GİRİŞ

2.2K 59 2
                                    

"Öğretmenim..."
"Şşş Baran, sadece yağmur yağıyormuş gibi düşün olur mu oğlum?"

Genç öğretmen kucağındaki küçük oğlanı sakinleştirmek için ona daha sıkı sarıldıktan sonra duasına devam etti. Bugünkü on ikinci aminini dedikten sonra gözlerini yumdu ve çevresini dinledi. Küçük hıçkırıklar, burun çekiş sesleri ve dua mırıltıları...

Ve tabii bitmek bilmeyen silah sesleri.

'Bitecek...' diye düşündü Leyla Öğretmen. 'Bu çatışma bitecek, zaman geçecek. Ama halimiz nasıl olacak?'

Gözlerini çocuklarının üzerinde gezdirdi. Görüşü bulanıklaşırken gözlerinin yandığını hissetti.

Henüz o kadar küçüklerdi ki...

Kendisine bakan birkaç çift ufak gözü fark ettiğinde hemen gözlerini sildi. Onlara cesaret vermek zorundaydı.

'Çocuklara dokunmamasını söylerim... Beni götürürlerken de birinin silahını ele geçirebilirsem kafama sıkarım...'

Burukça güldü. Aklına Hintli Kraliçe Padmini'nin hikayesi* gelmişti...

"Keşanlı, sen burada kal. Çaylak, sen benimle geliyorsun."

Leyla duyduğu otoriter sesle kapıya baktı ve öğrencileriyle birlikte sığındığı âtıl*(2) odaya yiğit bir askerin girdiğini gördü. İçeri giren keskin yüz hatlı asker Leyla'nın bir "Oh!" çekmesine sebep olmuştu çünkü çocuklar onu görünce hemen sakinleşmişlerdi.

Leyla sarı saçlarını okşayan küçük kızın elini yakalayıp öptü. Başka bir küçük kızının ağladığını duyunca bakışlarını karşı yöne çevirdi.

"Dilşa, ağlama kuzum. Söz, hiçbirinize bir şey olmasına izin vermeyeceğim."

Leyla Öğretmen'in bu sözleri Keşanlı kod adlı askerin silahını indirmesine sebep oldu. Zaten silah arkadaşları kulaklığından hainlerin kaçmak üzere olduklarını haber vermişti.

Keşanlı önce hemen ayaklarının dibinde, duvarın önüne çömelmiş ağlayan minik kıza baktı. Daha sonra küçük kıza, sanki midesine yumruk yemiş gibi bakan öğretmene ela gözlerini çevirdi. Genç kadın hemen kızın yanına koşmak,onu kollarıyla sarmalayıp gözyaşlarını silmek istiyordu. Ne var ki çevresi diğer öğrencileriyle doluydu. Leyla, Keşanlı'nın bakışlarını üzerinde hissedince gözlerinin odağını askere çevirdi. Odadaki iki yetişkin çok kısa bir süre bakıştıktan sonra, Keşanlı küçük kızın önünde diz çöktü. Şefkatle kızın gözyaşlarını sildikten sonra yumuşak bir sesle konuştu.

"Güzelim? Neden ağlıyorsun? Kimse sana tek bir Türk askerinin koca bir orduya bedel olduğunu söylemedi mi?"

Leyla miniğiyle Keşanlı'nın konuşmasını karşıdaki duvarın dibinden izlerken hafifçe gülümsedi. Çünkü Dilşa, asker abisinin sözlerine gülümseyip kafasını yavaşça sallayarak karşılık vermişti.

"Sakın korkma. Gerekirse burada şehit olurum ama yine de size zarar gelmesine izin vermem."
"Allah korusun."

Bu cümleyi söyler söylemez pişman olmuştu Leyla. 'Sana nesi be?!' diye düşündü. 'Ya adam rahatsız olduysa?'. Ama kendini tutamamıştı.

Fakat Leyla'nın kuruntularının aksine Keşanlı hiç rahatsız olmamıştı. Tersine hoşuna gitmişti. Bu yüzden Leyla'ya dönüp gülümsedi.

"Korumasın mümkünse."

Leyla bu tuhaf cevaba kıkırdayınca diğer öğrenciler de sakinleştiler. Küçük hıçkırıklar, askerin ne kadar yakışıklı olduğuna dair çocuksu dedikodulara dönüşmüştü.

"Hançer 3'den Hançer'e, Yılan iki adamıyla kaçıyor komutanım."

"Aşık ve Karabatak, siz peşinden gidin. Geri kalanlarla öğrencilerin sığındığı odada buluşacağız."

🍃

Leyla bütün öğrencilerin askeri araca bindiğinden emin olunca başını araçtan içeri uzattı ve
"Yarın herkes okula geliyor. Her zamanki gibi ders işleyeceğiz. Ödevleri de mutlaka yapıyorsunuz."dedi.
Öğrencilerden gelen itiraz mırıltılarının tahmin ettiğinden daha az geldiğini fark edince kafasını arabanın önüne doğru çevirdi ve gelen başka bir askeri fark etti. Arabadan çıktı ve sarışın askeri beklemeye başladı.

"Tim Komutanı Kıdemli Üsteğmen Yavuz Karasu."
"Leyla Turan."
Küçük bir el sıkışmadan sonra Yavuz devam etti.
"Aldığımız istihbarata göre Yılan lakaplı terör örgütü üyesinin sizinle bir derdi varmış Leyla Hanım. Bizimle alay komutanlığına gelip bildiklerinizi anlatırsanız onu yakalamaya daha çok yaklaşırız."

Leyla utançla başını eğdi. O ki, Bursa'nın en demokrat ailelerinden birinin kızıydı. Şimdi ise adı teröristlerle aynı cümlede yer alıyordu.

"Memnuniyetle"

Yavuz Üsteğmen'le birlikte içinde timin geri kalanının olduğu bir helikoptere bindiler. Helikopter havalanırken Leyla da az önceki saldırının zihninde açtığı eski defterleri düzenlemeye koyuldu.




*Malik Muhammed Jayasi'nin Padmavat şiiri. Bu şiirde Kraliçe Padmini, isyancı bir hükümdarın eline geçmektense kendini yakarak öldürmeyi tercih eder.

*(2) Âtıl: İşe yaramaz, etkisi olmayan, etkisiz.

ÖĞRETMEN HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin