Bölüm 12

25 2 0
                                    

Tüm bu yaşananlar nedeni ile kabus gibi geçen bu gün artık bitmiş ve herkes güzel bir uyku uyumustur. Sabahın ilk saatlerinde Feraye büyük bir gürleme ile yatagından fırlar. Son günlerde yaşadıklarının verdiği endişe ile bir an yine bir şeyler mi oluyor diye düşünür ve hemen Efkanı uyandırır.

Yorgunluğunu hala atamamamış Efkan zorda olsa gozlerini açar ve doğrulur. Bu sürede gürültü tekrar duyulur ve Ferayenin bosa endişelendiği anlasılır. Bu sesin sebebi bütün guzellegiyle her sabah salınan güneşin önünü kesmiş fırtına bulutlarından baskası degildir. Hava kapatmış ve yağmur yagıyordur. Ara ara çakan yıldırımlar ise bütün kasabayı küçük küçük aydınlatmaktadır.

Seslerin yıldırım olduğunu anlayan Feraye Efkana dönerek " Günaydın Efkan sen uyumaya devam et ben kahvaltı hazırlayana kadar" deyip yatagından kalkar. Ferayenin önerisini Efkan sevinerek kabul eder ve bir şey olmamasının verdigi rahatlıkla uykusuna geri döner.

Feraye sabah rutinlerini yaptıktan sonra mutfaga geçti. Güzel bir kahvalatı hazırladı ve camdan dışarı bakarak bu kasvetli sabahın neler getirecegi hakkında düşünceye daldı. Kısa bir süre sonra Mirzanın odasına yöneldi ve onu öperek uyandırdı. Daha sonra yukarıya çıkıp Efkanı uyandırdı. Dün gördükleri nedeniyle İzimi uyandırmayı ne kadar çok istesede cesaret edemedi ve bunu belli etmemeye çalışarak " İzimi uyandırır mısın canım?" diye sordu. Efkan "tamam" deyince tekrar mutfaga döndü.

Yatağından zorda olsa dogrulmayı başarmış Efkan elini yüzünü yıkadıktan sonra İzimin odasına yoneldi. Kapıyı tıklattı ve bekledi. İçerden ses gelmeyince odaya girdi ve uyuyan kızını gorunce yanına gidip öperek onunda güne baslamasını sagladı. Herkes bu kasvetli güne rağmen iclerinde büyük bir huzurla uyanmıstı. Bütün aile fertleri kahvaltı için mutfakta buluştular. Az da olsa gergin olan ortam Mirzanın sirinlikleri nedeniyle iyice yumuşadı ve güzel bir kahvaltı ettiler.

Bu güzel anların ardından salona geçen aile yagmurlu gün ve soguk havaya ragmen yüzlerindeki gülümseme ile evin icini sıcacık bir hale getirdi. Saat öğlen olmuş ve her şey olurunda devam ediyordu. Mirza halının üstünde her zamanki gibi oyun oynuyor İzim telefonu ile oyalanıyor Efkan ve Feraye ise televizyonda vakit geciriyordu. Bu sırada istemsiz olarak Feraye Efkan ve İzim dün olanlar hakkında derin düşüncelerde süzülüyordu. Efkan dayanamadı ve İzime dönerek " Kızım dün garip bir şey oldumu?" diye sordu. Soruyu duyan İzim biraz gerildi ve bekledi. İzimin bu tepkisi karsısında Feraye ve Efkanı küçükte olsa bir korku sardı. İzim " ilginç bir şey olmadı sadece kolyemin tasının yarısı yok" diye cevap verdi.

Bunu duyan feraye hızlıca sagına soluna baktı ve Efkana dönerek " Efkan taş, tas nerde?" diye sordu. İzim annesinin dediklerine oldukça şaşırdı ve izlemeye devam etti. Efkan " Ben dün olanlardan sonra taşı dışarı fırlattım" diye cevap verdi. İzim "Nasıl yani kolyemin taşı sizdemiydi?" diye soru yoneltti.

Efkan "Evet kızım annen dün onu salonda buldu" diye cevap verdi. Bu sırada iyice gerilmiş olan Feraye "neden dısarı attın Efkan?" diye sordu. Efkan " Düşündüklerinden sonra en mantıklısı buydu Feraye" dedi ve dün düşündüklerini anlattı. Ferayede Efkanın dediklerine hak verince "peki nereye gitti?" diye sordu. Efkan "Bahcenin dışına yolun kenarına düştü" deyince İzim bu çok begendigi kolyesinin talını fırlattıklarını öğrendiği için cok kızdı ve "neden attınız!!?" diye sinirlenerek kapıya koştu.

Anne ve babası her şeyden habersiz kızlarına bir şey diyemediler ve sadece izlemekle yetindiler. İzim kapıdan dısarı cıktı bahçeye geçerek yolun kenarına ulaştı. Babasının söyledigi yerede taşı arıyordu fakat bir türlü bulamıyordu. Aradan gecen kısa zamanda Efkan ve Feraye endişelendikleri için İzimin arkasından bahceye cıktılar. Efkan seslendi olanları belli etmek istemedigi icin "kızım bosver yenisini alırız" deyince. İzim sinirle babasına donerek " o bana anneannemin son hediyesiydi! nasıl yaparsın?" diye bagırdı. Bunu duyunca Efkan ve Feraye bir şey diyemedi.

İzim öfkeli bir şekilde taşı aramaya devam ederken Efkanda istemeye istemeye de olsa aramaya koyuldu. Aradan geçen saatlerin ardından nereye baktıysalar da taşı bulamadılar. İzim üzüntüden ağlıyor babasına kızıyordu ve nedenini sormaya devam ediyordu. Efkan durumunu belli etmemeye çalışıyor ve konuyu geçiştirmekle yetiniyordu. Yağan yağmur nedeniyle yol kenarından akan su küçük bir dereyi andırıyordu ve Efkan bunu kendi açısından fırsata çevirerek " kızım yağmur suyu götürmüştür ve bir su birikintisinin icine düşmüştür" dedi. Amacı sular çekilene kadar İzimin bu durumu unutacağı ve olanları çözmek için kazanadıracağı zamanı değerlendirmekti.

İzim çok uzulsede babasının dediklerine hak verdi ve tamam dedi. Herkes sırılsıklam olmuştu hızlıca eve döndüker. Üstler degiştikten sonra tekrar salonda birleşen aile uyeleri gününe normal bir şekilde devam etti. Son yasanan beş güne bakılınca bugün son derece kasvetli olmasına rağmen gecirdikleri tek sorunsuz ve endisesiz gün sayılabilirdi. Feraye bu düşüncelerini Efkana iletti ve ikiside her şeyin artık normale döndüğünü düşündü.

Gercekten de taş mıydı tüm bu olanların sebebi?. Peki gerçekten taş yüzünden olduysa Payide hanım ölmeden önce ki gün neden getirip bu kolyeyi biricik kızlarına vermişti?. Feraye ve efkan bu düşünceler icinde bütün günü geçirmeyi başardılar.

Kısır DöngüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin