"Hadi öldür beni Doğan. Karını öldür ve namusunu temizle...!"
Silah tutan eli titriyorken güçlü görünmeye çalışıyordu genç kadın. Bir yalan söylemiş gerisini düşünmeden hareket ediyordu. Sonucu ölümdü ve o bunu göze almıştı.
Neden mi ? Sevdiği adama ihanet etmemek için...
Sevgisi her daim temiz kalması için...
Yaşları gözlerinden akmış usul usul yol izliyorlardı yanaklarında.
Doğan önce ağlayan karısına ardından elinde tutmakta olduğu silaha bakıyordu. Az önceki şaşkınlığının yerini öfke almıştı şimdi.
Silaha davranarak Ezo'nun elinden almış berjere fırlatmıştı. Ellerini saçlarının arasından geçirmiş sakinleşmek adına odanın içinde volta atıyordu. Hala ağlamaya devam eden karısına baktı ve konuşmaya başladı.
"Ne zamandan beri?"
Tek bir soru tek bir cevap. Ezo yaşlı gözlerini kaldırarak Doğan'a baktı. Ne demeliydi? Basit bir yalandı söyledikleri. Sonucu hayatına mal olacaktı sadece...
"Ev.lenme..den önce." Sesi titrek gözleri doluydu. Başı öndeyken Dogan'nın yüzünü görmüyordu. Kocasının alayla güldüğünü başta fark etmesede Dogan'nın kahkası kulaklarına dolunca başını kaldırarak ona baktı. Bu adamın gülmesi değil onu öldürmesi gerekiyordu!
"Ah Ezo.Yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun." Alaylı sözleriyle beraber Ezo kaşlarını çattı ve konuşmaya başladı .
"Yalan söylemiyorum Doğan! Neden gülüyorsun anlamıyorum ki? Söz konusu namusun gülmenin yeri değil. Namusunu temizlemelisin!"
"Peki Ezo. Diyelim ki ben senin kafana sıktım ve namusumu temizledim ya ailen? Baban ve abilerin onları hiç mi düşünmüyorsun ?"
"Onlar ne alaka?" Diyerek kocasının sözünü kesti genç kadın.
"Sen geberip gittikten sonra onlar bir daha eskisi kadar rahat olabileceklerini mi sanıyorsun? Hadi ama Ezo. Mardin'de yaşıyoruz. Sen onların başını eğdireceksin!"
Yutkundu genç kadın. Doğan fazlasıyla haklıydı bu durumda.
"Ama ben ölmek istiyorum. Yaşamak istemiyorum Doğan. Yaşamak istemiyorum!" Daha fazla ağlamaya başladı genç kadın.
Duyduklarından sonra Doğan Ezo'nun ince belinden tutarak kendine yaslamışti. Onun uzun saçlarını tek omzunda toplamış ardından sıkı sıkıya sarılmıştı. Saçlarının kokusunu içine çekerken kulağına doğru kısık ses tonuyla konuştu.
"Ikinci defa aynı hatayı yapamam ben. Yıllar önce sevdiğim kadının ölümüne şahit olmuşken ve yıllardır yanıyorken aynı şeyleri tekrar yaşayamam ben! Ben sevdiğim kadının hayatına kendi ellerimle son veremem. Sakın sınırlarımı zorlama güzelim. Bu adamın içinde yatan devi uyandırma!"
Sözlerinin ardından Ezo'nun açıkta kalan omzunu öpmeye başlamıştı genç adam. Ardından dudaklarına doğru yol almıştı. Öpücüklieri derinleşmisti.
Genç adam karısının bedenini, dudaklarından ayrılmadan yatağa doğru ilerlemiş ve onu yavaşça yatırmıştı. Üzerindeki yerini alırken ağırlığını karısına vermemeye dikkat ediyordu.
Ezo'nun direnmeye gücü dahi yoktu artık. Gözyaşlarının tuzlu tadını dudaklarında hissederken bu gecenin geri dönüşü olmadığının farkındaydı. O artık tamamen Doğan'a aitti.
Bu gece Ezo ve Baran aşkı sonsuza dek kirlenmişti...
********
Hayat kaybettiklerimizi geri verecek kadar cömert değil ne yazık ki. Giden gitmiştir artık sonsuza dek. Dökülen gözyaşların yakılan ağıtların hiç bir faydası yoktu. Bunun farkındaydı genç kadın. Yeşil gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Yüzü solmuş kötü bir haldeydi. O artık tam anlamıyla evli bir kadın olmuştu. Yanında yatan adamın ıslak imzasını taşıyordu teninde. Geceden kalan izleri gözyaşları silmiyordu ne yazık ki..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAMIN GÖLGESİNDE
Romance"Ben bakire değilim...!" Diyerek haykırdı genç kadın. Kocasının an be an değişen yüz ifadesini , şaşkınlık ve öfkeyle irileşen gözlerini umursamadı. Ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgideydi ve o tehlikeyi oynamaya devam ediyordu. Doğan hala duyd...