Bölüm Yirmi Dört

969 76 57
                                    

"...Sonradan dedim ki: işte şimdi kesin kovuldum!"

Jared'ın hikayesini bitirmesiyle odadan yükselen kahkahalar ile oluşan koro eşliğinde burun kemerimi tuttum. Anlatırken dramatik bir şekilde kollarını havaya atıp tasvir etmeye ve pis pis sırıtmaya devam etti.

"Dostum." Tahmoh sırıttı. "Konuşmamamız gereken şeyler arasına o konuyu yazmışlardı. Böyle böyle spoiler vermememiz gerekiyor."

Jared burgerler ızgarada pişip de alevlerin üzerine yağ damlatırken hafif ısıtılmış baklaları tavaya attı. Baklalar tavada sıçrarlarken Osric ızgaranın üzerine pişirme gazı sıkıyordu. 

"Pfff sanki listeyi kim okuyor ki!"

"Ben okuyorum çünkü iyi bir aktörüm. "

"Hadi ama birkaç sahne olmasına rağmen bizden daha fazla falso verdi-"

"Bahsettiğin kişi Misha olmasın?"

"Hey." Kendimi savunur şekilde çemkirdim. Neden sürekli beni gömüyorlardı ki. "Castiel'ı oynarken mimiksiz kal da sonra konuş."

"Sanki adamın götünde kazık saplanmış gibi cidden." Osric gülerek ekledi. "Zavallı Misha her saniye gülmekten kendini alamıyor." Ama Tahmoh ısrar etmeye devam etti.

"Yanağını falan ısır o zaman."

"Gel de benim için sen ısır." Diye iliştirdim ve göz kırptım ki şaka yaptığımı anlasın. Ki herkes oynadığım küçük oyuna kanmıştı ve bu harikaydı.

Kahkahalar dinerkene Osric bakla tavasını ocaktan aldı ve bize döndü ve bizi -nasıl olduysa kadınların ona kullanmakta güvendiği- mutfaktan kışkışladı.

"Markla beraber bunu halledebiliriz.  Siz gidip de açık havanın keyfini çıkartın zaten bir saate öğle yemeği hazır olur."

Jared ile Tahmoh homurdanırlarken Jensen yansız kalıp da omuz silkti.

"Tamam. Yüzmeye ne dersiniz?"

Bizler olumlu cevaplarımızı mırıldanırken rahatlamış bir şekilde çıkışa yönelmiştik tam o sırada Vicki merdivenlerden iniyordu.

Yeni uyanmıştı ancak bir papatya kadar taze görünüyordu. Yeni dustan çıkmış olduğu için saçları nemliydi ve cildi ışıl ışıldı bize bakarken.

"Selam çocuklar. " boynuma dolandı ve ben de onun yanağına bir öpücük kondurdum.

"Günaydın Vick."

"Ya da tünaydın." Jared sırıttı ve ona sarıldı. "Bizler öğle yemeğini hazırlıyoruz ki siz hanımlar azıcık rahatlayın. "

Vicki teşekkür edişi hakkında bir şeyler mırıldanırken bense Maison ile Westie'ye kocaman sarıldım.

"Naber küçük dostlarım."

"Babacığım ben dışarıda oynamak istiyorum." Mai tişörtümü çekiştiriyordu. "Baba sen de bizle oynaa" West'in teklifine karşılık olarak başlarını öptüm.

"Tamamdır sizi gidi çocuklar. Hadi gidelim."

Diğerleri iskeleye giderlerken ben çocuklarım ile koca arka bahçedeki kum havuzuna gittim.

"Babacığım" West şakıdı, "ben iyi bir aşçı mıyım? "

"En iyisisin." Ben sırıtıp onun başını okşarken West elindeki mavi plastik kovaya biraz kum doldurup az önceden beri yapmaya çalıştığı kumdan kalenin - en azından kumdan kaleyi andıran yığının- üzerine boşalttı.

"Ben daha iyiyiiiim." Mai cırtlak bir sesle bağırmaya başladı. Kızım dört yaşında olabilirdi ancak kendini de savunabiliyordu. Ki ben bunu nedense sevimli buluyordum.

Nobody Sees Nobody Knows // Cockles (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin