Bismillahirrahmanirrahim
...
Minik minik siyah karartı gibiydiler. Beyaz bir zeminin üzerinde katmanlaşmış ufak karartılar, birleşerek büyük parçalar haline gelmişti, beyaz duvarda. Yer yer yağ ve kir lekeleriyle harmanlanan düz zemin, sarımsı bir renkle benekli görünüm elde ederek ne kadar kirli olduğunu kanıtlıyordu. Duvarın bitiminde kırık bir mermer karşıladı pis duvarı. Grimsi kırık mermer, bir kol kadar kısayken önümdeki ocağın üzerindeki hakimiyetiyle daha da kısa bir alan oluşturuyordu. Yerdeki adım sesleri, gıcırdayan tahta tabanda kulaklarıma yer edinerek dikkatimi üzerine çekti birden. Gözlerimi karşımdaki pis duvardan çekip önümdeki büyük cezveye baktım. Elimde ki plastik kaşıkla kahveyi karıştırıyordum şuursuzca. Hain ellerim bırakmadı kahveyi, yaptı çaresiz korkusuyla. Parmaklarım umut dolu bir çocuğun basit hayalleri kadar güçlüyken gerçeklerin kalbime yaydığı acı dalga bir deprem gibi yaktı can evimi. İstenmeyen bir evlilik için oldukça hevesli görünmeye zorlanmış aciz bir oyuncuydum. Sahne hazırdı, senaryo hazırdı, her şey ve her detay tuhaf bir şekilde rayında gidiyordu. Ben mi? Ben sadece parayla tutulmuş kuklalara manevi borcumu bedenimle ödüyordum.
Bir elimle kahveyi yaparken diğer elimle akmak için sabırsızlanan göz yaşlarımı sildim. Silinen göz yaşlarıma inat yenileri dökülüyordu yeşil gözlerimden. Bir günde, bir insan hem ölüm, hem de yaşam arasındaki çizgide akrobatik hareketler sergileyebilir miydi? Ben fazlasıyla sergilemiştim. Aşkın narında kanatlarını çırpan bir kuş kadar çaresizdi hayatım.
Elimde olan bir şey değildi gönlümde ki aşkın harına kurban gitmem. Yılların aşkı vardı alev alan yüreğimde, bir başka adamla nasıl evlenebilirdi ki Yusuf'un aşkına köz olmuş bedenim? Yaşadığım duygular beni öyle bir girdaba sürüklemişti ki, akan göz yaşlarımın sebebi Ömer ağa ile evlenecek olmam dahi değildi. Artık zorla bir ağa ile evlenecek olmam bile yüreğimi acıtmıyordu. Terk edilmem ve birlikte yürüdüğüm yolda yalnız bırakılmam kadar çok canımı yakan hiç bir şey tatmamıştım.
Annem, Ömer'in beni istemeye geleceğini söylediğinde, soluğu sevdiğim adamın -Yusuf'umun- yanında almıştım. O kadar çok emindim ki Yusuf'un bu işe engel olacağından en ufak bir üzüntü bile yaşamamıştım. Nerden bilecektim Yusuf'un benden vazgeçtiğini. Nerden bilecektim bir korkak gibi benden gideceğini.
Yusuf, Ömer'den korktuğunu söyleyip " Unut beni, çünkü ben öyle yapacağım." Deyip, çekip gitmişti. Beni bu alevi sönmeyen kor ateşte yalnız bırakıp gitmişti.
Yusuf'un laflarından sonra harabeye dönmüş bir bedenle eve dönmek zorunda kalmıştım. Ona hesap soracak bir müdafaam bile yoktu. Hâlâ inanamıyordum. Daha düne kadar bana olan aşkından ölüp bittiğini iddia eden adam, nasıl olmuştu da beni başka bir adamın kollarına teslim etmişti? Korkmuş muydu? Ama neyden, ben onunla ölmeye de razıydım.
" Yüsra, kahve taşıyor görmüyor musun kuzum?" Aslı yengemin lafıyla düşüncelerimden sıyrılıp taşmak üzere olan kahvenin altını kapattım. Ne çok isterdim bu kahveyi Yusuf'a yapmayı...
" Yapma ama böyle Yüsra. Sil bakayım o göz yaşlarını. Birde iyi yönünden baksan, olmaz mı? Koskoca Ömer ağanın karısı oluyorsun. Önünde bir sürü hizmetkârın olacak. Konaklarda yaşayacaksın. Merve, seni biraz zorlar ama sen sakın pes etme. Kayınvalidene iyi davran yeter. " Aslı yengem cümlesini bitirdiğinde benden bir cevap bekler gibi gözlerimin içine baktı. Ne diyebilirdim ki?
Ömer ağanın bir karısı daha varmış, bütün bu olanlar azmış gibi ben birde o eve kuma olarak gidiyordum. " Ee tabi seni de anlamak gerek, hangi kayınvalidene iyi davranacaksın? " Aslı yengemin ortamı yumuşatma amaçlı gülmesi, hiç etki yapmamıştı üstümde. O kadar kötü ve donuk bir haldeydim ki, beni kesseler kanım akmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPMA!/KARAGÜL #Tamamlandı
General Fiction" KARA KADERİME BEYAZ GÜL OLUR MUSUN ? " ~~~ Aşk, kitabı okumak istiyorsanız lütfen bu kitabı okumayın! Aşkı iliklerinize kadar hissetmek istiyorsanız, buyrun birlikte okuyup hissedelim. ♤ Çalınması durumunda gerekli hassasiyet gösterilecektir. W...