🍀
Ah!
Bir de yüzüm. Ben bile şu an girdiği şekli çok merak ediyorum açıkçası.
"Aradığım birine çok benziyorsun. Sorun şu ki, ben onu çoktan buldum. Ama bulduğum kişi o değil de senmişsin gibi sanki. Sen... Sen... Seni her gördüğümde gözümde onun canlanması normal mi? Sen... Acaba sen... Bir ihtimal o olabilir misin?"
Elini alnına bildiğiniz 'şak' diye geçirdi. İrkilerek biraz geri gittiğimde ofladı. Ardından;
"Özür dilerim."dedi.
"Yine saçmalıyorum işte. Öyle bir şeyin olması imkânsız. Ben aradığımı buldum. Evet,buldum. 1-2 sene içinde değişmiş olabilir değil mi? Unutmuş olabilir yaşadığımız şeyleri? Şey... Kafanı karıştırdım değil mi? Ben gerçekten özür dilerim."
"Sen iyi değilsin. Evet,kesinlikle karar verdim. Sen gerçekten iyi değilsin. Doktoru arayıp randevu almamı ister misin?"
"İyiyim,tamam. Bir şeyim yok. Bu arada... Gonca nine ile henüz konuşmadım ama bir yanım sana istemsizce de olsa güven diyor. O günkü davranışımdan dolayı da özür dilerim. Oya'nın anlattığı gibi biri olsaydın dahi öyle konuşmamam gerekiyordu. Biraz onların doldurmasına geldim. Ve onların ağzıyla konuştum. Aslında benim tanıdığım Oya öyle biri değildir. Oya'nın karakteri böyle değildi. Bir dakika! Daha hiçbir şey kesin değil ki. Ya Oya haklıysa?Yah! Bekle! Nereye gidiyorsun?! Yah! Beni bu hâlde bırakıp-..."
Konuşmasının yarısındayken yere bakarak anlatmasını fırsat bilip gizlice kalktım ve parmak ucumda ilerleye ilerleye kapıyı açtım. Hâlâ konuşmaya devam ederken de bildiğiniz kaçtım.
Ne saçmalıyor bu çocuk böyle?
Böyle biri olduğunu tahmin dahi edemezdim. Ne oldu o sessiz sakin, her şeyden utanan utangaç Leo'ya?
Neyse,kurtuldun ya Yonca. Ona bak sen. Hatta buradan olabildiğince uzaklaş. Görmesin seni.
Düşüncemin doğruluğuna kanaat getirerek hızla koşmaya başladım. Merdivenleri çıkmaya başlayarak bir üst katta bulunan Vixx'in geniş pratik odasına girmek üzere ilerledim.
🍀
Sonunda akşam oldu. Evime adımımı atabildim.
Gün boyunca başıma gelmeyen kalmadı resmen ya. Hiç bitmeyecek zannediyordum.
Leo'dan kaçtıktan sonra Ken'i gördüm şirkette. Diğer üyelerle beraber MinMin'i oturtmuş ve onun karşısında çeşitli şebeklikler yapıyorlardı.
Kahkahaları,yüzlerindeki gülücükleri... Sizi mutlu etmeye yetiyor da artıyordu bile.
Ah,bu arada. Ken benim Yonca olduğumu bilen ilk kişiydi. Beni havaalanından alan,buraya getiren, sırrımı saklayan,bana deyimi yerindeyse abilik yapan oydu.
Başıma gelen her şeyi bu yüzden ona anlattım. Bugünkü Leo'nun davranışlarını falan,hepsini. O da sabırla beni dinledi ve neşelendirerek nasihatler verdi. Böylece yoğun bir günü geçirmiş oldum.
Kendimi dairemdeki oturma odasında bulunan koltuğa attım. Gece manzarası gerçekten müthişti. Vixx Dairy izlerken bir bölümde Vixx kendi dairesini anlatıp, gösteriyorlardı. Gerçekten de anlattıkları kadar varmış.
Benim evim onlarınkine oranla çok çok ama çok düzenli. Tek fark bu sanırım.
Gece manzarasından gözlerimi çekmeyi başardığımda evimin duvarına yapıştırdığım,çıkarılabilir yapıştırmalara baktım.
En üstte parlayan koca bir dolunay ve tüm duvarı kaplayan yıldızlar. Bir de altta en köşede bir ağaç ve ağacın dalına oturttuğum bir kız ve bir erkek çocuğu. Onların hemen yanındaki dalda da gece kuşları duruyorlar. Yani baykuşlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koreli Arkadaşım Bir İdol! // VIXX(✓)
FanfictionAz önce Ken'in koştuğu taraftan genç kızlar buraya doğru geliyordu. "Nereye gitti ki?!" "Az önce buradaydı. Çok uzaklaşmış olamaz." "Ken oppa buradaysa diğerleri de buradadır kesin. Ölebilirim heyecandan." Burası aynı bu genç kızlar gibi başka kızla...