Bölüm 10

34 2 0
                                    

Feraye derin bir nefes çektikten sonra olanları bir bir anlatmaya başlar.
  "Efkan senle ben odada eşyaları toplayamaya çalışırken, tam kapının çaldığı sırada koltuğun ayağının kenarında, yerde duran bir sey fark ettim. Ne olduguna bakmak için eğildim ve İzim'in kolyesinin taşı olduğunu fark ettim. Sen o sırada kapıyı açmak için odadan çıkmıştın. Tam elime almış bakıyordum ki bir an İzimi kapıda gördüm. Gözlerine baktığımda daha önce hayatım boyunca hiç görmedigim ve hayal bile edemeyeceğim korkunçlukta bir varlığın gözleri vardı karşımda. Ben gözlerini gördüğüm sırada, korkudan donakaldığımda oda elimdeki kolyenin taşına bakıyordu.  Daha sonrasını zaten biliyorsun cığlık attım ve korkumun verdigi gerginlikle kendimi yere bıraktım. O an kalbim duracak gibi olduğundan ağzımdan hiç bir kelime dökülemedi ve İzimin kapıdan kendi odasına doğru uzaklaştığını duydum. Sonra siz içeri girdiğinizde beni sakinleştirmeye çalışırken çok uzaklardan geliyormuşcasına bir ses duydum. Tam emin değilim ama bu İzimin sesiydi ve anne söyleme duyacaklar dedi. Zaten aradan geçen iki dakika sonra İzim hic bir şey olmamış gibi aşağıya inince uğradığım şaşkınlığı gizlemek icin bütün gün kendimi sıkmak zorunda kaldım. Çok kötüyüm Efkan çok korkuyorum neler oluyor bize?  Kızımızın nesi var ? o ses neydi? neden bana yapma dedi ?"

    Duydukları karşısında şaşkınlıktan göz bebekleri yuvasından fırlayan Efkan; öylece kala kaldı.  O an tek duyabildiği,kalbinin; okyanus dalgalarının büyük fırtınalı bir günde, yalnız deniz fenerini dövercesine çıkardıkları sesiyle birerbir aynı olan siddetteki atışıydı.

Düşüncelerini ve duyduklarını mantık çercevesine sokmaya çalıştığı saniyeler, geçen sürede yaşadıkları ömürden ömür götürüyordu. Kendine geldiği sırada Ferayeye dönerek   " Bu söylediklerin doğru mu Feray?" diyebildi. Efkanın sorduğu bu soruya karşılık; heyecanın ve korkusununda etkisiyle Feraye bir an öfkelendi ve:   "Sence bunları uyduruyor muyum? Hepsi yalan mı?" diye bagırmaya başladı.

    Feraye her ne kadar Efkana kızmış olsa da bir yandan bağırırken,bir yandan ise  kendi de, kendisinin deliriyor olabileceği ihtimalini iç sesiyle tartısmaya açmıştı. Efkan her ne kadar cevap vermeye çalışşada Ferayenin sesi gittikçe yükseliyor ve içinde sonuçlandıramadığı, tartışmasının da etkisiyle öfkesi her geçen saniye artıyordu.

   Feraye için bu sırada dünyada ki bütün sesler durmuş ve kulağında ki giderek artan çınlamalar ile Efkana bağırmaya devam ediyordu. Efkan Ferayeyi omuzlarından sertçe tuttu ve sıkıca onu sallamaya başladı. Efkan Ferayeye " Kendine gel" diye bağırarak onu sallamaya devam ediyordu.

  Baskıya ve korkuya daha fazla dayanamayan Feraye tekrar bayıldı.  Efkan hemen onu ayıltmak için çabalamaya basladı. Bu sırada kendiside oldukça korkmuş durumda olduğundan eli ayagına dolanmıştı. Ferayeyi ayıltmaya çalışırken Ferayenin elindeki taşı fark etti.

O anki öfke ve korkusunun etkisinden kurtulup bir an düşündü. Artık her şey bir mantığa oturmuştu ve anlamlıydı.   "Evet  her şey bu taş yüzünden oldu" dedi.  Korkarakta olsa bütün  her şeyin sorumlusu olarak anlamlandırdığı kolyenin taşını, Ferayenin elinden aldı aceleyle cama yöneldi.

  Camı açtı ve taşı bağırarak evden dışarıya fırlattı. Efkan taşı fırlattıktan sonra ki gelen rahatlama ile hemen Ferayenin yanına döndü ve onu ayıltmayı başardı. Feraye kendine gelmişti ama ağlamaya basladı. Agladıgı sırada Efkanın gozlerine bakarak.
    
        "Efkan kızımızı kurtar "dedi.

Kısır DöngüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin