Feraye daldığı düşünceler içerisinde bütün bir günü gecirmiş artık günes yerini karanlığa bırakmıstı. İyiden iyiye gece kendini hissettirmeye basladıgında ferayenin gözü bir an camdan dışarıya kaydı ve havanın karardığını fark etti. Zaman ne çabuk gecmişti ve akşam olmuştu.
Bu normal miydi? Gerçekten deliriyor muydu? O sırada çalan telefon bütün bu tartışmayı sonlandırdı. Feraye kendine gelmiş telefona doğru dönmüştü fakat Mirza çoktan fırlayıp telefonu eline almıstı. "Alo" dedi ve arkasından "baba!" diye devam etti. Efkan Mirzadan ferayeyi istemişti ve bu yüzden Mirza " anne babam seni istiyor "diyerek ona telefonu uzattı.
Yaşadıklarını verdiği sersemliği üzerinden atamamış bir biçimde Feraye "alo" dedi. Efkan Ferayeye hastanede olanları birbir anlatmaya başladı. İzimin durumunun iyi olduğunu sadece başını çarpmasıyla geçirdiği küçük bir şokla baygın kaldığını aktardı. Yarın sabaha kadar müşade altında tutulacağını sabah eve geri döneceklerini de sözlerine ekledi. Bunları duyan Ferayenin içine su serpildi ve oldukça rahatladı. "Tamam" dedi hemen arkasından "simdi kapatmam gerekiyor Feraye Mirzaya dikkat et" dedi.
Bütün gün düşünceleri içinde kaybolmuş Feraye bu cümlede ki garipligi fark edememişti. "Tamam haber vermeyi unutma" deyip kapattı.
Artık iyiyden iyide gecenin sessizliği her yeri kaplamıstı ve Mirzanın uykusu gelmişti. Annesine "uyumak istiyorum" dediğinde Ferayenin içini hafif paronayak düşünceler kapladı. "Gel oglum bu gece ikimizi uyuyalım" deyip Mirzaya hicbir şey belli etmeden onun yanında kalmayı amaçladı. Mirzanın duyduğu cümleden sonra yüzündeki mutlulukla beraber ikisi Mirzanın odasına gidip yatağa yattılar. Kabus gibi geçen gün zorda olsa bitmişti ve Mirzadan bir kac saat sonrada olsa Feraye de uyuyakalmıstı.
Sabah oldugunda kendinden gemiş olan Feraye o kadar derin uyuyordu ki cevresindeki hicbir ses onu uyandırmıyordu. O sırada Mirza uyanmış yerde oyun oynuyor ve annesinin kalmasını bekliyordu. Aynı süre icerisinde dış kapı çalmaya başladı fakat Feraye de hala uyanma belirtisi yoktu. Kapıyı duyan Mirza odadan fırladı ve kapıyı actı.
Kapıda sadece babasının beklediğini gordu. İceriden kızı icin çok endişelendiğini düşündügü karısını bekleyen Efkan küçük Mirzayı görünce bir an şaşırdı.
Neler oluyor Feraye neden gelmedi diye dusunmeye basladı ve iceriye yoneldi. Mirzaya "annen nerde?" dediginde aldıgı cevap Efkanı daha cok kızdırdı. Feraye nasıl uyuyabilirdi? Böyle bir durumda nasıl bu kadar rahat davranabilirdi.
Dün olanları hatırladı. İzimin o haldeyken Ferayenin basının yukarıya dönük olduğunu ve evden cıkarken arkalarından gelmeyip kendi aleminde davrandıgını hatırladı. Bu neden oluyordu? Feraye bunları neden yapıyordu? Tüm bu sorular eşliğinde yatak odasına yöneldi.
Tam merdivenleri çıkarken küçük Mirza seslendi "baba annem benim odamda". Efkanı tekrar şaşkınlık sardı ve Mirzanın odasına döndü. İçeriye girdiginde Feraye hala uyuyordu. Bu nasıl olabilirdi? Kızı bu haldeyken uyumamalıydı. Gördüklerine çok sinirlenen Efkan Ferayeyi uyandırmadan odadan çıktı ve İzimin odasına indi. Odadan bir kaç kıyafet alıp cantaya koyduktan sonra Mirzaya "benim geldigimi ve hastaneye geri döndüğümü annene uyanınca soylersin" deyip evden ayrıldı.
Kızgınlığı o kadar çoktu ki Ferayeye bir şey olmuş olabileceği ihtimalini aklından bile gecirmemişti. O an tek düşünebildiği kızının hastanedeki durumuydu ve bu konuda dünden beri karısının yaptıklarının hepsini birleştirdiginde onu uyandırmama kararında kendince gayet haklıydı.
Yola koyuldu ve hastaneye geri döndü. Efkan hastaneye girdiğinde İzim hala yoğun bakımdaydı. Kızının hayata dönmesi icin bildiği bütün duaları eden Efkanın uykusuzluktan ve üzüntüden gözleri sismiş vücudu bithap düşmüştü. En kötü tarafı da bu olanların hicbirinden Ferayenin haberinin olmaması ve olsada bunları umursamıyor olması düşüncesiydi. Feraye bunu nasıl yapabilirdi?.
Aradan gecen bir kac saatten sonra Feraye hala aramamıştı ve Efkanın öfkesi iyice artmıstı. Büyük bir sinirle evi aradı. Kısa bir calmanın ardından telefonu yine Mirza actı. "Annen nerde?" diye sorduğunda " hala uyuyor baba" deyince durdu. Bu cevap Efkanın normal düşünmeye başlaması için yeterli oldu.
Efkan bağırdı "annen hala uyuor mu ? Evet kesinlikle Ferayeye bir şey olmuştu. Hastenede hemşirelere durumu anlatıp telefonu verdikten sonra hızlı bir sekilde eve doğru yola koyuldu. Eve geldiginde kapıyı yumruklamaya başladı ve kapıyı yine Mirza actı. "Annen hala uyuyor mu?" diye bağırdı ve Mirzayı önünden itip odaya kostu. Feraye yatakta hareketsiz yatıyordu. Efkan bu durumu görünce icinde ki korku iyice büyüdü. Hemen Ferayeyi omuzlarından tutup sarsmaya ve onu uyandırmaya çalıştı. Ne yaparsa yapsın Feraye uyanmıyor fakat kalbi atıyordu.
Efkan dün yasadıklarından sonra geçirdiği bir şok olduğunu düşünüp hemen ambulansı aradı. Ambulansı beklerken Mirzayı giydirdi Ferayeyi tekrar uyandırmaya çalıştı. Sonunda ambulans gelmiş ve Ferayeyi ambulansa tasıyıp hastaneye yola cıkmışlardı.
Dün kızı bugün karısı Efkanın artık dayanma gücü sınırlarına dayanmıstı. Bunlar neden onun başına geliyordu?. Ne suç işlemişti?. Bunları yaşayacak ne kötülük yapmıstı?. Tüm bu sorular icerisinde hastaneye vardı ve Ferayeyide hastaneye yatırdılar.
Kızı ve karısı yoğun bakıma alınan Efkan dışarda kucağında oğluyla ağlamaya devam ediyordu. Artık psikolojik ve fiziken bitkin düşmüş olduğundan sadece "neden! neden !neden!" diye sormaktan öteye gidemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısır Döngü
Misteri / ThrillerÇok farklı yerlerde, şehirlerde, köylerde,kasabalarda... Nerde olursak olalım hepimizin gerildiği, endişeye kapıldığı ve elimizin ayağımıza dolandığı anlar mutlaka olmuştur. Böyle anlar ne kadar çabuk bitsin istesekte, bittikten sonra hepimize heyca...