.............................................
Şanlı Urfa Balıklı göl👇
....
" Yusuf, Yüsra'yı niye kaçırdı biliyor musun Dilan? Bilmiyorsun. Onu sevdiği için kaçırdı zannediyorsunuz değil mi? Yusuf, Yüsra'yı sevmiyordu, eğer nikah masasına diye kandırıp götürdüğü Yusra'yı ben bulmasaydım şimdi Genel ev köşelerinde sürünecekti. " dediğinde kan beynime sıçramıştı. Başım dolanırken kendimi geriye yasladım ama kapının önündeki gözleri dolu dolu olmuş Zeliş'i görmemle telaş ve içimdeki ikinci bir ihanet daha kendini yine belli etmişti. Dilan'ın konuşmalarını tekrar eden beynim Zeliş'in duyma ihtimali ile sarsılırken öğrendiğim geçmişin acı sillesi yine yüzüme en büyük darbesini vurmuştu.
Ihanetin serzenişi, kuş kadar hafif olan bünyeme tusunami gibi şiddetli dalgasını çarpmış yüzümdeki enkazını büyük bir sanat eseri misali sunuyordu. Beynim hâlân daha kendine gelmiş değildi. Kulaklarım duyduklarımı geçmişle birleştirmiş bana sunuyordu. Aklıma bir bir gelen sahneler flim şeridi gibi geçiyordu gözümün önünden. Yusuf'la kaçtığımda arabadaki telefon konuşması acı bir gerçek gibi beyime dank etmiş, geçmişin tozlu sayfasının siyah mürekkebini kirletmişti.
Efendim"
" ... "
"Aldım kızı, geliyorum az kaldı. Sen paradan haber ver."
" ... "
" Tamam. Kapat şimdi ararım sonra. "
Yusuf, telefonda bunları konuşmuştu ve ben salak gibi bu konuşmayı duymama rağmen halsizlik ve uyku mahmurluğuyla hiç bir halt anlamamıştım. Gözümden yere, tane tane yaşlar dökülünce elimle silmeyi hacet görmeden devamının akmasına müsaade ettim. O kadar sarsıcı bir şeydi ki, eğer şuan Yusuf'u seviyor olsaydım belkide intihara bile kalkışabilirdim bu sinirle. Beni iki üç kuruş para için nasıl satmayı düşünmüştü? Her şey o kadar bariz bir şekilde ortadaydı ki anlamamak sadece aşkın körelmiş gözleri yüzündendi.
Başta beni bırakacağını söyleyip terketmesi, sonra gelip beni sevdiğini söyleyerek kaçırması, Diyarbakır'da ne olursa olsun ona olan aşkımı sorgulaması... Ve daha nice hareketiyle kendini bu kadar çok kanıtlarken benim o zamanlar liseli ergenler gibi ona inanmam inanılmaz bir aptallıktı.
Başımı aralık olan kapıya çevirip yaşlı gözlerimle Dilan ve Ömer'e bakarken onların da bana bakıyor oluşu ve benim şuan önemsiz biri için ağlıyor oluşum çok tuhaf bir ayrıntıydı. Bilmediğim foyaların ortaya dökülmesiydi sadece beni bu hâle getiren. Başka bir şey değildi.
Dilan, hızlı adımlarla bana doğru gelip yüzüme hiç bakmadan salondan çıkınca kapıdaki Zeliş'e ve Kerim'e baktı. Kendi yoğunluğumdan Kerim'in ne ara geldiğini kestiremiyordum. Zeliş, gözlerindeki yaşı silmiş bir halde bana bakarken Kerim'de bir hayla Zeliş'i tutmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPMA!/KARAGÜL #Tamamlandı
General Fiction" KARA KADERİME BEYAZ GÜL OLUR MUSUN ? " ~~~ Aşk, kitabı okumak istiyorsanız lütfen bu kitabı okumayın! Aşkı iliklerinize kadar hissetmek istiyorsanız, buyrun birlikte okuyup hissedelim. ♤ Çalınması durumunda gerekli hassasiyet gösterilecektir. W...