Bölüm 8

37 2 0
                                    


Efkan uğraştığı her şeyi hızlıca bıraktı ve kapıya yoneldi. Bu sırada feraye kapı açılana kadar son hazırlıklarını yapmak üzere acle ile  odanın içinde koşuşturuyordu. O koşuşturmanın içerisinde  zaman  ilerlerken İzim salonun kapısında belirdi ve  feraye icin dünya bir an yavaşladı, saniyeler saatler gibi akmaya başladı.

Her şey yavaşlamış ve ürkünç bir hal almışken Feraye'nin bakabildiği tek yer İzim'in huzursuz ve büyümüş göz bebeklerinden baskası değildi. Bu sırada Efkan kapıya yavaş bir şekilde yürümeye devam ediyor,fakat Feraye bu olanların mantığını kavrayamıyordu. İzimin göz bebeklerinden kendi yansımasını görebilecek kadar dikkatli bir şekilde ona bakmaya devam eden Feraye donakalmıştı.

Nefesini en sağanak yağmurlu bir günde, yakınına düşen bir yıldırım patlamasının sesi kadar yoğun bir şekilde hissetmeye basladı. Ve artarak  devam eden bu sesin sonunu, bütün köşkte yankılanacağını kimse bilmiyordu.

Feraye oldugu yerde durdu, durdu, durdu ve ruhu içinden çekiliyormuşcasına, son nefesini veriyormuşcasına derinden bir çığlık attı. Ferayenin cıglıgı eski köşkün her santimininin derinliklerine kadar işledi. Sesi duyan Efkan panikle koridordan salonun kapısına dogru döndü.

Odanın kapısında İzim'in dehşet içeren bir yüz ifadesiyle içeriye baktığını gördü. Bu sırada dışarıdan Feraye'nin cığlığını işiten Mümtaz kapıyı yumruklamaya başladı. Mumtaz; "Efkan ne oldu ? Efkan ?" Diye bağırıyor fakat kapıyı kimse açmıyordu. Efkan koşarak salonun kapısına geldi ve bir hışımla İzim'i  kenara  iterek içeri girdi. Feraye yere cökmüş elleri yüzünde, ciğerleri parçalanmışcasına hızlı nefes alıyordu. Efkan Feraye'nin gözlerinden süzülen korku damlalarını fark etti ve hemen yere eğilerek ona sarıldı. "Ne oldu Feraye? Ne oldu ?" diye cevapsız kalan soruları peşi sıra soruyor ve içini saran büyük korkunun biran önce hafiflemesi icin Feraye'nin konuşmasını bekliyordu. Mumtaz kapıyı yumruklamaya devam ederken İzim merdivenlere yöneldi ve odasına  ilermeye başladı. Arkasında bıraktıgı anne babasının bağrışma  ve ağlama seslerini artık duymuyor, yan tarafından gelen kapı yumruklamalarını ve Mumtaz'ın bağırışmalarını hissetmiyordu.

Diğer taraftan odadan bir kapı açılma sesi duyuldu. Küçük Mirza odasından fırladı ve her şeyden habersiz dış kapıya yöneldi. Mumtaz tam kapıyı kırmaya odaklanırken, kapı aralandı ve küçük Mirza saf gülümsesiyle karşısında belirdi. Mumtaz; " Annen, baban nerde?" diye heycanlı bir şekilde soru sorarken koridorda ilerlemeye başladı ve salonun kapısına ulaştı. Küçük Mirza, Mumtaz'ın eşi olan Feride hanıma 'Hoşgeldiniz' demekle yetindi.  Ferride hanım Mirzayı kucağına alıp, sakince kapıyı kapadı ve Mumtazın arkasından salona doğru ilerlemeye başladı. Mumtaz ve Feride hanım salona girdiklerinde Feraye ve Efkan yerde cökmüş bir şekilde beklemeye devam ediyordu. "Ne oldu ? Neden bagırdınız? Cevap verin? " gibi sorular sorulmaya devam ederken, İzim kapıdan girdi ve " Anne, baba bir şey  mi oldu ?" dedi. O anda oluşan büyük sessizliğin ardından Feraye başını kaldırdı ve İzime baktı.  Efkan, Mumtaz ve Feride hanım ise olayları sadece izliyor, cevapsız soruların verdiği tedirginlikle odanın içinde beklemeye devam ediyorlardı.

Tüm gerginlik sırasından, herkesi az da olsa sakinleştirecek olan cümle Ferayenin dudakları arasından zorlukla döküldü. " Ben, ben, ben dengemi kaybettim düşüyordum ve panikledim." Cevabı duyan bütün aile fertlerinin nefesleri yavaş yavaş normale dönmeye ve vücutlarında ki adrenalin azalmaya başladı. Aradan geçen kısacık sürede herkes normale döndü. Bu sırada Feraye olduğu yerden doğruldu ve koltuğa oturdu. Arkasından Efkan düşünceli bir şekilde Feraye'nin yanına geçti. Mumtaz ve Feride hanım ise karşılarındaki koltuğa oturdular. Feraye hanımın kucağından fırlayan Mirza odasına koştu. İzim ise yine umursamaz tavırlarıyla  "Hoşgeldiniz " deyip mutfağa yöneldi.

Kısır DöngüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin