Multimedya:Leo~ Jung Taekwoon💕
"Aigoo."diyip saçlarımı karıştı. Bu esnada pratik odasının önüne geldik. Ondan önce içeri girmek için kapının kolunu aşağı indirdim.
Ancak içeri girer girmez yüzüme sıçratılan şeyle neye uğradığımı şaşırdım. Gözlerim refleks olarak kapandı. Kimdi bunu yapan densiz?
🍀
Gözlerim yavaş yavaş açılırken dişlerimi sıkıyor ve sinirlerime hâkim olmaya çalışıyordum. Bir dakika bu koku... Kola kokusu mu yoksa?
Yüzümü aklıma gelen şeyle buruşturdum. Tiksinircesine;
"Bana sakın bu şeyin kola olduğunu söylemeyin."dedim.
Kimseden çıt çıkmadı. Sağ elimin tersiyle gözlerimi sildikten sonra tam olarak açtım ve çevreme bakınmaya başladım.
Elinde yarısı boşalan bir karton bardak ile bana şaşkın atışlar atarak bakan Leo, tam karşımda duruyordu.
Leo muydu yani bunu bana yapan?!
Her kim olursa olsun,bunu yanına bırakmayacağım!
Sinirlerime hâkim olmalık bir durum yoktu. Hâkim olmak istemiyordum. Bundan dolayı adımlarımı hızla Leo'nun olduğu yere doğru atarak karşısına geçtim. Ardından elindeki karton bardağı hızla elinden çekip alarak, içinde kalan kolayı bir çırpıda yüzüne boşalttım.
Şimdi daha bir şaşkındı. Elleri havada öylece kalakalmıştı. Çekik olan gözlerini irileştirebildiği kadar irileştirmişti.
"Ken."dedim ağlamaklı çıkan ses tonumla.
"Koladan nefret ederim ben."
Ardından ekşitmiş olduğum yüzümle beraber çevirdiğim videolardan gördüğüm kadarıyla emin olduğum yere,lavaboya doğru ilerlemeye başladım. Ken arkamdan sesleniyordu.
"Soo-ah! Hae Soo nereye?"
Arkama dönüp kimseye bakmadan Ken'in sorusunu cevapladım. Bu arada üyelerin hepsi de burada,en az Leo kadar şaşkın bir şekilde bakıyorlardı. Bir şeyi kutluyorlarmış gibiydi.
"Lavaboya gidiyorum Ken,başka nereye gidebilirim?! Sen de... Sen de bana kullandığın bir şampuan getirir misin?"
"Orayı da mı biliyorsun?"diye fısıldadı ama buradan bile duyabildiğime göre pek de fısıldamak denmez.
"Tamam,getiriyorum beni bekle."
Lavaboya girerek içeride bulunan 3 musluktan birinin önüne gelerek musluğu açtım. İlk önce sıvı sabunu elime sıkarak hem ellerimi,hem de yüzümü güzelce köpürttüm. Sonra yüzümü yıkayarak şu kokudan ve yapışkanlığından bir nebze de olsa kurtuldum.
Bu esnada Ken içeri girdi. Elinde bir şampuan ve beraberinde temiz bir havlu vardı.
"Lazım olabileceğini düşündüm. Başka bir şeye ihtiyacın var mı?"
Ona başımı 'hayır' anlamında bir sağa bir sola salladıktan sonra elindeki şampuanı elime aldım. Havluyu nereye koyacağıma kadar vermek için çevreme bakınırken,bunu fark etmiş olacak ki;
"Ben beklerim seni,hadi çabuk ol." dedi.
Ona tebessüm ettim ve şampuanın kapağını açarak, saçıma bulaşan koladan kurtulabilmek adına saçlarıma sürdüm. Bayağı bir köpürttükten sonra musluk suyunu açarak duruladım. Ardından saçlarımın suyunu sıkarak Ken'e döndüm. Elindeki havluyu hemen bana uzattı.
Havluyu saçlarımla buluştururken ikimiz de dışarı çıktık. Yine pratik odasına geldiğimizde tüm üyeler bir arada toplanmış,beni bekliyordu. Leo bir oraya bir buraya gidiyor ve ne yapacağını bilemez şekilde düşünerek volta atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koreli Arkadaşım Bir İdol! // VIXX(✓)
FanfictionAz önce Ken'in koştuğu taraftan genç kızlar buraya doğru geliyordu. "Nereye gitti ki?!" "Az önce buradaydı. Çok uzaklaşmış olamaz." "Ken oppa buradaysa diğerleri de buradadır kesin. Ölebilirim heyecandan." Burası aynı bu genç kızlar gibi başka kızla...