"Şahısla ilk karşılaşmam buraya gelmemin yaklaşık 3. ayında gerçekleşti. Bir haftasonu salça almak için bakkala inmiştim. Şahıs, yanında bir kaç adamla beraber bakkal sahibiyle konuşuyordu. Adamların üzerlerinde silahlar vardı ve bakkal sahibi korkmuş gözüküyordu. Sanırım haraç falan kesiyorlardı."
Leyla o günü çok iyi hatırlıyordu. Cebindeki alyansı nasıl hemen parmağına geçirdiğini... Nasıl korkuyla yavaşça marketten uzaklaşmaya çalıştığını...
"Sonra adamlarından birisi beni fark etti. Yılan'a söyledi. Yılan bana yaklaşıp saçma sapan şeyler söyledikten sonra gittiler."
Leyla Yılan'ın vahşi bir hayvanın gözleriyle duygudaş olan gözlerini anımsadı. O gün olduğu gibi ürperdi.
"S-sonra evimi izlemeye başladı, kapıya dayandığı günler bile oldu. Bu yüzden bizim apartmana taşındım Erdem Abi."diye devam etti Yarbay Erdem Kaçmaz'a bakarak.
"Taşındıktan sonra da okula gelmeye başladı. En sonunda bu saldırı oldu işte."
Leyla anlatmayı bitirdiğinde Üsteğmen Yavuz'un uzattığı peçeteyi alıp gözlerini sildi. Yardımcı olamadığımız hissediyordu ve hislerinde pek yanılmıyordu. Yılan, Çolak'a yakın adamlardan biriydi ve Leyla'nın anlattığı ürkütücü platonik aşk hikayesi Yılan ve dolaylı yoldan Çolak hakkında işe yarar bilgiler içermiyordu.
"Bunları neden daha önce söylemedin Leyla?"
"Koskoca askeriyeyi oyalamak istemedim."
"Bizim görevimiz her bir Türk ferdinin güvenliğini sağlamak. Oyalamış falan olmazdın."
"Sağol abi"
"Her zaman."Erdem Yarbay, babacan bir tavırla gülümsedikten sonra Yavuz'a döndü.
"Yavuz timden birine söyle, Leyla'ya evine kadar eşlik etsin."
"Emredersiniz"Leyla itiraz edecek gibi oldu ama Erdem Yarbay'ın itiraz kabul etmeyen duruşunu görünce gülümsedi.
🍃
"Neden şehit olmak istiyorsunuz?"
Leyla'nın sorusu askeri aracın içindeki sessizliğe gülle gibi düşmüştü.
En azından Leyla'nın kuruntuları öyle söylüyordu.
Keşanlı ise bu soruyu bekliyormuş gibi heyecanla gülümsedi.
"Benim dedelerim kuşaklardır vatanımız için savaşıp şehit olmuşlar. Onların ölümü bu kadar şanlı olmuşken ben basit bir araba kazasında ölemem."
"Ne güzel. Benim ailemde hiç şehit ya da gazi yok. Olsa ne gurur duyardım."
"Sen de kendinle gurur duy bacım. Doğu'da öğretmenlik yapmayı herkes istemez. Sen cesurmuşsun. Çocukları da ne güzel yetiştirmişsin, hiç zorluk çıkarmadılar bize."
"Sağol. Öyledir benim çocuklarım. Ama istersen "bacım" deme. Benim adım Leyla."Leyla samimiyetle gülümsedi. Ama adam arabadaki sıcaklığı mayıs ayında olmalarına yordu.
"Mücahit."
'Mücahit... Güzel bir isim.'
'Memnun oldum' manasında el sıkıştılar. Arabaya yeniden hakim olan derin sessizlik, Mücahit'i de düşündürmeye başlamıştı. Göz ucuyla yanında oturan genç kadını inceledi. İlk fark ettiği şey rengi gitmiş teni ve şiş gözleri oldu. Kadının gülümsemesi soluk ve inandırıcı değildi. Saldırının onu çok sarstığı belli oluyordu.
Leyla tabiki sarsılmıştı! Çünkü hayatın bu yüzünü daha önce hiç görmemişti. O, öğretmen emeklisi anne ve babasının biricik kızıydı. Nazik ve terbiyeli yetiştirilmiş, neredeyse her şeyi mükemmel altın kızdı o!
Buraya ise hayatının riskini alarak gelmişti. Hayatı boyunca asla risk alamamıştı ve birden üstüne çullanmak üzere kendisine doğru koşan çılgınlıklar silsilesini durdurmak için buraya kaçmıştı.
Fakat,
"Demek Erdem Yarbay'ımla komşusun?"diyerek sessizliği dağıtan Mücahit Serdengeçti'nin bütün bunlardan hiç haberi yoktu."Evet, hatta Güler Abla ve Nazlı'yla epey yakınızdır."
"O zaman istersen evine gidince onlara bir uğra. Kafan dağılır."
"İyi fikir. Teşekkürler."Mücahit apartmanın önünde durduğunda Leyla gülümseyerek indi ve kapıyı kapattı.
🍃
"Keşke çocuklara bir güncük izin verseydin Leyla. Hem senin için de zor olur yarın gidip ders anlatmak."
Leyla çayını tazelemek için Güler Hanım'ın bardağını alırken Bahar'ı yanıtladı.
"Çok çok acil şeyler olmadıkça eğitime ara verilmemeli Bahar. O çocuklar ileride bu terörü bitirecek yüksek rütbeli askerler, politikacılar olabilir. Hepsinde bu potansiyel var. İçlerindeki ışığı kaybetmeden onlara verebileceğim en iyi eğitimi vermek istiyorum. Olabileceklerinin en iyisi olsunlar istiyorum. Bu da ancak sürekli eğitimle olur."
Bahar, Nazlı ve Güler Hanım anlayışla gülümsediler.
"Seni anlıyoruz. Ama kendini yıpratıyorsun."dedi Nazlı. Leyla ise onu
"Ama bu pek de önemli değil."diye yanıtladı.Zaten onun öğretmen olmak istemesi de bu yüzdendi. Reşat Nuri Güntekin'in kitaplarında tasvir ettiği öğretmen modelini hayal ederek öğretmenlik istemişti. Bir şekilde atanıp şark göreviyle Doğu'ya geldikten sonra hem kendisi hayatı öğrenmek hem de öğrencilerine hayatı öğretmek için öğretmen olmuştu. Bir özel okulda zengin çocuklarına bedava not vermek için değil.
Ona göre burada yaşadıkları onu büyütüp güçlendiriyordu ve bundan asla şikayetçi değildi. Olmak istediği yerdeydi ve önemli olan buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMEN HANIM
FanfictionBu, çocukları için her şeyi yapabilecek bir Öğretmen Hanım'la kafasını şehitliğe takmış bir manyağın hikayesi... #22072018