🔱
Elimdeki telefondan saate bilmem kaç defa daha baktığımı bilmeden açtım ekranı. 02.48
"Sence yeter mi bu kadar aile saadeti?"
"Bir cevap almak için mi soruyorsun, sormak için mi soruyorsun?"
Caner'e ters ters bakıp içimden 60 saniye geri saymaya başladım. Bence zaten şu an fazla bile vicdanlı davranıyordum içerideki bu adi köpeğe.
"10...9...8" diyerek başladığım cümlemi "3...2...1 ve 0." ile tamamladım. "İçeri giriyorum."
Arkamı dönüp demir kapının anahtarlarını birkaç defa çevirdiğimde önce Kemal Dikenoğlu'nun kucağındaki iki yaşındaki kızına ve ardından elini omzuna attığı beş yaşındaki oğluna baktım. İşte yine... vicdanım sızlıyordu.
"Nasılsınız çocuklar?" Suratıma gerçekçi bir gülümseme takınıp yanlarına yaklaştım ve boylarına ulaşmak için hafifçe eğildim. Yani, hala üzerimde varlığını koruyan dar elbisenin izin verdiği kadarıyla.
"İyiyiz." O an Kemal'in kucağındaki küçük kızı bana tatlı tatlı gülümsediğinde, benim de yüzümdeki gülümseme büyüdü. "Caner Abi'niz size dondurma ve çikolata alacakmış. Onunla yukarı çıkmak ister misiniz?"
Çocuklar sözlerimle birlikte bana yöneldiği sırada babaları hızlı bir hamleyle kollarından tutup durdurdu onları. Gözleriyle ise.. bana onlardan uzak durmamı söylüyordu.
"Kemal Bey, isterseniz çocuklar gitsin. Birazdan burada akıllarında kalmalarını istemeyeceğimiz şeyler yaşanabilir çünkü." Dudağımdaki gülümsemeyi koruyorken dişlerimin arasından konuşarak ona bir göz dağı verdim. Tabi anlayabilirse.
"Bırak... Kemal."
Odanın bir diğer ucunda bekleyen karısı Necla Hanım'ın -emriyle- ellerini geri çektiğinde Caner de oyalanmadan götürmüştü onları buradan. Ve artık, biz bize kalmıştık.
"Onları neden getirdin?"
"Necla Hanım, lütfen siz de yanıma gelin."
Gözlerinden bile kırgınlık akan kadın Kemal'e yaklaşmak bile istemediği her halinden belli olan bir tavırla yanıma doğru yürümeye başladığında kenarda duran sandalyelerden birini çekip ona uzattım. "Oturun lütfen."
Yine bir şey söylemeden oturduğunda ben de yeni bir sandalye alıp geçtim yanına. Ki daha oturamamıştım bile...
"Ne istiyorsun ailemden söyle, ne istiyorsun lan?"
Saçlarımdan tutarak beni kendine yaslayan adam bir yandan da koluyla boynumu kilit altına aldığında bıkkınlık dolu bir nefes verdim. Cidden... kaşınıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZME
عاطفيةKaranlık odanın köşesinde tek başına ağlayan kız çocuğu büyümüş ve artık genç bir kadın olmuştu. Diğer çocuklar gibi bez bebek tutamayan o elleri şimdi ise silah kavrıyordu. Kimse ondan kaçmıyor, hatta yardım dilenmek için ayağına kapanıyordu. Çünkü...