Multimedya: Hongbin💙
Ramazan bayramınız mübarek olsun canlarım. Nice sağlıklı,musmutlu bayramlara inşAllah.😊💙
Lâkin Leo bir anda sağ eliyle acıyan kolumu tuttu. Şaşkınlık içerisinde dirseğime bakıyordu.
"Ne yapıyorsun?"diye sordum.
Hâlâ aynı ifadeyle oraya bakıyordu. Sağ eliyle kolumu tutarken sol elinin işaret parmağıyla dirseğimde "Z" şeklinde bulunan doğum lekeme dokundu.
"Yah?! Ne yapıyorsun dedim sana?"
"Sen... Sen... Bu leke... Bu doğum lekesi onda da vardı. O... Yani sen..."
🍀
"Neyden bahsediyorsun sen Leo? Hiçbir şey anlamıyorum."
Yine de sakin kalarak bu sözleri söylediğimde gözlerini yavaşça gözlerime odakladı.
Dolmuş muydu onun gözleri? Cidden ne oldu birbenbire öyle?
Şaşkınlığımı gizleyemeyerek sakince;
"Sen iyi misin? Ne oldu?" diye sordum.
Elini kolumdan az önceki tutuşuna nazaran nazikçe çekti.
"Özür dilerim."dedi.
Ardından gözünden düşen bir iki damla yaşı bana göstermemek adına başını sağa çevirerek hızla elinin tersiyle sildi.
"Leo..."dedim sondaki 'o' harfini uzatarak. O ise zoraki bir şekilde tebessüm etmeye çalıştı.
"Bir şey yok. Gerçekten özür dilerim. Kolundaki lekeyi aradığım birinin lekesine benzettim. Düşünemeden heyecanla sarıldım koluna emin olmak için. Ama... Ama sen imkânsızsın. Çünkü ismin Hae Soo. Gerçi... Gerçi onun da ismini bilmiyorum ama farklı bir ül-"
"Leo! Soo-Ah! Neredesiniz?!"
Hakyeon'un seslenmesi ve pratik odasının kapısını açıp içeri girmesiyle Leo'nun sırtına çarpması bir oldu. Çünkü kapının önünde duruyorduk. Özellikle de o...
"Ah! Leo! Taş gibisin cidden."
Hakyeon eliyle alnını tutmuş bir şekilde 1-2 adım gerilediği esnada Leo ondan tarafa döndü ve yanından hızla geçerek odadan çıktı.
Hakyeon çatık kaşlarıyla bana baktı. Elini de yavaş yavaş alnından indirirken şaşkın ama bir o kadar da şirin ifadesiyle sordu.
"Ne oldu ona?"
Dudağımı büzdüm ve omuzlarımı aynı anda yukarı kaldırıp indirerek;
"Bilmiyorum."dedim."Beni birine benzettiğini söyledi galiba ama ben de pek bir şey anlamadım."
"Öyle mi? Neyse,gidelim. Bizi bekliyorlar."
Hakyeon'a başımı sallayarak onay verdim ve onunla beraber çıktım. Merdivenleri beraber iniyorduk. Tabii teker teker basamakları inmek hiç bana göre değildi.
Bu yüzden âdeta koşarcasına basamakları 2'şer 3'er inmeye başladım. Nedensizce eğleniyordum bunu yaparken. -Ki zaten insanların eğlenmek için bir nedene ihtiyacı olduğunu da düşünmüyorum.
"Soo-ah,yapma! Bir yerine bir şey olacak şimdi. Yah! Kime diyorum ben? Hele bir üyeler görsün de şımarsın sen o zaman gör beni! Yah! Al işte Hakyeon bir sorumluluk daha sana. Üstelik bu seferki şımarık bir kız. Yah! Seni şımarık küçük! Aissh! Neden hiçbir kız beni takmaz acaba? Bir Yonca bir Soo-ah! Biri bitiyor,diğeri başlıyor resmen. Yok yok,ben kesin kafayı sıyıracağım yakında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koreli Arkadaşım Bir İdol! // VIXX(✓)
FanfictionAz önce Ken'in koştuğu taraftan genç kızlar buraya doğru geliyordu. "Nereye gitti ki?!" "Az önce buradaydı. Çok uzaklaşmış olamaz." "Ken oppa buradaysa diğerleri de buradadır kesin. Ölebilirim heyecandan." Burası aynı bu genç kızlar gibi başka kızla...