Yemekler yendikten sonra masayı kaldırmaya yardım etmeyi teklif etsem de kadınlar beni kış kışlayıp temizlik bahanesiyle birbirleri ile sohbet etmeye başladılar.
"Ee şimdi napıyoruz?" Oturduğum yerden kollarımı başımın arkasına uzatarak esnerken Jensen ile Jared'ı süzdüm.
"Şimdi yüzmeye gidiyoruz." Jared canlı bir şekilde konuştuktan sonra bir mendil ile ağzını sildi ve karpuz kalıntılarını bir kenara itti.
Şöyle bir etrafıma baktığımda masanın aralıklı olarak oturmuş erkeklerle çevrili olduğunu gördüm. Çocuklar oyun oynuyorlardı ve kadınlar bulaşıkları kaldırıyorlar, artıkları atıyorlardı. Bu sırada şakalaşıp attıkları tiz kahkahalar kalın duvarların ardından bile duyuluyordu.
"Evet, güneş hala tepedeyken biraz derede yüzeriz diye düşündük," Jensen ağzındaki kürdanı tam Dean'in yapacağı şekilde tükürdü. "Sen de gelebilirsin." Sesi sıradan bir tonla çıkıyordu farklı değil.
"Bilmem ki; Vicki yorgun olabilir..."
Ancak sonlara doğru sesim kısıldı çünkü Jensen gözlerimin içine alışılmamış bir ifadeyle bakmaya başlamıştı. Yanılıyor muydum yoksa o parlak göz bebeklerinde bir yalvarış mı saklıydı? İsteksiz bir şekilde gülümsemeden önce peçetem ile oynayıp aklım başka yerde olarak peçetenin yunan motifinde parmaklarımı gezdirdim. "Ama sanırım bir şey demez."
Jared önümüzdeki tüm bir yılın çekim planlarından bahsederken en yakın kraker tabağındaki krakerlerden ağzıma tıkıştırdım. Doğal olarak Jared benim karakterimi işleyen doğru dürüst bir bölüm hatta bir sahne olmadığı ile alay etmekten kendini alıkoyamadı. Sinirlenip de ağzımdakileri bitirmeden ona korkunç şeyler söylemeye çalıştım ancak Jared beni sadece geçiştirip gözlerindeki haylazlıkla konuşmaya devam etti.
Bir on dakika sonra her birimiz de gidip eşyalarımızı almak için içeriye girdik. Ben sırtımı ensetip te düğümleri kıtlatırken Jensen gelip de yalnızca devam etmemi sağlamak amacıyla kıçıma vurdu.Odamda birkaç dakikada giyindim ve eşyalarımı alıp hazırlandım.
Bir saatin ardından güneş gözlüklerimi çıkardım ve n bahçede güneşlenen güzel karıma göz kırptım. Bana manalı banalı sırıtırken uzun bacaklarını ne kadar ateşli göründüğünün farkında olaraktan uzatıyordu.
Ben yüzmeye gidiyorum." omuz silkerek bir açıklama yaptım. Sırıtarak ellerini gözüne siper edip bana baktı.
"Misha vücudun çok ateşli...ufff" sırıtıp ona oyuncu bir şekilde dil çıkardım. "Yangın var ve ben yanıyorum."
Göz kırpma sırası bendeydi.
"Bu gece bebeğim."
"Kendini yüzüp de fazla yorma" sesi boğuk bir şekilde çıkmıştı.
Bunun üzerine yanına gidip gecemiz ile alakalı olan tüm endişelerini öpücüğümüze boğdum.
Sonunda ondan ayrıldığımda ve parmakları adem elmamda gezip dili alt dudağımı yakaladığı o sırada kenardan Jensen'ın bizi izlediğini fark ettim. İfadesi tahmin edilemezdi ve bakışları bir bana bir de Vicki'e kayıyordu. Bakışları o denli sertti ki pasif olmaması imkansızdı ve tüylerim diken diken olmuştu.
Bakışlarını çevirdiğinde bir iç çektim ve son kez Vicki'nin elini sıktıktan sonra iskeleye doğru yürüdüm.
Birden iskele boyunca koşmaya başlayıp koşarken bir yandan da sandaletlerimi bir yerlere fırlattım ve "Geronimo!" diye bağırmayı da ihmal etmeden kollarımı başımın üzerine doğru kaldırıp kusursuz bir şekilde tertemiz mavi suya kendimi bıraktım.
Suyun altına indikçe suyun soğukluğu vücudumu şoka uğrattı ve beni suyun dondurucu serinliği kundakladı.
Bir saniye için de olsa her şey sessiz oldu.
Tüm problemlerimin yumuşak dalgalarla gitmesine izin verdim ve gözlerimi kapadım.Suyun içinde özgürce yuvarlanmaya bıraktım kendimi. Rahatlığın ve ferahlığın tüm kaslarımı yumuşattığını uzuvlarımı rahatlattığını hissettikten sonra ayaklarımı çırpmaya başladım kendimi tekrardan yukarı, yüzeye çıkardım.
Suyun yüzeyine süratle, anlaşılmaz bir şekilde çıktım ve direkt bir elimi yüzüme götürdüm.
"Ilık öyle değil mi?" Jared sırıttı. Onu onayladım ve denizi çalkalaya çalkalaya güçlü kulaçlarla ona doğru yüzdüm. Şimdiden bir beş kişi sudaydı ve hala birkaçı iskelede dolanıyordu.
"Jensen atlasana!" Jared ona seslendi.
Jensen ise iskelenin sonuna kadar yürüdü, çalkalanan suya bakarak sırıttı.
Tek kelime dahi etmeden t-şörtünü başının üzerinden çıkartarak çıkardı ve meşeden panellerin üzerine attı.
Etkileyici gövdesinin her bir yanına güneş ışığı ulaşıp ona şöyle bir duş aldırıyordu ve bir yandan da derisinin rengini altına boyuyordu. O omuzlarını çevirip esnerken ve boynunu kıtlatırken dalgalarla inip kalkan ben yalnızca ona bakakaldım. Çünkü siktir. Jensen'ın böyle, üstsüz dolaşması illegal olmalıydı.
Aynı benim atladığım gibi suya daldı ve ancak o gözden kaybolduğunda gözlerimi ondan alabildim.
Misha kendine gel. Tekrardan elimi yüzümde gezdirdim ve bir iç çektim.
Bu haftasonu çok çok uzun olacaktı...
![](https://img.wattpad.com/cover/149981979-288-k184834.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nobody Sees Nobody Knows // Cockles (Türkçe Çeviri)
FanfictionJensen gözle görülür bir şekilde irkildi, sırtını doğrulttu ve omuzlarını dikleştirdi. Az kalsın en yakın arkadaşını sahne arkasında, hiçbir kamera yokken, öpecekti ve dehşete düşmüştü. "Peki" diye kestirip attı.. " Evet haklısın; bu...garip. Kesi...