🔱
"Sana da merhaba."
Ona doğrulttuğum silahı duyduğum kısık sesiyle usulca yere indirdiğimde sararmış yüzüne daha dikkatli baktım. Bu öylesine bir ziyaret değildi. Bir sorun vardı...
"İyi değilsin sen.."
Omzunu yavaşça kapıya yaslayıp bana o garip gülümsemesiyle bakmaya devam etti. "Evet... bir süredir değilim."
Neyden bahsettiğini düşünmek istemedim. Bir süredir lafından kastının o gece olup olmadığını da gerçekten bilmek istemedim.
"Neden buradasın?"
"Bana yardım edebilecek tek kişi sensin." Kuruduğunu tahmin ettiğim boğazıyla öksürmeye başladığında, o an yüzü de bana çaktırmamaya çalışsa da acıyla buruşmuştu.
Gözlerim kalbime bir anda yerleşen endişeyle vücudunu hızlıca taradığında tişörtünün bir köşesinin ıslak ve daha kabarık durduğunu fark ettim. Bu... kan'dı.
"Onur sen... yaralısın!"
Ses tonum kontrol edemediğim bir anda kırılganlaştığında korku dolu gözlerimi yüzüne sabitledim.
"Yardım edecek misin bana?" Gözleri gitgide kapanıyorken alnında biriken ter damlaları da o an beni ne kadar gerebilirse o kadar germişti. O gerçekten çok kötüydü.
Bedenimi hızlı bir şekilde ele geçiren endişe duygusuyla titremeye başladığımda ne yapacağımı bilemeyip kapıyı daha çok araladım ve koluna sarıldım. "Tutun bana."
Hala kontrol edebildiği bedeniyle ağırlığını bana vermeden yürümeye başladığında ayağımın tersiyle de kapıyı arkamızdan kapattım. "Ne oldu? Kim... kim yaptı bunu sana?"
Oturma odasına girdiğimizde cevap vermemesine kızamadan, o adım atmayı kesip garip bir bakışla etrafı süzdü. "Neden duruyorsun? Uzan, yarana bakacağım."
Ben onu hareket ettirmeye çalışsam da o asla kıpırdamıyordu. "Koltukların beyaz... Kan lekesi kolay kolay çıkmaz."
Bir süre öylece yüzüne baktım. Ne saçmalıyordu şimdi bu? Şu an koltuk düşünecek halim mi vardı benim?
"Saçmalama, geç şuraya!"
Hem korkumu, hem endişemi, hem de merak duygumu bastırmaya çalışsam da hepsi dışarıya öfke olarak vuruyordu şu an.
Ölebilirdi ve tek düşündüğü şey beyaz koltuklarım mıydı gerçekten?
"Hepsini özenerek seçtiğini biliyorum. Bir örtü falan ser istiyorsan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZME
RomanceKaranlık odanın köşesinde tek başına ağlayan kız çocuğu büyümüş ve artık genç bir kadın olmuştu. Diğer çocuklar gibi bez bebek tutamayan o elleri şimdi ise silah kavrıyordu. Kimse ondan kaçmıyor, hatta yardım dilenmek için ayağına kapanıyordu. Çünkü...