"Gerçek anlamda karım olaçaksın Ezo! Bana bir çocuk vereçeksin ..." Emrivakisini yapan genç adamın sözleri Ezo'da deprem etkisi yaratmıştı. Doğan'nın yüzünde şaka olmasına dair bir ifade aradı lakin bulamamıştı. Genç adam gayet ciddiydi.
Eninde sonunda kaçtığı bu gerçeğin gerçekleşeçeğini bilmesine rağmen korkuyordu. Gözleri dolmuş olan genç kadın titreyen ses tonuyla konuştu."D-Doğan hayır b-ben hazır değilim...Olmaz yapamam." Korku ve panik tüm benliğini sararken düşündüğü şeyin olmaması adına çokça dua ediyordu içinden...
"Neye hazır değilsin Ezo? Er ya da geç olaçak zaten hem beş aydır evliyiz Ezo. Artık bir bebek beklenir benden!" Soğuk ses tonu sert yüz ifadesiyle Doğan her zamanki gibi acımasızdı.
"Doğan beni karın olarak görmediğini söylemiştin ve bana asla dokunmayaçağını... ne değişti ?"
"Birşeyler değişmedi Ezo. Seni hala karım olarak görmüyorum, görmeyeçeğimde... Ama nikahlı karımsın ne yazık ki bu gerçeği değiştirebileçek güce sahip değilim. Aşiret dahil olmak üzere bir bebek beklenir benden.. Yoksa çok ta meraklı değilim sana!"
"Bak birbirimizi sevmiyoruz .Kalplerimiz bir atmadan bedenlerimiz bir olamaz!" İkna etmeye çalışan genç kadın titrek sesini umursamıyordu. Doğan'nın kolları arasında kapana kısılmış gibiydi. Genç adamın alkol kokan nefesi daha çok korkmasına neden oluyordu.
"Senin kalbinle ilgilenen kim be kadın? Gerçekten bir gün sana aşık olacağımı falan mı sanıyorsun? Çık şu hayal dünyadan sen benim için bir zorunluluktan ibaretsin sadece!" Acımasızca sarf ettiği sözler karşısında zorlukla yutkunabildi Ezo. Yaşlar gözlerini zorlarken kalbi çoktan paramparça olmuştu bile. Bir kez daha bu adamla evli olduğu için isyan etti kaderine.
"Anladım Doğan.Biraz zamana ihtiyacım var sadece...Lütfen bu konuda anlayışlı ol." Bir fisıltı misaliydi sesi. Kırılan kalbi isyan ve acı doluydu. Ezo'nun sözlerine gülen genç adam ise kulaklarına yaklaşarak buz gibi bir ses tonuyla konuştu.
"Dediğin gibi olsun Ezo.Lakin çok beklemem bunu o aklına sok! Senin keyfini bekleyemem..." Geri çekilen Doğan banyoya doğru adımlarını atarken arkasında bıraktığı gözleri dolu Ezo'nun ağzından bir dua dökülmüştü.
" Tesseline ihtiyacım var Baran...Başımı omzuna koyup ağlamaya, sıcacık bakan gözlerine ihtiyacım var. Lütfen duy sesimi..."
********
Sabahın ilk saatleriyle uyanan genç adam gerinerek yataktan kalkmış, ılık bir duş almış ardından şık bir takım elbise giyinmişti. Her zaman rahatlıktan yana olan ve spor giyinen Baran için bugün oldukça önemliydi. Babasının ardından işlerin başına geçmişti lakin toplantılara katılmıyor şirkette bulunmuyordu.Bütün işlerini konakta bulunan odasında hallediyordu. Hiçbir çalışanı onu tanımıyorken bugün ilk defa toplantıya katılacak ve onlarla tanışaçaktı.
Aynaya son kez bakmış iyi göründüğüne emin olduktan sonra aşağı inmişti. Seri adımlarla arabasına binmiş ardından şirkete doğru sürmeye başladı.
Şirkete gelen Baran çalışanların humalı bir şekilde işlerini yaptıklarını gördü. Normal hayatta espirili olan genç adam söz konusu yönetimse oldukça ciddi ve disiplinliydi. İşlerini evden halletsede ipler tamamen onun elindeydi ve uzaktan da olsa şirkette iyi bir düzen sağlamıştı. Karşısında duran İsa hızlı adımlarla yanına varmış biraz konuşup ona açıklama yaptıktan sonra onu toplantı odasına doğru yönlendirmişti.
Önde Baran hemen ardından İsa içeri geçmiş onları gören çalışanlar ayağa kalkarak selamlamışlardı onu. Genç adamda onları selamlamış ardından kendi yerine oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAMIN GÖLGESİNDE
Romansa"Ben bakire değilim...!" Diyerek haykırdı genç kadın. Kocasının an be an değişen yüz ifadesini , şaşkınlık ve öfkeyle irileşen gözlerini umursamadı. Ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgideydi ve o tehlikeyi oynamaya devam ediyordu. Doğan hala duyd...