14.GERÇEKLER

7.9K 249 26
                                    

"Başkasının kadınını nasıl öpersin sen!" Öfke tüm bedenine hakim olurken sakin olmak konusunda direniyordu genç kadın.
Karşısında duran adam sınırı fazlasıyla aşmıştı.Evli olduğunu biliyordu. Ona göre davranması gerekiyordu. Baran'a kızdığı kadar kendine de kızgındı aslında. Henüz yeni yeni tanıdığı bu adam ilk öpüçüğünü aldığı için ona öfkeliyken, bu temastan bu kadar etkilendiği için kendine de öfkeliydi!

Daha fazla bu ortamda bulunmak istemedi. Genç adamın vereceği cevabı beklemeden koşar adımlarla yanından uzaklaştı.Derin derin soluyan Ezo sakinleşmek adına büyük bir mücadele halindeydi.

Öte yandan Baran tam bir çelişki içindeydi.
Sakar prensesi gözden kaybolurken onu durdurmak yerine bakmakla yetiniyordu. Zira aklı son söylediği cümle de takılı kalmıştı. Başkasının kadını derken neyi ima ettiğini anlamamıştı. Belki bir başkasına aşıktı,belki sözlü ve ya nişanlıydı.Bu ihtimal genç adamın canını fena halde sıkmıştı. Damarlarında gezinen kıskançlığı hissedebiliyordu. O yeşil gözlerin bir başkasına aşkla baktığını düşündü genç adam.Elleri iki yanda yumruk haline getirerek sıkmıştı.Az önce gözyaşlarının sebebi henüz varlığından yeni haberi olduğu adamdı belkide! Ihtimaller canını yakarken boşluğa dönerek haykırdı.

"Adaletin bu mu dünya?"

*****

İhaleyi kazanamayan Doğan tam anlamıyla sinir küpüne dönüşmüştü.Emri altında bulunan çalışanları onun bu halini bilirdi.
Bu yüzden hata yapmamaya önem veriyorlardı. Çok önemli olmadıkça yanına gitmezlerdi.Onlar kadar şanslı olmayan Azad ise abisinin sinirini çekiyordu.Doğan bağırıyor,eline geçeni kırıyorken Azad oturduğu yerden ona bakmakla yetiniyordu
Hayır müdahale etmeye kalksa hali az önce paramparça olan cam masadan farklı olmazdı. Doğan'dı bu yani. Delinin teki!

"Kırıp dökebileçeğin pek birşey kalmadı Doğan! Hadi uçağa yetişmemiz gerek. Bir an önce konağa gitmek istiyorum." Hafif kinayeli konuşan Azad fazlasıyla bezmiş gibiydi. Bu şehri bir türlü sevememişti. Okuluna burada devam ederken birini aşık olmuştu. Kısa sürede büyük bir aşka dönüşmüştü. Genç kızda onu seviyordu. Fakat bu şehir, koca İstanbul, genç aşıkları birbirinden ayırmıştı.

"Senin kemiklerin hala sağlam duruyor Azad. Eğer sağlam kalmaya devam etsin istiyorsan kes sesini!" Gür sesi odada yankılanmış duvarlara çarparak geri dönmüştü. Bir başkası olsa arkasına dahi bakmadan kacıp giderdi. Ama odada bulunan Azad idi. Elbette ki böyle tehtidlerden korkaçak değildi.

"Saçmalama Doğan! Her neyse çıkmamız gerek."

*****

Uçaktan indikten sonra vakit kaybetmeden konağan geçen ikilinin yol yorgunluğu yüzlerinden okunuyordu. Öte yandan konak halkı geleceklerinden haberleri yoktu. Bu denli erken dönmelerini beklemiyorlardı.

"Hoşgeldin oğlum." Gülistan hanım önce Doğan'a ardından Azad'a sarılarak hasretini gidermişti. Gideli bir hafta bile olmamışken onları fazlasıyla özlemişti.Anne yüreğiydi sonuçta. Kaç yaşında olursak olalım hep yardıma ve ilgiye muhtaç bir çocuktuk gözlerinde...

Diğerleriyle de sarılan Doğan son olarak avlunun ortasında durmuş olan ve kendisine bakmakla yetinen karısına çevirdi bakışlarını. Ona hala öfkeliydi. Küçük karısı sözünü çiğneyerek ailesini görmeye gitmişti. Madem oraya gitmişti herşeyi de göze almış demekti.

"Eee Ezo hanım kocana bir hoşgeldin demek yok mu?" Sesi sakin çıkmış olsa bile Ezo dahil tüm aile konunun nereye varacağını biliyordu. İçlerinden Ezo için dua etmeye başlamışlardı bile.

"Hoşgeldin Doğan sen de hoşgeldin Azad." Sesinin titrememesi için büyük bir mücadele veren genç kadın bunu şimdilik başarmıştı fakat bu birazdan korkudan düşüp bayılmayacağı anlamına gelmiyordu

İNTİKAMIN GÖLGESİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin