Bölüm On Beş

1.1K 86 73
                                    

Esasında Jared'ın yazlık evine olan yolun bu kadar uzun olmaması gerekiyordu ancak Vicky manzaralı bir yoldan gitmek istediği için, ve o benim karım olduğu için ama yoldan en yakın köy yollarına sapmıştık. Diğerleri bizden önce varacaktı ama kimsenin bununla bir sorunu yok.

Çok geçmeden ufuğa dek uzanan yeşillikleri , onları süsleyen birer nokta gibi görünen ağaçları, çiftlik evlerini, ahırları, sîcakta otlanan ve kuyruklarına dadanan sineklerden rahatsız oldukları zaman kuyruklarını sallayan atları gördük.

Tekrar kişisel olarak Vicky ile çocuklarla beraber olmak mükemmeldi. Bir sonraki panelden,  diziden ve ben yok iken evde neler olduğundan bahsettik.

Bir iki saate kalmadan sanki onlardan hiç ayrılmamış gibi her şeyi öğrenmiştim.

Ama onlardan ayrılmıştım. İşim bunu gerektiriyordu ve her ne kadar bunu sevmesem de bu kaçınılmazdı.

Ancak onlarla bu haftasonunun tadını çıkaracaktım. Kendime bunu söz verdim.

Çocuklar 'daha gelmedik mi' sorusunu yalnızca üç yüz altmış yedi defa sordular yani yolculuk memnun edici geçti. Biz yol boyunca ilerlerken rüzgarın açık pencerelerden geçip çıkardığı homurtu çocukların sıkıntılı seslerinden daha yüksekti bile diyebilirim.

Yalnızca kargo şort, mavi bir t şört ve güneş gözlüğü giymeme rağmen sıcaktan yanıyordum.  Bunun üzerine pencereleri kapadım , klimayı açtım ve arka koltukta ses çıkarıp kıpırdaşan çocuklara sinirlenmemeye çalıştım.

Vicky bana gözlerinde çaresizlik ile baktı ve cok yorulduğunu biliyordum. Uzun bir süredir yoldayım ve o ile Çocuklar için yol daha da uzundu ne de olsa beni görmek için buraya ucak yolculuğu yapmışlardı. Elimi elinin üzerine koydum ve onu anlarca gülümsedim.

"Beraber daha fazla yolculuk yapmalıyız." Diye şakalaştım ama gözlerinde dediklerime bir hasret belirdi.

"Aslında gerçekten de öyle ama... Çocuklar olmadan?"

"Yalnızca ikimiz olalım ben de isterim bebeğim ama yapama-"

"Çocukları annenlere verebiliriz Misha." Bana gülümsedi ve ben de ona gülümsedim. "Onlar da buna sevinir."

Bu kadını seviyordum.

Araba kullanmak için mükemmel bir havaydı. Bir kaç kere yakıt için durduk -araba ve çocukların karnı acıktığı için.- ardından GPS sonunda varış yerine geldiğimizi bildirdi.

Taşlarla döşenmiş çakıl taşlı park alanına sürdüğümde nefesim kesildi. 

Küçük parkı  dönmemizle çocuklar hoppa bir şekilde ciyakladılar. Jared kesinlikle beni buna hazırlamamışlardı.

Her zaman bir televizyon yıldızı olmanın şımarıklıklar getirdiğini bilirdim ama her yeri kolonlarla döşeli balkonlar ikinci katın tamamını çevreliyordu çardaklar ismini bile bilmediğim çiçeklerle donatılmıştı.

"Sonunda," Vicky camdan dışarıya, muazzam binaya bakarak haykırdı. "Geldik."

Jared'ın yazlık evi tam bir...saraydı. Neredeyse bir servet ederdi, en azından, bu seviyedeki bir lükse alışkın değildim.

"Burası çok güzel." Vicky bembeyaz yapıya bakıp gözleri kamaştığından gözlerini kırpıştırdı.

"Cidden hem de," diye ona katılırken arabayı çift kapılı bir verandaya çıkan merdivenlerin önüne çektim.  Araba parkı şimdiden arabalarla dolmuş taşmıştı.

Motoru durdurup arabadan çıktım ve girişin her iki tarafında bulunan mermer at başı heykellerine şaşkınlıkla bakarak arabanın etrafını dolaşıp kapıyı Vicky için açtım.

"İşte geldiK." diyerek karımın beline sarıldım ve bulunduğumuz yeri etkilenmiş bir şekilde birlikte incelemeye başladık.

Herkes taş merdivenlerde belirip bizi selamlamaya gelirken Mark uzun adımlarla bize doğru yürüyüp "Sonunda varabildin yaşlı adam" dedi.

"Pardon gelmemiz biraz uzun sürdü." sırıtıp ona sarıldım. Onun aksanlı sesini çağlar boyu duyabilirdim ve hiç sıkılmazdım bile. Umarım kamp ateşinin etrafında toplandığımızda bir hikaye anlatır. "Hepsi Vicki'nin suçuydu." gözlerim parladı ve gerildim. Vicki'nin muhtemel bir şekilde bana atabileceği hafif bir yumruğu engelleyebilmek için kıpırdadım ve beklediğim gibi de oldu. Bisepsime elini vurdu  ve bununla mırıldandım. "Kusura bakma Vic." Vicky rahatsız olmuş gibi yaparak diğer kadınların yanına gitti.

"Dur ufaklık bekle!" West'in koşup da Jensen'ın kollarına sarılmasıyla bir kahkaha attım. O da tam da saraydan pardon yazlıktan çıkıyordu. 

"Jenny!" West Jensen'ın kucağına atlayıp aktörün boynuna sarıldı. "Jenny Jenny Jenny Jenny!"

"Selam dostum." Jensen ,ufak oğlumun saçlarına doğru yaslanıp gülümsedi. Onu kollarında çevirip ona bir kere daha sarıldıktan sonra onu yere indirdi. West ona saçları darmadağan bir şekilde sevimlice bakarak ona yaltaklanmaya çalıştı. Ardından da ona son bir kez sırıtı diğerlerinin yanına gitti.

Bense bana yaklaşan benden küçük adama bakıp yutkundum. Keskin hatlarını vurgulayan dar , siyah bir t şört giymişti ve koyu mavi şortlar ile sandallar. Vücudunun her yerinin ıslak olması az önce küçük gölette yüzdüğüne işaretti.

"Hey." Jensen bronzlaşmış, etkileyici kaslarla kaplı kolunu selam verme amaçlı kaldırdı ve tekrardan ellerini cebine attı. Çok geçmeden Danneel yanında belirdi.

"Selam Misha," kıkırdadı. Vicky de onun koluna girmişti. "Hepimizin böyle beraber olması sence de hoş değil mi?"

"Seni görmek çok güzel," diyerek kibarca gülümsedim ve onu yanağından öptüm. "Uzun zaman oldu."

"Yolculuk nasıldı?"

"Eh iyidi."

Ardından Gen geldi ve elinde buzlu sularla dolu bir tepsi taşıyordu. Tanrı ruhunu kutsasın.

"Bir şeyler içer miydiniz?" diye şatafatlı ses tonuyla sordu. Yüzünde aşırı mutlu bir ifade vardı. Bir koluyla bana sarıldı. "Siz çocukları görmek çok güzel!"

"Seni görmek de öyle ve teşekkürler. " Gen ile Vicky sarılırlarken buzlu sulardan birini kapıp içtim. "Burası mükemmel bir yer. Az sonra arkama yaslanıp gümüş zilimi çalacağım ve çay sipariş edeceğim gibi hissediyorum." Diye şakalaştım. Ve Vicky bir bardak suyu nerdeyse gizlice alırken bön bön bakmamaya çalıştım.

"Teşekkürler. Çok kötü değil dimi? Uzun bir süredir böyle bir şey istiyordum ve Jared da benim için burayı bu hale getirdi. Bazen buraya diğer her şeyden kaçamak olarak geliyoruz."

Tam o sırada Danneel JJ kucağında yanımıza geldi. Küçük sevinç bohçası bana bakıp kıkır kıkır gülüyor ve ellerini kucağıma gelmek üzere bana uzatıyordu.

"'Isha! 'Isha!"

Bir kahkaha da ben attım ve küçük Justice'i kucağıma aldım.

"Merhaba kıymetli kızım benim." Burunlarımızı birbirine sürüm ve bunun üzerine kahkaha atmaya başladı.

"Seni özledi." Dedi Danneel mutluca.

"Ben de seni özledim ufaklık." Herkesin çocuğunu görmeyi iple çekiyorum ancak JJ ile aramda farklı bir şey vardı.

"Çok yorgun olmalısınız" dedi Gen ellerini birbirine sürterek. "Gidip biraz dinlenebilirsiniz. Hatta isterseniz şimdi size odanızı göstereyim biraz dinlenip de öğle yemeğinde bize katılın?" Biraz şekerleme ve buz gibi bir duş bana aşırı haz verebilirdi.

"Ne dersin Vicky?" Kaslarımı esneterek Vicki'ye sordum. Olumlu anlamda başını salladı.

"Hadi eşyaları odaya taşıyamaz. "

"Ben sana valizleri taşımada yardım ederim." Mark hızlıca teklif etti.

"Biz de Maison ile West'e göz kulak oluruz."
Diye başıyla Thomas ile diğerleri ile oynayan çocuklarımızı başı ile işaret edip bizi temin etti Dannel.

Nobody Sees Nobody Knows // Cockles (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin