Bölüm 14

547 25 1
                                    

Bu bölüm +18 sahneler (Hemen fesat olmayın! Kan, işkence gibi şeylerden bahsediyorum.) ve küfür içerebilir.

İyi okumalar ❤️

Erdem Yarbay
"Hemen harekat merkezine." demişti henüz kimse tek kelime edemeden. Korktuğu olmuştu. Yılan ve şürekâsı* Leyla'yı kaçırmıştı.

Zaten aklına gelen ilk ihtimal buydu. Bu ihtimalin doğruluğunu araştıracak, yer bilgisi gibi bir çok istihbaratı öğrenip Keşanlı ve time kendisi açıklayacaktı.

Ama geç kalmıştı.

Şimdiyse en azından operasyon için izinler almakla vakit kaybetmeyecek oluşlarıya avunuyordu. Çünkü Leyla'nın kapısının önünde polisleri gördüğü o gün, üstlerini aramış, onlara şüphelerinden bahsedip olası bir operasyon için onay almıştı.

Harekât merkezine toplanan time her operasyon öncesi olduğu gibi açıklama yaptı ve timi hazırlanmaları için gönderdi.

Keşanlı ise etrafa bağırarak küfürler savurup önüne çıkan her duvarı parçalamak istiyordu. Timin operasyonlara hazırlandıkları odaya giderken adımları sertti. Az önce yaşananlara hâlâ inanamıyordu. Leyla'nın adını söyleyişi kulaklarında yankılanıyordu. Damarlarında öfke akıyordu.

'Allah kahretsin! Allah kahretsin! Allah kahretsin!'

"Keşanlı topla kendini." diye konuştu Yavuz. Bir elini Mücahit'in omzuna koymuştu.
"Sen Türk askerisin. Türk askerine umutsuzluk yakışmaz. Leyla güçlü bir kız. İyi durumdadır."
"Komutanım..."
"Biliyorum, zor. Ama merak etme. Şimdi gideceğiz, Leyla'yı o pisliklerin elinden kurtaracağız. Tamam mı?"
"Emredersiniz komutanım."

🍃

Eski model araba asfaltı yıpranmış yolda ilerlerken Leyla'nın içinde esrarengiz bir korku gölgelerin arasından peyda oluyordu*. Gittikçe büyüyor, Leyla'nın soluklarını kana susamış bir yaratık gibi parçalıyordu.

Parmaklarındaki morluklar da geçmemişti şişlikler de.

Korkuyordu. Sahipsiz gibi hissediyordu. Kaderi şekillenirken hiçbir şey yapamıyordu. Bir arabada öylece oturup yazgısının bilinmezliğine gidiyordu.

Bu arabaya binmeden önce Yılan'ın kendisini tıktığı delikte büyük bir şokla Yılan'ın telefonundan Mücahit'in bağıran sesini dinliyordu. Gözleri yaşlarla dolmuştu. Ellerini korkuyla ağzına kapatmıştı.

Telefon aniden kapanınca Yılan'ın tek bir hareketiyle adamlarından biri Leyla'yı kolundan tutup çekiştirerek dışarı çıkardı. Leyla sendeleyerek yürümeye çalışırken neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kimse tek kelime etmemişti. Toprak yoldaki park etmiş eski arabaya götürülürken sorduğu soruları kimse cevaplamamıştı.

Gözlerini yumdu. Bozuk yolda giden arabanın sarsıntıları, çalışan motorunun sesi... Başka bir görüntü belirdi gözlerine inen perdede.

Yine arka koltuktaydı. Yine tam ortaya oturmuştu ama bu sefer yanında silahlı, içleri katran karası teröristler yoktu. Arabayı kullanan kişi babasıydı. Yanındaki koltukta annesi oturuyordu. Kadın radyoda çalan şarkıya incecik sesiyle eşlik ederken adam gülümseyerek önündeki manzaranın tadını çıkarıyordu. Leyla küçüktü. Oturduğu koltukta öne doğru yaklaşmış, ellerini iki ön koltuğa dayamış köy yoluna bakıyordu heyecanla. Güzel bir bahar günüydü.

Gözlerini açtı. Gözyaşlarından birini sildi. Kalbi Rabb'ine muhtaçlıkla burkulurken derin bir nefes aldı ve duasına başladı.

🍃

ÖĞRETMEN HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin