20. BİR ADET KISKANÇ BARAN

6K 207 153
                                    

CANIM OKUYUCUMUN UFAK BİR İSTEĞİYLE BU BÖLÜMÜ YAZDIM. UMARIM BEĞENİRSİN FISTIK. damla124334

"Baran. Ben Baran'a aşık oldum Ezo..."
Baran'nın adını duymamla içmekte olduğum çayı püskürtmüştüm. Bakışlarım az önce aşkını ilan eden sevgili görümcemdeydi. Bir an yanlış duyduğuma emin olmak istedim ve ya Rojda bir başkasından bahsetmiş olması için dua ettim.

"Hangi Baran?" Şaşkınlığım ses tonuna yansımıştı sanırım. Umursamadım.

"Hangi Baran olaçak Ezo? Konağın korumasından söz ediyorum. Çok tatlı değil mi?" Dedi adeta kendinden geçmiş bir vaziyette. Onu ne kadar çok sevdiğini anlamak için deha olmak gerekmiyordu. Baran'nın adını anmasıyla gözleri parlıyordu adeta.Yutkundum bu manzara karşısında.

Rojda güzel kızdı. Masmavi gözleri gökyüzünü andırıyordu öyle uçsuz ve öyle güzel. Burnu oldukça güzeldi. Benim aksime sarışındı. Doğan 'a karakter olmasa da fiziksel yönden benziyorlardı. Hatta Rojda Doğan'nın kadın versiyonu bile denilebilirdi. Baran'a hangi ara aşık olduğunu öğrenmeye çalışıyordum kendi içimde. Baran'ı yaklaşık üç aydır tanıyordum. Bana karşı espirili ve yumuşak biri olsa da başkalarına karşı olan tavırları daha ciddi ve soğuktu...

"Ezo aramızı yababileçek misin?" Dedi kedi misali bakan ve adeta yalvaran gözleriyle. Ne demeliydim? Aşık bir kadın vardı karşımda. Çok sevdiğim bir kadın... Beni seven bir adam vardı öte yandan. Varlığında bile huzur bulduğum bir adam...

"Bilemedim Rojda . Sonuçta samimi olduğum biri değil. Ne diyebilirim ve ya ne konuşabiliriz onunla?" Sesimde ki umutsuzluk onda hayal kırıklığına neden olmuştu bunu görebiliyordum. Gözleri dolmaya başladı. Umarım ağlamazdı. Ben onun gözyaşlarına dayanamazdım.

"Aslında Ezo o kadar çaresiz bir durumdayım ki... Belki bana sadece bir defalığına baksa o bakışlara onlarca anlam yükleyebilir bununla avunup mutlu olabilirim. Tek bir çümle kursa benle, günlerce yeter bana... Ama o kadar soğuk ve uzak ki bende adım atmaya korkuyorum.. " Sesindeki kırgınlık canımı yakmıştı. Yutkunarak önüme döndüm. Ona ne diyebilirim ki? Nasıl avutabilirdim?

"Belki hayatında biri vardır. Belki birini seviyordur. Hem sen ondan çok daha iyilerine layıksın canım. Baran anlattığın kadar yakışıklı değil ." Dedim biraz çekinerek. Allah affetsin resmen Baran 'a çirkin demiştim. Çarpılsam yeriydi...

" Doğru diyorsun. Vardır hayatında biri." Sesi fazlasıyla kısık ve umutsuz çıkmıştı. Baran bir başkasına aşıktı. Ona yardım edemezdim. Umarım herşey gönlünce olurdu.

"Rojda, ne zamandan beri ona karşı birşeyler hissediyorsun?" Dayanamayarak sordum. Ne zamandan beri Rojda bu haldeydi merak ediyordum.

"Bilmiyorum Ezo." Anladım dercesine başımı sallayarak önüme döndüm. Bir süre daha oturduktan sonra odama gitmek üzere ayaklandım.  Rojda "Nereye?"  Dercesine bakışlarını üzerimde gezdirince açıklama gereği duydum.

"Çok yorucu bir gündü benim için. Bir duş alıp akşam yemeğine kadar dinlenmek istiyorum. Sen arada yemeği kontrol edersin. Fırında yansın istemem çok emek verdim ve ortaya adeta bir sanat eseri çıkardım. Yanarsa kendini ölmüş bil." Dedim ve göz kırptım ona. O bu halime gülümseyince bende aynı şekilde karşılık vermiştim. Şüphesiz ki dostuma gülmek yakışırdı yetmişlik neneler gibi surat asıp kös kös oturmak değil...

"Aman Ezo. Alt tarafı tavuğu sosladın ve sepzelerle beraber fırına attın. Duyan da mona lisa tablosunu yaptın sanır."

"Güzelim Leonardo Da Vinci resimde bense mutfakta çok iyiyim. Her ikimizde kendi alanlarımızda birer  ustayız. Kıskanmak ve eleştirmek yerine bence benden birşeyler öğrenmeye çalış." Özgüven abidesi misali   konuşmuştum. Biraz abarttığımın farkındayım ama yani biz ev kadınları da yemeğimizle övünmeyeçeksek...

İNTİKAMIN GÖLGESİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin