49. ~BEYAZGÜL~

21.4K 904 154
                                    

Selammm...

Çoğunuzun bildiği üzere instagram hesabı kapatıldı, artık alıntı gibi şeyleri bölüm sonuna koymayı düşünüyorum, ve Instagramın kapatılmasında öyle büyük bir sebep yoktu, çoğunuz bunu sormuşsunuz ama sadece kapatılmasını istediğim için kapatıldı.  Şimdi bir kaç instagrama özel alıntı vardı.  Biride Dilan'dan bir kesitti. O kesiti bu bölümün sonuna koyacağım. Zaten 50. Bölüm Dilan'a ait bir bölüm olacağı için bu bölümün sonu size gelecek bölüme biraz alıştırma yapsın. Ve son olarak gelecek bölümdede bu açıklamayı yapacağım ama şimdiden soranlara şöyle diyeyim Dilan ve Kadir'in bölümü olay devamlı bir bölüm olacak, yani bu bölümün devamı niteliğinde gibi bir şey. Özel bir bölüm gibi algılamayalım yani.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

............ ..

"Yusuf."

Gözlerim bir rüyanın içinde kâbus görmeyi plânlıyorken beş duyu organımı bu kadar iyi kullanıyor olmam sadece bir rüyadan ibaret değil, gerçekten yansıma gibi kılıyordu önümdeki tanıdık adamı. Bu... Bu gerçek miydi? Akli dengemi bu kadar çok kaybetmiş olamazdım ama görünen kişi bana gerçek gibi değilde sadece bir göz yanılmasından farksız gibi geliyordu.

" Beni özlemedin mi bi'tanem?" Deyip varlığını farklı bir ironiyle örtmeye çalıştı.  Başının sol tarafında minik bir   dikiş izi,  sol gözünde kocaman beyaz bir sargı bezi vardı.  Keza koluda alçıda gibiydi. Boynundan geçirdiği kollukla, kolunu dirseğinden kıvırarak  sarkıt bir halde duruyordu. Başından silâhla vurulan bir insanın hayatta kalması çok zordu. Ve eğer bu bir rüya değilde-keza kesinlikle öyle olmalıydı- gerçekse sadece gözlerim bana  ihanet ediyordu.

Yusuf, bana doğru bir kaç adım attığında korkumdan sıçrayarak kendimi geri geri duvara doğru sürükledim. Seke seke geliyordu. Sol dizinin aşağısı pantolonda boş gibi duruyordu, muhtemelen protez vardı ayağında. Bu bir rüya yada halüsinasyon  değildi. Gerçeğin acı tablosuydu. " Öl... Ölmedin, ölmemişsin.  "

" Ölüm, Ölüm dediğin nedir ki be Meleğim, ben senin için yaşamayı göze aldım. " deyip yandan bir gülüş yolladı. Bir zamanlar hayranı olduğum gülüşü şimdi mide bulandırıcı gelmişti. Kalsik Yusuf'tu işte. Başkasının patentini taşıyan sözlerle kandırdığı Yüsra artık somut gerçeklere yönelmişti.

Yusuf, yüzündeki şımarık gülüşüyle yanıma yaklaşınca mümkün olduğu kadar kendimi geri itip korkarak baktım yüzüne. Öldü bildiğim insan karşımda durmuş benimle konuşmaya çalışıyordu.  Allah'ım aklımdan olacaktım.

Sağlam olan sağ elini bana doğru yakalaştırınca kendimi Yusuf'tan uzaklaştırıp baş parmağımı ona doğru kaldırdım. " Yusuf, SAKIN!" Dediğimde kaşını iddiayla kaldırıp öyle mi der gibi baktı.

"Ne oldu sarışınıma, ne bu Yusuf demeler, uzak durmalar? Sevinmedin mi yoksa beni gördüğüne? " Dediğinde ona acıyarak baktım, aslında kendime acımalıydım, boşa geçen  yıllarıma...

YAPMA!/KARAGÜL #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin