ona el kaldırmamıştı kaldıramazdıda.
"Sen hangi hakla bana vurursun ?" Sesi hiç olmadığı kadar yüksek çıkmıştı. Gözlerinden adeta ateş çıkıyordu.
"İnan bir daha terbiyeni bozarsan Ezo bunun için bile şükredersin! Sana haddini bil dedim.." Yaptığından pişman olmayan genç adam zeytinyağı misali üste çıkmaya devam ediyordu.
"Sakın Doğan bir daha şiddetle beni terbiye etmeye kalkma! İşte o zaman sevgili kocam terbiyesizlik nasıl olurmuş bunu zevkle sana gösteririm..." Gelini ve oğlu arasında ki tartışmayı gözü yaşlı izleyen Gülistan hanım bu durumun daha fazla uzamasını istemiyordu. Oğlu bir eşşeklik etmişti lakin gelini alttan almayı bilmeliydi. Özellikle bu kadar insan arasında kocasına sesini yükseltmemeliydi ve mahrem konularını açmamalıydı aksi takdirde geri dönüşü olmayan sözler ve davranışta bulunmaları kaçınılmaz sonlarıydı. Buna daha fazla seyirci kalmak istemeyen yaşlı kadın konuşmaya başladı.
"Ezo güzel kızım benim. Biraz sakinleş ve öyle konuş. Karşında ki koçan ona göre davran ve saygı duy!" Amacı ortamı sakinleştirmek olan Gülistan hanım ne yazık ki yangına körükle gitmişti.
" Ben sakinleşirim Gülistan hanım! Lakin ondan önce oğlunuz karşısında bir kadın olduğunu hatırlasın ve ona göre konuşsun."
"Kızım o senin kocan döverde sever..." Çümlenin devamını tahmin edebilen genç kadın öfkeyle kaynanasının sözünü kesti.
"Hayır anne hayır! Sevecekse adam gibi sevsin. Ve adam dediğin kendisine emanet edilene el kaldırmaz. Eğer biz kadınlar erkeklerimizden daha güçsüz yaratılmışsak sebebi bizi dövmeleri değil korumaları. Ben bunu bilir bunu söylerim. Aksi takdirde kimse benden saygılı olmamı beklemesin. Saygıyı önce hakketsin!" Sözlerini tamamlayan genç kadın kocasına son bir bakış atmış ardından hırsla odasına doğru yönelmişti. Giden karısının ardından şaşkınca bakan Doğan derin bir nefes alarak dışarı çıktı. Sinirliyken onun ardından odaya çıkmak işleri yokuşa sürebilirdi. Arabaya binen genç adam şirkete doğru sürdü arabasını. Kendini işlerine vererek sakinleşmeye calışabilirdi daha sonra bu konuyu Ezo'yla konuşabilirdi.
Abisinin ardından Azad'da evden ayrılmıştı.
Avluda oturmaya devam eden Gülistan Hanım gözleri dolmuştu.Ezo ve Doğan için hep en iyisi olması için dua etmiş iyi olacaklarına dair hep umut etmişti. Bir kere daha farkına varmıştı ne yazık ki. Oğlu ve gelini birbirlerine göre değillerdi. Bu evlilik sürdükçe birbirlerini yıprataçaklardı. Oğlu sinirli gelini inatçıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAMIN GÖLGESİNDE
Romance"Ben bakire değilim...!" Diyerek haykırdı genç kadın. Kocasının an be an değişen yüz ifadesini , şaşkınlık ve öfkeyle irileşen gözlerini umursamadı. Ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgideydi ve o tehlikeyi oynamaya devam ediyordu. Doğan hala duyd...