Bölüm Otuz Altı

914 53 102
                                    

"Ah, Cas. Demiş oldum," Jensen mırıldandı, üzerimden kalktı ve avcunu çıplak göğsümde gezdirerek üşüyen vücudumu ılıttı. "S ile başlayan kelimeyi... bilirsin..."

Başımı ona yönelttim ve bir anlığına tek kelime bile etmeden yalnızca yüzünü inceledim, ruhuna bakan mavi göz modunu aktivite ettim. Kuru kuru, kıyafetler üzerinden Jensen Ackles ile sevişip önünde iç çamaşırıma geldikten sonra artık ne kadar meleğimsi ne kadar göksel olunuyorsa onu olmayı denedim.

"Bunun farkındayım, Dean."

Jensen homurdandı ve bir kolu ile destek alıp doğrularak bana baktı.

"Senin de ah,... Senin de karşılık olarak beni sevdiğini söylemen gerekiyor."

Beni yüreklendirmek istiyormuş gibi boğazını bir öksürükle temizledi bense bunu gözden geçiriyormuş gibi gözlerimi kıstım. Ona bunu söylediği için dünyadaki en aptal insanmış gibi baktım.

"Dean, zaten senin hakkında nasıl hissettiğimi biliyorsun, hele az önce yaptıklarımızdan sonra. Neden bunu sana tekrardan nüfus etmem gerektiğini pek anlayabilmiş değilim. Hem zate-"

"Göt herif," lafımı kesti ve nefesini hızlıca dışarı vererek yataktan doğruldu.

Yüzümü buruşturdum, pantolonuma ulaşmadan önce bakışlarımı bir süreliğine alçalttım ve iç çamaşırlarımla bakıştım.

"Ben... üzgünüm, Dean. Kalmama izin verdiğin için mutlu olduğumu bilmeni istiyorum. İnsan olmak... seninle iken çok daha kolay."

"Cas."

Bu tek bir kelimeyi söyleyişi binlerce duyguya hamileydi, ağırbaşlıydı da. "Kalmanı istiyorum adamım. İstediğimi biliyorsun." Aklı başka yerde bir edayla boynunun arkasını kaşıdı. "Ama burada kalıp da ... yükümlü... hissetmeni de istemiyorum. Artık benim koruyucu meleğim olmak zoru-"

Onu kara kara bir ifadeyle susturdum. Sözcüklerim ağzımı kontrollü ve yavaş çıktı.

"Seninle kalmak istemediğimi düşünüyorsun." Bu bir soru olarak değil bir durum belirgeciydi.

"Sadece demek istediğim şu ki Cas, verdiğin karar ne olursa olsun seni destekleyeceğim. Eğer tek başına gidip etrafa alışma sürecini bizsiz geçirmek istersen ya da her neyse işte... sana ihtiyacın olacak her şeyi ayarlayabilirim. Kimlik, araba, para-"

"Seni bırakmıyorum Dean."

Tekrar doğrulmuş olduğum yatağa yaslandım ve parmaklarımı karnımda gezdirmeye başladım. Başım ciddiyetle ona dönmüştü."

Singer dediğim son replikten sonra ekranın kararmasını istemişti, o yüzden Jensen ile birbirimize o meşhur bakışmayı yapıyorduk. Cas ile Dean'in paylaştıkları o özel göz temasını kuruyorduk. Bunu 'kestik' sözü sette yankılanana dek devam ettirdik.

Anında ekip hareketlendi ve herkes işine koyulmaya başladı. Kameraman açıları ayarlarken ses efektinden sorumlu olan operatör ses leri odanın köşesindeki ekiple tartışıyordu.

Kendinden geçmiş insanların coşkuyla bizi alkışlamasını, ıslıklar çalmasını bekliyordum ancak buna ihtiyacım da olmadığını düşününce pek hayal kırıklığı yaşamadım.

Etrafımdaki suratları inceledim , azıcık meraklıdan tamamen ilgisiz ve sıkıntıdan ölmüşe kadar bir sürü farklı ifadeler vardı.  Sonradan hatırladım ki bu işletmede kamera önünde gerçekleşenler hiçbir zaman bir şey ifade etmezdi. Tüm bunlar yalnızca oyunculuktu, ve olur da sahnede kendimizi kaybedersek bu o anlık olan bir impuls olarak tanımlanırdı.

Nobody Sees Nobody Knows // Cockles (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin