Ne Mücahit Serdengeçti ne de Leyla Turan kendisini uykunun kollarına bırakabiliyordu. Mücahit heyecanlıydı, daha birkaç saat önce yüzü yavaş ama coşkulu bir gülümsemeye sahne olmuştu.
"Olur. Ben Yavuz Komutanım'la konuşurum."demişti.
Ve gerçekten konuşmuştu.
Yarın, birkaç saat sonra, Leyla ile beraber Bursa'ya gidecekti. Leyla'nın doğup büyüdüğü şehire, Leyla'nın evine gidecekti. Leyla'nın ailesiyle tanışacaktı.
Nasıl insanlardı acaba? Leyla gibi bir kızı yetiştirdiklerine göre kötü ya da tuhaf insanlar olmazlardı.
Leyla ise endişeliydi. Hayır, pişman değildi. Mücahit'i de davet ettiği için kesinlikle pişman değildi. Sadece... Ailesinin karşısına ilk defa görecekleri biriyle çıkarak bir adım atmış, bir sorumluluk almış olacaktı. Buna hazır mıydı?
"Babamın şaşkın bakışlarını görür gibiyim." dedi Güler Hanım ve Nazlı ile beraber Hercai'nin yeni bölümünü izlerken.
"Bir anne olarak şunu söyleyebilirim ki: Şaşıracaklar." diye konuştu Güler Hanım mutfaktan aldığı çayı televizyonun karşısındaki masaya koyarken.
"Sen... - Orçun ∆ muydu, Orkun muydu, neydi? - o çocuğu koluna takıp buraya getirdiğinde de babanla biz çok şaşırmıştık." diye devam etti Nazlı'ya bakarak.
"Aa, gerçekten mi?" diye sordu Nazlı.
"Pek belli etmesek ve inkar etsek de sanırım bir sevgilinin olmasına hazır değildik. Ya da kendimizi içten içe senin yanında babanın timindekiler gibi bildiğimiz, tanıdığımız birini göreceğimize şartlandırmıştık."
Leyla gülmesini bastırmak için elinden geldiğince yüzünü kasarak gülümseyip televizyona baktı. Güler Hanım mutfağa gitmeden önce başlayan bakışma sahnesi hala devam ediyordu.
"Ben, Mücahit Abi doğru durursa bir sorun çıkacağını düşünmüyorum." dedi Nazlı konuyu değiştirmek ister gibi yüksek bir sesle. Güler Hanım,
"Bence de Leylacığım."dedi. Sol bacağını sağ bacağının üstünden indirmiş, Leyla'ya dönmüştü.
"Mücahit biraz uçarı olabilir, ama gerçekten iyi kalpli biri."
"Biliyorum."diye konuştu Leyla, gözleri rastgele bir noktaya dalmıştı.
"Kalbi tertemiz."🍃
Türkiye genelinde saatler 08.28'i gösteriyordu. Leyla Turan uçağı 09.35'te olmasına rağmen erkenden kalkmıştı. Güler Hanım ve Nazlı hala uyurken yaptığı ilk iş akşam yatmadan önce hazırladığı bavulunu kontrol etmek olmuştu. Ardından kahvaltı etmişlerdi. Ve Leyla tekrar bavulunu kontrol etmişti. Sonra Güler Hanım ve Nazlı istemeyerek de olsa Leyla'nın teşvikiyle üst kattaki evlerine çıkmışlardı.
Aslında ikisi de Leyla'yı yalnız bırakmak istememişti. Leyla ise tek başına kalmaktan hala korkuyordu ama bunu aşmak zorundaydı. Zaten insanlara yeterince rahatsızlık vermişti.
Masayı topladı ve odasına geçti. Önce siyah, rahat bir eşofman altı giydi, ardından üzerine beyaz, uzun kollu bir penye ve yine siyah bir sweatshirt geçirdi.
Valizine bir bakış attı. Hayır, bir eksik yoktu. Hızlıca evi dolaştı. Pencereler ve musluklar kapalıydı. Buzdolabı hariç elektrik şalterleri ve su vanası da öyle... Çöpleri akşamdan atmıştı ve ocak açık değildi.
Çalan kapıyı duyunca hemen mutfaktan çıktı. Mücahit gelmiş olmalıydı.
"Günaydın."dedi kapıyı açınca aydınlık bir gülümsemeyle.
"Günaydın."dedi genç asker.
"Hazır mısın?" diye de sordu.
"Hazırım. Hadi çıkalım."🍃
Apartmandan beraber çıkıp taksiye beraber bindiler ve havaalanına beraber gittiler. Sıkı güvenlik önlemlerinden geçerken Mücahit'in tabancası sıkıntı yaratacak gibi olmuştu ama Keşanlı'nın güvenliklere gösterdiği TSK kimlik kartı sorunu çözmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMEN HANIM
FanfictionBu, çocukları için her şeyi yapabilecek bir Öğretmen Hanım'la kafasını şehitliğe takmış bir manyağın hikayesi... #22072018