Bölüm küçük bir yerde küfür içerir.
İyi okumalar 💞
Arkasındaki kapının açılmasıyla çıkan gıcırtı Leyla'nın tüylerini diken diken ederken Leyla gözlerini yere indirdi.
'Kim geldi? Neden geldi? Fazla ses çıkarmadım ki.'
Yavaşça arkasını döndü.
'Sakin ol. Normal davran.'
Gözlerini yerden kaldırdı ve gelen kişiye baktı. Kapının eşiğindeki ve odadaki iki kadın göz göze geldiler. İkisinin de suratında aynı şaşkınlık vardı.
"Eylem?"
"Leyla?"Leyla'nın karşısındaki baştan aşağı siyah giyinmiş şalvarlı kadın Eylem'di. Üzerinde gömlek ve cephane yeleği vardı, ördüğü saçlarına geçirdiği kara başlık boynunu kapatıyordu. Ayaklarına kalın botlar giymişti, yüzü gözü kir içindeydi.
Şok içindeki birkaç saniyeden sonra ilk hareketlenme Eylem'de oldu. Koridoru kontrol etti, sonra odaya girip kapıyı sıkıca kapattı. Leyla bir iki adım geriledi.
"O kız sensin demek?"
"Hangi kız?"
"Yılan'ın kaçırdığı. Herkes konuşuyor."
"Eylem..."Leyla gördüğünü kavramaya çalışıyordu. Ama hiç şey yerine oturmuyordu. Eylem durumu fark etti.
"Evet, benim. Bak-"
"Burada napıyorsun?"
"Leyla-"
"Ülkene ihanet etmeye utanmıyor musun?"
"Beni dinle."
"Senin erkek arkadaşın bir Türk askeri. Eylem... Bunu nasıl yaparsın?"Eylem kapıya hızlıca bir göz attı sonra Leyla'ya iyice yaklaşıp Leyla'yı kollarından tuttu. Rustik kahverengi gözlerini Leyla'nın mavi gözlerine dikti ve kısık sesle konuştu,
"İhanet falan ettiğim yok, ben Türk istihbaratı casusuyum."
"Ne?"dedi Leyla şaşırarak. Sesini son anda kontrol edebilmişti.
"Nasıl yani, gerçekten mi?" Fakat aklına gelen şeyle kaşlarını çattı.
"Bir dakika, peki benim bunu öğrendiğim için başım derde girecek mi?" Eylem dostça gülümsedi.
"Merak etme. Sırlık bir tarafı kalmamıştı zaten. Teşkilat tarafından bir süre izlenirsin, onun dışında bir şey olmaz."Leyla'nın arkadaşı bir casustu. Böyle bir duruma normal hayatta büyük şok yaşardı. Ama şimdi unuttuğu güven hissini yeniden tanımakla meşguldü. Kendisini tıkdıkları delikte artık yanlız değildi. Üstelik arkadaşı bir ajandı.
Eylem'e baktı. Artık ona büyük bir saygı da duyuyordu. Eylem'inse Leyla'nın hırpalanmış yüzüne ve bedenine baktıkça ağlayası geliyordu.
"Çok kötü görünüyorsun."
"Biliyorum."Eylem, Leyla'nın gözlerinden akan yaşlardan birini eliyle sildi.
"Buraya gel."Birbirlerine sıkıca sarıldılar. Ayrıldıklarında Leyla çabuk çabuk konuştu.
"Eylem, bana yardım etmen lazım. Bir silah, mümkünse bir susturucu gerek. Ayrıca şu anahtardan bir tane daha varsa bunu bana ver lütfen. Eğer yoksa gece bir saat kararlaştırırız, o saatte sen kalkar kapıyı açarsın. Sonrasını ben hallederim."
"Leyla... Leyla, hayır. Sana çok saçma gelecek şu an ama burada - benim yanımda - daha güvendesin. Gecenin bir vakti bilmediğin bir yerden kaçarsan ne yapacaksın? Nereye gideceksin? Kaybolursun, birinin ya da bir hayvanın saldırısına uğrarsın. Peki ya kaçamazsan, yakalanırsan?"
"Bir telefon bulabilirim."
"Keşke ama buralarda ankesörlü telefon yok. Büyük şehirlerde bile pek yok. Herkese de güvenemezsin. Ben buradayım. Yanındayım. Tamam mı? Keşke daha önceden haberim olsaydı. Gerçi ne yapabilirdim ki? Deşifre olmamak için dış dünyayla fazla irtibat kurmamam gerekiyodu."
Eylem üzüntüyle yere indirdiği gözlerini Leyla'ya çevirdi.
"Şimdiye kadar çoktan seni kurtarmak için Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan operasyon emri gelmiştir. Fethi'yle iletişime geçeceğim. Burayı tarif edeceğim. Edemezsem bile uydu sinyallerinden mutlaka bulacaklardır. Bir operasyon düzenleyeceklerdir. Ama sen bu süre içinde gözümün önünde olacaksın. Seni kollayacağım."
"Teşekkür ederim."diye fısıldadı Leyla minnettarlıkla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMEN HANIM
FanfictionBu, çocukları için her şeyi yapabilecek bir Öğretmen Hanım'la kafasını şehitliğe takmış bir manyağın hikayesi... #22072018