Tüm hazırlıklarımızı tamamlayıp otobüse bindik. Hemen cam kenarına geçip uyumaya başladım.
"Gel teyze ben sana telefonumu vereyim sen mesajlarımı tam okuyamadın."
Nisa'nın bağırmasıyla aniden uyandım.
"Banane kızım senin mesajlarından. Hem Berk'in Sıla'yı aldatması benim çok mu umrumda? Cık cık."
"Teyze ama sen diğer dedikoduları bilmiyorsun. Sıla'yı en yakın arkadaşıyla aldatmış. YA TEYZE BAKMASANA BENİM TELEFONUMA. YAŞLILIK ÖLMÜŞ RESMEN-"
"Nisa sussana!"
"Ne susucam ya!!"
"SAYIN YOLCULAR OTOGARA GELMİŞ BULUNMAKTAYIZ LÜTFEN YAVAŞ VE SAKİN BİR ŞEKİLDE OTOBÜSTEN İNİN. BİZİ TERCİH ETTİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER."
Otobüsten inip valizimi alırken bir yandan da Nisa'nın otobüsteki teyze hakkında söylediklerini dinliyordum.
"Annannem yaşında kadın gelmiş benim mesajlarımı okuyor. Hayır yani sanane milletin mesajlarından?"
"Nisa sus artık, lütfen bak yeter. Bendeki de kafa yani bi süre sonra seni kaldıramıyor."
Taksiye binip Nisaların yazlığına geldik. Gelmesine ama Nisa bir türlü anahtarlarını bulamadığı için henüz eve giremedik.
"Hayır anlamıyorum bir insan nasıl anahtarını bulamaz bi açıklasa Nisa çok merak ediyorum da."
Çantasını biraz daha karıştırdı ve en sonunda buldum diye bağırdı. Anahtarı kilide sokup kapıyı açtı.
Birkaç saat sonra acıktığımı fark etmeye başladım.
"NİSA BEN ACIKTIM."
"Buzdolabında geçen seneden kalma makarna vardı onu yiyebilirsin ya da markete gidip bir şeyler alabilirsin."
"Sağol çok yardımcı oldun."
"Ne demek."
Evden çıkıp market aramaya başladım. Şansıma hemen birkaç ev ilerde bir market varmış.
Markete girdim ve yiyecek bir şeyler almaya başladım. Tam o sırada biri bana çarptı. Tamam bu kısım gayet normal. Çarpmanın etkisiyle ben de arkadaki rafa çarpıp raftakilerle birlikte yere düştüm.
"Özür dilerim. İyi misiniz?"
Kalkmam için uzatılan eli tutup ayağa kalktım. Bana çarpan kişiye baktığımda yanaklarım kızarmaya başladı. Sen ne tatlı bi şeysin öyle ya.
"İyiyim. Bir şeyim yok. Küçük bir kaza sadece."
"Emin misiniz?"
"Hayır." Bir anda gözlerim karadı. Galiba kafamı fena çarptım. Tam yere yığılacakken beni tuttu.
"En iyisi seni evine götüreyim."
Beni ne ara eve getirdiğine dair hiçbir fikrim yok ama kapıyı Nisa açtı. Bir banar de beni getiren çocuğa baktı.
"Miray? Bora?"
"Nisa?"
"Bora senin ne işin var burda?"
"Arkadaşın markette benim sayemde küçük bir kaza atlattı da telefi amaçlı evine getireyim demiştim."
Bora beni içeri taşıdı ve koltuğa yatırdı.
"Serkan da geldi mi?"
"Evdeydi ama geldiğini duyarsa hemen buraya gelir."
Birkaç dakika sonra Serkan da geldi. Bu Nisa sürekli Serkan'dan bahsedip duruyordu ki çocuğun da baya gideri var. Ben size söylemeyi unuttum. Bu Bora da az değil. İyi ki bu çarpmış bana.
"Miray sen iyi olacak mısın?"
"İyiyim Bora. Ölmediğime göre sıkıntı yok bence."
"Biz gidiyoruz bak o zaman ara sonra iyi olup olup olmadığını haber ver bana. Bana vicdan azabı çektirme."
"Bora iyiyim."
"Olsun sen haber ver yine de."
"Git hadi. Serkan al şu kuzenini götür başımdan."
"Emredersiniz. Biz gidiyoruz Nisa yarın yüzmeye gidiyoruz itiraz kabul etmiyorum."
"İtiraz etmeyeceğimi biliyorsun." Serkan çıkarken son bir kez göz kırpıp bir adet vicdan azabı çeken Bora'yı da yanında götürdü.
Kapı kapanır kapanmaz Nisa kendini koltuğa attı. "Çok tatlı değil mi ya?"
"Tatlı demek az kalır." Bu saatten sonra Serkan dünya ahiret eniştem. Sulanmaya çalışanı yolarım.
"Eee Bora nasıl sence?"
"İyi?"
"Sadece iyi mi? Hayallerim şu anda parça pinçik oldu. Uçurumdan atlasam böyle üzülmezdim. Ben sizi kaç yıldır ayarlasam yakışır mısınız diye düşünüyordum. Hayallerimi de alıp gidiyorum ben hıh."
Tek nefeste söylediği şeyler ardından arkasında şok olmuş beni bırakıp odasına gitti. Ne yaşıyor bu kız ya?
Nisa odasına gidince ben de odama gitmeye karar verdim. İlk geldiğimde valizi yere bırakıp odadan çıkmıştım. Kapıyı kapatıp odayı incelemeye başladım. Bir ayna, makyaj masası, balkona açılan bir kapı, yatağın yanındaki priz, kıyafet dolabı... Dur bi dakika yatağın yanındaki priz mi? Oyş ben seni yerim sen ne tatlı bi şeysin öyle ya.
Pijamalarımı giyip yatacağım sırada telefonum bipledi. Telefona baktığımda gülmeye başladım.
Kimden: Dünyanın En Yakışıklı İnsanı
Miray iyi misin?İsim kesinlikle benim hayal gücümden çıkmadı gençler. Tamamen Bora'ya aittir. Benlik bir şey yok.
Kime: Dünyanın En Yakışıklı İnsanı
Çok kötüyüm Bora hatta ölüyorum. Ben uyuyacağım. Vicdan azabını içinde yaşa.Kimden: Dünyanın En Yakışıklı İnsanı
İlla dalga geçeceksin değil mi? İyi geceler Miray. Yarın sahilde beraberiz haberin olsun.Telefonumu kapatıp uyumaya başladım.
Sabah birinin beni aniden sarsmaya başlamasıyla gözlerimi yarım bir şekilde açtım.
"Lan kalk Bayburt'u uzaylılar basmış Süleyman Amca'yı kaçırmışlar." Uykulu gözlerle Nisa'ya baktım. Ne diyor lan bu?
Nisa'ya küfredip tekrar uyumaya çalıştım ama maalesef arkadaşım olacak vicdansız beni daha çok sarsmaya başladı.
"Sahili sarmalar işgal etmiş. Serkan ve Bora'yla onlara savaş açmaya gideceğiz."
"Sarma mı? Savaşa gerek yok ben yerim onları." Yorganı kafama çektim.
"Ya kalksana Mirağğğğy."
"Ama uykum var."
"Ama Sekan sahile çağırdı."
"Ama çok uykum var."
"Ama Serkan çok tatlı."
"Hayır sarma daha tatlı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE SARMA SUMMER
Humor"Merhaba ben Miray. Dünyanın en mütüş, zeki, güzellikte mastır yapmış, tatlı, ponçik-" "Ve uyuz." "Bora neden bölüyorsun?" "Şu sanki daha iyi olacak. Dünyanın en uyuz, geveze, gıcıklıkta mastır yapmış insanı olan Miray. Ve onun best bir yakışıklıya...