Medya : Candan, Ceylan, Deniz, Cem, Hale, Buğra, Emel (Candan'ın annesi), Sevinç (Açelyanın annesi) ve Açelya Arda var Keyifli Okumalar
İçimde tam kalbim de büyük bir ağrı var. Gözlerimden yaşlar akarken yağmur yağıyordu. Sanki gökyüzü ile dertleşiyordum. Onca yaşadıklarımız yakınlaşmalar peki ya neydi?? Anlamışyım benimle oyun oynuyor. Kısacası gönlünü eğlendiriyor. Çok kötüyüm ya. İçimde büyük bir boşluk var hissizim ama ağlayabiliyorum. Sanki kalbim yok hava boşluğu var. O geri zekalının yüzünü asla bir daha görmek istemiyorum. Kendini ne sanıyor ya. Kendini beğenmiş geri zeklaı kas yığını tipsiz mal embesil. Kendisi bildiğiniz karaktersiz ya bi iyi bir kötü. Birde sanki suçöum varmış gibi bana tokat atıyor ne ağlıyorum ya kendini bilmez gerizekalı ukala ahmak dozer bok kafa . . . Durakta beklemeye başladım. Otobüs denen lanet olası demir yığını bir türlü gelmedi. Durakta oturan yaşlı amcaya yaklaştım sinirim dindirip yüzüne bakarak;
''Amcacığım acaba telefonunuzu kullanabilirmiyim?'' O karaktersiz köpeğin aksine hala karşılıksız iyilik yapanlarda var.
''Tabi EvladımBuyur'' titrek elleriyle cebinden telefonunu çıkarıp uzatti. Baya taş devrinden kalma bi telefon olsada en azından Denizi arabilecek güce sahip. Telefon çalıyor inşallah açar;
''Aloo!!'' dedi kısık ve hafif sinirli sesiyle.
''Alo Deniz!! Ben Açelya Çok geç oldu acaba beni alabilirmisin ben bıraktığın sokaktayım''
''Açelya!!'' sanırım daha şokta o kadar hızlı anlattımki olayı galiba uyuyordu.
''Evet benim Deniz bi amcadan arıyorum uzatmada gel al beni anlatıcam hadi HADİ'' dedim ve telefonu kapattım inşallah gelir amcaya dönüp.
''Teşekkür ederim amcacım''
''Önemi yok yavrum'' ne tatlı bi adama ya. O şerefsizisin aksine iyi insanlarda var. Gözyaşlarım yanaklarımda kurumuştu. Yaşananalar aklıma geldikçe daaha beter oluyordum.
Kendime NOT; Kimseye güvenme. Evet haklıyım o kim ne kadar tanıyorumki. Şerefsiz olduğunu biliyorum bir tek. Of çok küfür ettim ya. Tamam bana yakışmıyor ama gittiği yere cuk oturuyor abisi. Deniz sonunda geldi. Hemen arabanın içine kendimi attım.
''Ne oldu kızım ya şöförünüz oldum bi halt anlatmıosunuz bana'' dedi dalgacı ve uykusuz biri gibi. Kafamı öne eğdim ve başladım;
''Candanlara gidicem. Şey oldu sen beni bıraktın ya burada sonra bende kapıyı çaldım kapıyı bornozlu bı kadın açtı. Kırmızı kafalıydı. Arda hiç bişe yokmuş gibi nerelerdeydin deyip kızla tanıştırdı sonra kavga çıktı.Allah'ın beyinsizi bana tokat attı. Ben eşyalarımı almadan çıktım. Bu'' dedim Deniz ağzı açık birazda sinirli.
''Ben bizimkileri alır ona tokatı gösteririm'' dedi.
''Deniz saçmalama Bitti o bok beyınsızle gosrusmek dahi istemiyorum candan esyalarımı alır bende kurtulurum eski hayatımıza devam ederiz. Lütfen deniz kimseye demiyceksin 3ümüz arasında.'' dedim ve Candanlara gelmiştik.
''Kendine iyi bak kardeşim unutma kararın değişince bi telefon açman yeterli'' dedi var arabayı sürdü. Candanların apartman ziline bastım. Boğuk bir ses;
''Nerde kaldın kızım açıyorum kapıyı''
''Drrrr'' Belliki binanın kamerasından gördü. Hislerimi çöpe atmış bir şekilde asansöre bindim. Allah'ım bu kim göz altları şişmiş saçlar desen o biçim. Lanet olamsın ya. Asansör öyle bir gürültü çıkarıyordu ki sen ağla ben senin sesini kimseye duyurmama dercesine. Asansçr açıldı kapıda ellerini beline koymuş bekleyen bi prenses vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UFAKLIK
Romance©Tüm telif hakları saklıdır. Hiç AŞK'ı mecburiyete sığdırmak zorunda kaldınız mı? Mecburen aşık olmak! Saçma ve anlamsız gibi dursa da bazen; Kaderinizin o olduğunu anlamak o kadar zor olmasa gerek! Ne dersiniz?