Multimedya:Yonca🍀
"Muhteşemsin. Gerçekten tam bir sanat eserisin."dedim.
Bu esnada sağa sola bakmaya başladı. Ben de neye bakıyor yahu bu diyerekten sağa sola baktım. Ama herkes işinde gücündeydi. Hepsi de telaş içerisinde kendi işine odaklanmıştı.
-Derken Hongbin bir anda üzerime doğru eğildi. Ardından sağ yanağıma hızla minik bir öpücük kondurup aynı hızla geri çekildi.
"Benim gibi bir sanat eserini ancak senin gibi bir güzellik süsleyebilir."
🍀
Elim hızla sağ yanağıma gitti.
Hongbin...
Hongbin beni öptü! Hem ne dedi öyle az önce? Benim gibi bir sanat eserini ancak senin gibi bir güzellik süsleyebilir. Delirmiş olmalı. Ya da... Ya da ben deliriyorum.
Hongbin centilmence söylediği sözleri söyler söylemez anında tüydü yanımdan.
Gözlerimi irileştirmiş,elim sağ yanağımda öylece donakalmıştım orada.
Sonunda kendime gelebilmeyi başardığımda Hongbin'i görebilmek umuduyla çevrede bakınmaya başladım. Ancak hiçbir yerde görünmüyordu.
"Soo-ah? Hae Soo? Yah! Hae Soo?!"
Birisi sürekli Hae Soo diye bir arkadaşa sesleniyor. Hayır anlamadım yani sağır mıdır nedir? Bu kadar seslenmeye nasıl olur da onu duymaz? Kim bu Hae Soo denen-?
Bir dakika!
Hae Soo benim.
Ahh!
Nasıl unuturum böyle bir şeyi?!
Dişlerimi dudaklarıma stresle geçirdikten sonra Kore'deki ismimi duymamla bana seslenildiğini en sonunda anlayabilerek arkama döndüm.
Ravi'ydi seslenen. Küpesini sol kulağına takmaya çalışırken gözleri bende, bana doğru geliyordu.
Karşıma geçerek durdu ve hâlâ küpe ile çebelleşirken sordu.
"Ne oldu? İki saattir sana sesleniyorum? İyi misin?"
"İyiyim iyiyim,dalmışım sadece."
"Birini mi arıyordun?"
"Aaa... Şey..." dedikten sonra öylece kalakaldım ve sırıtmaya başladım. Yalandan nefret eden bir insan olarak her gün onların yüzüne yeterince yalan söylemekten utanıyorum zaten. Daha fazla söylemesem iyi olur.
"Evet,Hongbin'i arıyordum."
Nedenini sormadı sonuçta değil mi? Hem sorsa bile illa cevap verme zorunluluğum yok. Susar ve kaçarım ama yalan söylemem.
"Hongbin mi? Az önce yanaklarına ellerini kapatmış bir şekilde, sevine sevine kaçtığını gördüm. Ayrıca çekimler bitti. Az sonra televizyonda olacağız. Bu yüzden özel kıyafetleri giyeceğiz. Giyinmek için de gitmiş olabilir."
"Öyle mi? Peki ya sen? Neden seslendin bana? Hâlâ takamadın mı küpeyi?"
Hâlâ uğraşıyordu ama gerçekten takamıyordu. Canı da yanıyor olmalıydı. Her ne kadar belli ettirmemeye çalışsa da buruşturduğu yüzünün acıdan kaynaklı olduğu barizdi.
"Küpe takmayalı çok uzun zaman oldu. Sanırım kapandı. Ne yapacağım ben ya? Girmiyor. Çok acıyor."
"Tamam,çok fazla zorlama. Kanatacaksın. Sonra iltihap kaparsa kötü olur. Bir çaresine bakacağız, bekle."
Benim sözlerim üzerine başını onay verir biçimde sallayarak uğraşmaktan vazgeçti ve takmaya çalıştığı küpeyi sol elinin içine hapsetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koreli Arkadaşım Bir İdol! // VIXX(✓)
FanfictionAz önce Ken'in koştuğu taraftan genç kızlar buraya doğru geliyordu. "Nereye gitti ki?!" "Az önce buradaydı. Çok uzaklaşmış olamaz." "Ken oppa buradaysa diğerleri de buradadır kesin. Ölebilirim heyecandan." Burası aynı bu genç kızlar gibi başka kızla...