45. ~BEYAZGÜL~

23.3K 1K 115
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

................................

Mezarlığa gelince sanki canım babamı canlı görecekmişim gibi sevinmiştim birden. Ama sevincim yokluğunu bir kez daha hatırlayana kadardı. Kabrine gelince elime bir avuç toprak alıp parmaklarımdan süzülmesine izin verdim. Bunu her geldiğimde yapardım. Gözlerim maniyi hatırlayınca sulandı birden. Ömer başımda bekliyordu ve ağlamak istemiyordum. Göz yaşlarımı geri itip ayağı kalktığımda bir yığın polisin bir mezarlığın başında beklediğini gördüm. Aynı zamanda takım elbiseli bir adamda vardı, savcıydı sanırım. Ömer birden kolumdan tutup yönümü değişince ne olduğunu anlamadım. Ömer'in yüzüne şaşkın bir halde bakarken polislerin otopsi gibi bir şeyler söylediğini duydum. " Hadi, Yüsra gidiyoruz." Deyip sinirle soldu Ömer. Neden anında bu hale geldiğinide anlamamıştım. Arkamı tekrar dönüp polislerin toplandığı mezar taşına baktım. Üzerinde;"YUSUF" yazıyordu, silik bir şekilde. Mezar taşının önünde duran polis memuru soyisimini görmeme engel olmuşken Ömer'in kolumu tutarak yönümü çevirmesi iyice engel olmuştu.

Başımı çevirmeyeyim diye elini omzuma atan Ömer'e anlamsız bir halde gözlerimi manalandırıp adım atan sert adama çevirdim dilsiz dudaklarımı. " Ömer, bir sorun mu var?" Dedim, onun hızına yetişmeye çalışarak. Kocaman yolu dakika sürmeden gelip arabaya ulaşmıştık.

Ömer, önce sert bir halde yüzüme bakıp tepki vermeden baktı. " Evet," deyip, benim oturacağım tarafın kapısını açınca ne sorun var demeye bile cürret edemeden sessiz sakin bindim arabaya. Sinirlenmişti, bir sorun gerçekten vardı ama şu durumda neye bu kadar sinirlenebileceğini tahmin edemiyordum. Yanıma oturup arabayı çalıştırdığında hafifçe mezarlıklara tekrar bakıp önüne döndü. "Önemli bir sorun mu?" Dedim, korkarak. Ömer'i tanıyorsam eğer sinirliyken konuşmayı seven biri olmadığınıda biliyordum ama, işte cahil cesareti vardı birazcık.

" Sinek küçüktür ama mide bulandırır. " dedi, kısık sesle. Yaşadığım şeyler aynı çorba gibi olmuştu, ne dediğini, deyimlerini, imalarını anlamıyordum. " Biraz açık konuşsan? Dediklerini anlamıyorum!"

" Gülüm, senlik bir durum yok. Aklıma önemli bir toplantıyı kaçırdığım gelince, sinirlendim sadece. " deyip, beni avutur gibi sahte bir gülüş meydana getirdi.

" Ömer, bir şey gizliyorsun, sen hiç bir şeyi unutmazsın ve çok dakik olduğun içinde toplantıyı falan kaçırmazsın, ayrıca kaçırsan bile bunu kafaya takacak bir adam değilsin. " Ömer, dediklerimi sessizce dinleyip yüzüme bakarak imalı bir halde sırıttı. " Artık aklımı nasıl başımdan alıyorsan alışkanlıklarımı yadırgıyorum. " dedi gülerek. Başımı cama doğru çevirdiğimde konağın önünde olduğumuzu fark ettim. Aklımdaki tilkiler yüzünden ne ara geldiğimizi bile anlamamıştım.

" Bu gün geç gelebilirim."

" Neden?"

" Yüsra, sen beni dinlemiyor musun, toplantıyı kaçırdım diyorum, tekrar olursa, büyük ihtimalle uzar." Dedi duraklayarak. Benimle öylesine konuşuyor, kısacası beni oyalıyor gibiydi. Bedeni burada, aklı beş karış havadaydı.

YAPMA!/KARAGÜL #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin