42. ~ BEYAZGÜL ~

27K 1K 156
                                    


Bölümün geç  geldiğinin farkındayım🙈 bu sefer ki biraz geç oldu ama sınavım biter bitmez bölüm yazamaya başladım. Bir aksilik olmaz ise sık bölümler gelmeye devam edecek inşAllah
Geçen bölümü unutanlar için küçük bir hatırlatma yapayım. En son Ömer ve Yüsra, bir bebeklerinin olacaklarını öğrenmişlerdi. 🌺

........................................

Yüzümün üzerinde olan kocaman ellerin, avuç kısmındaki nemlilik tenime temas ederken sıcak  nefesini ciğerlerimin en derinine kadar hissettiğim soluk alış verişi yüzüme çarpıyordu. Kalp atış sesimiz bir birine karışmışken kendini ilk toparlayan Ömer olmuştu. Dudaklarını alnıma defalarca değdirip minik minik hatıralar bıraktı. " Teşekkür ederim. " dedi, kısık bir sesle. Hâlâ dudakları alnımda olduğundan başımı kaldırıp bakamadım yüzüne. Ömer, ilk defa teşekkür etmişti. Yüzümdeki gülümseme bir kademe daha dozunu artırmış, yine sırıtmanın en büyük boyutuna geçmişti.

Sıcak elleri tenimdeki hakimiyetine vedalaşır gibi sıkı bir halde önce belime sarıldı, sonra beni bırakarak dolaptan aldığı silahı ile çıktı odadan. Arkasından boş boş bakıp gülen yüzümü durdurmaya çalıştım. Ağzım gülmekten o kadar çok açık kalmıştı ki resmen dişlerimin üst tabakasının kuruduğunu hissediyordum.

Ömer'in ardından bende gidecekken duyduğum ateş sesi akabinde gelen terastaki gülme sesleri ile bir kaç saniye yürümeyi bırakıp konuştukları kelimeleri seçemeye çalıştım. Sanırım Ömer, terasta oturan ev halkına baba olacağını söylemişti ve herkeste bu haber karşısında sevinçle gülüşlerini  bağışlıyorlardı.

Elim karnıma giderken, o bir kaç saniyelik anneliği kabulleniş ve bu duruma adapte olma hissi ile tekrar bir gülme hissiyatifi oluştu içimde. Elimi aşağı yukarı doğru hareket ettirip hülyalı hülyalı baktım etrafa. Alkol almadan sarhoş olmak buna denirdi.

Ayaklarım terastaki ahaliye doğru yol almış bir vaziyette ilerlerken içeriye adım atmamla toplanan üzerimdeki bakışlar eş zamanlıydı.  Yüzüme toplanan kan, kızarma olayımı yine bana hatırlatıyordu. Bu kadar kişinin göz hapsindeiken Zeliş'in gelip boynuma atlaması bir nebzede olsa beni o alevden almayı başarmıştı. 

Zeliş ve Meryem annemin sıkı kollarından sağ salim çıkmayı başardıktan sonra Ömer, beni yanına alıp buradaki hiç kimsenin yaş  rütbesini umursamadan ellerimi avcuna alarak üst kısımına birer buse kondurdu. Siyah saçları rüzgar sayesinde uçuyor alnına geliyordu. Elimi elinden çekip alındaki saçları düzelterek gülümsemeye devam ettim. Yani böyle anlatamıyordum yaşadığım hazzı. Muazzam bir duyguydu...

Meryem annem Gülşen'e bir sürü emir yağdırırken Ömer'de altta kalmıyor bir yığında o ekliyordu. Kurban kesilmesi, vakıflara bağış yapılması gibi bir çok istekte bulundular. Bunların hepsi yarın olacaktı sanırım.

Herkes tek tek hayırlı olsun gibi güzel hitaplarda bulunup gitmişlerdi. Bir tek Merve, yoktu oda normaldi. Ben olsam bende gitmezdim!...

Kimse kalmayan terasta bir ben birde ruh halim olan Ömer kalmıştık. Yani az önceki hülyalı hülyalı bakışlara göre şimdi biraz daha iyidik. En azından öyle görünüyorduk.

" Yani..." deyip yutkundu Ömer, yine nefesini hissedecek kadar yakınıma gelmişti ve gözlerindeki anlam karmaşası bana garip bir duygu seli yaşatıyordu. " Ne, yani?" Dedim devam etmesi için. Ağzından kerpetenle laf alıyor gibiydim. Sormasam susmaya devam edecek gibiydi.

YAPMA!/KARAGÜL #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin