Bölüm Üç

1.5K 110 229
                                    


Rahatlatıcı bir duştan sonra üzerimde belimin etrafına doladığım bir havlu ile mini mutfağıma doğru ağır ağır ilerledim.

Daha iyi hissediyordum; serin, kuru ve açlıktan ölür gibi.

Buz dolabını açtım ve içindekileri büyük bir iğreltiyle süzdüm. Aktör olmanın şımartılarından (!) biri de sıkı rejimler ve dolayısıyla yemek zorunda olduğumuz sağlıklı yemekler...

Bir elimi nemli ve kara saçlarıma daldırdım. Keşke Vicki burada olsaydı. Tanrı onu kutsasın, karım, kısıtlamalara karşıdır ve büyük bir ihtimalle bana güzel bir hamburger ve diyet kolayı çok görmezdi. Hata yanında soğan halkası dahil bir sürü abur cuburla beni şımartırdı.

Kendime bir fincan çay demledim, yanında ballı krem helvası , zencefil ve vanilya kokulu suyumu,  karamelli mısır gevreğimi mermer tezgaha bıraktım ve daha hızlı atıştırabileceğim bir şeyler aramaya başladım.

Eninde sonunda bir hazır meyveli yoğurt ambalajını kaptığım gibi masaya dönmek için ayağa kalkmamla kanlı canlı bir duvara toslamam bir oldu. Siktir!

İçimden ayıp sözler mırıldanırken gözlerimi bıkkınca kapadım. " Bak yemin ediyorum, Jared-"

"Tekrar tahmin et Mish."

Gözlerimin kocaman açılmasıyla gözlerimi delen gözleriyle karşılaştım ve beynim offline oldu. Çene kenarlarında şekillenen hafif sakal; tam, pembe dudaklar; burun kemiğinden başlayarak yüzünü saran çiller; gözlerinin kenarlarındaki yumuşak kırışıklıklar... Jensen Ackles, kanlı canlı ,sert ve sıkı,  dinç görünüyor ve her zamanki gibi mükemmel kokuyor.

Haksız olmayan bir alınganlıkla zar zor homurdandım ve elimi yüzüme kapattım. En azından yoğurdumu düşürmedim.

"Görünüşe bakılırsa karavanını nasıl kilitlemen gerektiğini öğrenmelisin." Jensen sırıttı.

Ona kötü kötü bakmaya çalıştım ve belimdeki havluyu sıkılaştırdım. Bana o kadar yakındı ki parfümünün kokusunu çok rahat alıyor, sakallarındaki tüm gözenek ve lekeleri görüyordum. Siktir! Çok zor bir hayatım var. Çünkü Jensen tüm harikalığıyla kanlı canlı ,mükemmel bir erkek abidesiydi ; duygusal ; tam pembe dudaklar ; bal sarısı , düzgün şekilli saçlar ve sırıtmayan renkte biçimli yüz tüyleri ; kehribar-zeytin yeşili renkte gözler ve uzun kirpiklerinin kırpışmasıyla gözlerinde oluşan altın lekeler... Sakin ol Misha!

"Ve sen de görünüşe bakılırsa kişisel alanı öğrenmelisin. Her ne kadar bunu sana benim söylemem garip kaçsa da."

Jensen başını geriye atıp diziden yaptığım alıntıya kahkaha atmaya başladı.

Ama cidden! Castiel, pekala sosyal yönü zayıf ve insan kurallarına uzak bir melek olduğundan kişisel alanı önemsemiyordu. Jensen'in bahanesi neydi?

"Kişisel alanını işgal edecek ne yaptım?" kulağıma yakınlaştı ve sesini mümkünmüş gibi boğuklaştırdı. "Karavanına izinsiz girdiğim için mi alanını işgal ettim... yoksa sana bu kadar yakın durduğum için mi?"

Lanet! Jensen! Bu dizide çalıştığım sürece her zaman sataşılan kişi olmak işimin şımartılarından değil ki ben diğerlerini sadece sahte Rus aksanımla eğlendirirken bu hiç adil değil. Jared'ın münasip yerlerimle uğraşmadığı zamanlar, Jensen neon turuncusu boxerlarımı Mark'ın karavanının önüne asıyor; Mark boxerlarımla etrafta geziniyor ki bazen diziyi bırakıp, eşyalarımı toplayıp setten ayrılasım geliyor. Ya da ne bileyim Jensen'in boxerlarından çalıp ana karavanın önüne asasım geliyor.

Nobody Sees Nobody Knows // Cockles (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin