28. ~ KARAGÜL ~

30.4K 1.2K 240
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

..................

Soğuktu... Kimsesiz bir soğuk. Sanki sırtımda buz vardı. Öyle bir esintiydi ki içime işliyordu etkisi. Öksüz bir çocuğun kalbi gibiydi yalnızlığım.

Yalnız ve Soğuk...

Farelerin çıkarttığı o gıcık ses kulaklarıma her değdiğinde kendimi yerden yere vurasım geliyordu. Gözlerim kapalıydı ama o sesleri görüntülerinden daha beter ediyordu beni.

Kurumaya yüz tutmuş dudaklarımı dilimle ıslatırken ayağıma değen yumuşaklıkla iyice yumdum gözlerimi. Etrafımda bir sürü Fare vardı ve yapabildiğim tek şey bağlı olan ellerimle sandalyede oturmaktı.

Gözlerimi aralayıp baktım karanlık ortama. Ne cam vardı ne de bir lamba. Kapkaranlık ortamdaki tek ışık; sönük bir gaz lamasıydı. Kendine bile yararı yoktu ama etrafı hafif görmeme yardımcı oluyordu.

Ağıran başımı, yana dahi döndüremezken kendimi koruyacak olma ihtimali komik bir espiri gibiydi. Bana ne verdilerse artık başım çatlayacakmış gibi ağrıyordu. Tüm vücudumun arzu ettiği tek şey uyumakken tahta sandalyede uyuma ihtimali iyi gelmiyordu akla.

Başımın keskin ağrısı yüzünden acıyla inlediğimde farelerden yükselen sesler iyice tedirgin etmişti beni. Yaklaşık bir saat bile olamamıştı uyanalı ama hâlâ kendime gelememiş gibiydim.
Kapanmaya niyetlenen gözlerimin içi sızlarken sanki dozer kaldırıyormuş gibi zorlanıyordum açık tutmak için.

Gözlerimi bir kaç kez kapatıp açtığımda kendime güçlü olma sinyalini vermeye dahi halim yoktu. Fiziksel olarak bir şey var sayılmazdı ama sanki bana sabahtan beri dayak yemişim gibi bitkinlik aşılıyordu.

Rutubetin yayıldığı ortamda ki iğrenç kokular çamurun o samanla karışmış ağır kokusuyla burnumun direğini yakıyordu adeta. Boğuk bir kokuydu. Nefes aldırmıyordu insana. Burnumu kapatıp ağzımdan nefes almaya çalışırken gözlerim karanlık oda da bir çıkış yolu aradı ama anladığım tek sonuç hiç bir şey anlamadığımdı.

Rauf, beni niye kaçırmıştı?

Zeliş'i sevmiyor muydu bu adam, ne diye beni kaçırmıştı? Ifalas eşiğin de olan beynim her zamanki reaksiyonlarını gösterirken aklıma tek mantıklı bir seçenek çıkmamıştı.

Biraz daha düşününce aklıma Dilan'ın Rauf'la olan konuşması geldi. "Ağabeyim Biraz üzülecek ama işe yarayacağından eminim." Demişti telefonda. Yani beni Zeliş'le takas için mi kaçırmıştı?

Yüzümü, öğrendiğim gerçekle ekşitirken diktim tavana gözlerimi. İki ucu kirli değenek gibiydi. Takas olma ihtimali iyi bir şey değildi ki. Zeliş gibi narin bir kız Rauf'un elinde duramazdı. Hemde ilelebet.

Verdiğim sıkıntılı bir nefesle odanın karanlık tavanına bakıp bekledim sadece neyi beklediğimi bilmeden.

Soğuktu oda hatta buz gibiydi. Öyle bir soğuk vardı ki ellerimin uç kısımlarını artık hissetmiyordum. Hakeza burnum ve bir çok yerim de öyleydi.

YAPMA!/KARAGÜL #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin