İzleniyorlardı. Belki bir, belki de birkaç kişi tarafından ama izleniyorlardı. Mücahit bir özel harekatçıydı ve bu hissinde yanılıyor olamazdı. Bu nedenle gergindi.
Hayır, bu nedenle değil. Yanında küçük bir kız ve bir sivil olduğu için gergindi. Yalnız olsaydı içlerinden geçerdi o heriflerin. Tozlarını bile bulamazlardı.
Ama ya çatışma anında Dilşa'ya ya da Leyla'ya bir şey olsaydı? O pişmanlıkla nasıl yaşardı?
Leyla'nın beyni Leyla'dan merhamet dilenedursun, Mücahit'in beyni de bu konular üzerine düşünüyordu işte. Düşündükçe içi hırsla doluyordu. Kamuflajını bu hırsla giydi, harekat merkezine bu hırsla yürüdü, yerine bu hırsla oturdu.
Şimdi, harekat merkezindeki projektörden perdeye yansıyan Ferzan'ın resmine de bu hırsla bakıyordu. Keşanlı bu adamda tuhaf bir şeyler olduğunu sezmişti ve yanılmamıştı!
"Ateş'in yaptığı araştırmalar sayesinde Ferzan'ın sadece bir örgüt sempatizanı olmadığını öğrendik. Köyün muhtarı olmasının kendisine kazandırdığı nüfusu kullanarak cinsiyet ya da yaş aralığı fark etmeksizin insanların kanına girip örgüte sokuyormuş. Bir nevi örgüte militan sağlıyor şerefsiz." Erdem Yarbay tok bir sesle konuşmaya devam etti.
"Bu akşam Ferzan, örgüt militanı adaylarını, içinde Çolak ve Yılan'ın da olduğu bir tür toplantıya götürecek. Mekanı tespit ettik, toplantıyı basıp teröristleri etkisiz hale getirmek de sizin göreviniz. Allah yardımcınız olsun."Harekat merkezinin ortasındaki masaya karşılıklı oturmuş yedi aslan ayağı kalktı ve aynı anda gür bir sesle "Sağ ol." dedi. Ardından operasyon için hazırlanmak üzere çıktılar.
🍃
"Seni eşimle tanıştırmamıştım değil mi Leyla?"
Leyla Bahar'ın sorusuna kafasını olumsuz anlamda sallayarak yanıt verdi. Sonra da kampta Hatice'yle oynayan Dilşa'ya bir göz attı.
"O zaman sana bir resmini göstereyim."diye konuştu Bahar telefonunda Yavuz'la olan bir fotoğrafını ararken. Bulduğunda da sevinçle gülümsedi ve telefonu Leyla'ya çevirdi.Objektife bakarak gülümseyen genç çift Leyla'yı da gülümsetmişti. Ne kadar güzellerdi beraber...
"Bu adam bizim okula yapılan baskında bizi kurtaran timin komutanı!"dedi neşeyle karışık bir şaşkınlıkla.
"Gerçekten mi?"diye sordu Bahar gülümseyerek. Leyla da
"Evet."diye konuştu.
"En son aradığımda operasyona gidiyorlarmış."dedi Bahar gülümsemesi solarken. İç geçirerek devam etti.
"İki saat oldu. Umarım iyidir."
"Umarım." Leyla sesinin teselli değil, endişe dolu olduğunu fark etti. Bunu kafasından çıkarmak için dostça Bahar'ın omzuna dokundu. Birbirlerine gülümsediler.Dilşa çizgi film izlemekten, Leyla da halı desenlerine dalıp gitmekten sıkıldıklarını fark ettiklerinde Bahar aramış ve onları kampa çağırmıştı. Leyla da Dilşa'yla beraber sohbet etmek için Bahar'ın yanına gelmişlerdi.
Şimdi ise kamptaki küçük tüple cezvede yaptıkları Türk kahvelerini kapatmışlar, fal bakmak için soğumasını bekliyorlardı. Bu arada da sohbetin dibine vuruyorlardı ve Bahar'ın telefonu çalmasaydı buna sonsuza dek devam edebilirlerdi.
Bahar Yavuz'dan gelen çağrıyı açtı ve oturduğu sandalyeden kalkıp bir adım attı.
"Efendim Yavuz?"
"Bahar, hastanede misin? Mücahit yaralandı."🍃
Leyla, arabasını yanında Bahar ve Dilşa'yla hızla hastaneye sürüyordu. Aklında her zamanki gibi sorular dolanıyordu. Mücahit'in yarası ağır mıydı? Müdahale edilmiş miydi? Dilşa gibi küçük bir çocuğu böyle bir hastane ortamında sokmak doğru muydu? Hemen şu sokaktan sapıp eve bıraksa... Hayır, hayır zaman yoktu. Mücahit... Mücahit iyi miydi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMEN HANIM
FanfictionBu, çocukları için her şeyi yapabilecek bir Öğretmen Hanım'la kafasını şehitliğe takmış bir manyağın hikayesi... #22072018