Bölüm 18: Cehennem

14.4K 520 68
                                    

🔱

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🔱

"Hoşgeldiniz."

Dikildiğim mekan kapısının önünde duran iki güvenliğin gözleri hızlıca beni bulmuş ve hiç utanmadan abartı bir yavaşlıkla baştan aşağı süzmüşlerdi.

Bu beni her ne kadar sinir etse de sakin kalıp gülümsedim. "İyi geceler, bizim rezervasyonumuz vardı. Arkadaşlarım da içerideler..."

"Tabi, tabi buyrun geçin." Yav*ak bir hareketle utanmadan göz kırptığında bulanan mideme inat yüz ifademi bozmadım. Bu arada üzerimi falan da aramamışlardı, istesem rahatlıkla silah da sokabilirdim buraya. Ne biçim bir mekandı burası?

Gösterdikleri yoldan içeriye girdiğimde uzaklardan gelen kalın bir ses duydum.
Adımlarımın yönü ani bir şekilde o taraf olmuşken, büyük bir kapıdan geçip abartılı kalabalıkla göz göze geldim.

Herkes masalarında oturmuş sahnedeki adamı dinliyorken benim de gözüm onlar gibi Kemal Dikenoğlu'na kaymıştı.

İşte oradaydı.

"Hepinize hoş geldiniz demek istiyorum sayın misafirlerim..." Daha yeni başladığı konuşmasını dinleyenlerin arasında karşı masalardan birinde bizimkileri gördüğümde üzerimdeki kürkü çıkarıp yavaş adımlarla yanlarına doğru yürümeye başladım.

Ve böylece plan başlıyordu.

"Bugün yirminci yılımız..." Fazla duygusal konuşması sessiz mekanda çınlayan topuklu ayakkabılarımın takırtılarıyla yarım kaldığında, sahnedeki adama çekici olduğunu düşündüğüm bir tavırla gülümsedim.

Bana bakan insanları ve yukarı toplanmaya çalışan elbisemi o an hiç umursamadan arkadaşlarımın yanına geçip oturduğumda o da hemen ardından konuşmasına kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı. "Bugüne özel çok güzel sürprizler hazırladık sizlere. Her masaya bir şampanya da bizim hediyemizdir."

Salonda kopan alkış tufanına katıldığımda bütün dikkatimi de Kemal şerefsizine vermiştim. Tabi onun gözleri de ara sıra bizim masamıza değiyordu. Tam da istediğim gibi.

Sonunda saçma sapan laflarına devam ederek konuşmasını bitirdiğinde yine herkes gibi çoşkulu bir şekilde alkışladım onu. Ne söylediğini asla anlamasam da...

"Bence dikkatini çektin, sana bakıyor..."
Bengi'nin fısıldamasıyla ona döndüğümde yalancı bir gülümsemeyle dişlerimi sıktım. "O gözlerini oyacağım, daha haberi yok."

HÜZMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin