Multi: Bora
Tatilden döndüm ve wifiye ulaştım. Bu bölümü minnakbirkiz1 yorumların bir harika ve BulutlardakiXyazar yorumunu okuduktan sonra 10 dakika boyunca sırıttım, ithaf ediyorum. İyi okumalar.
Sahile gitmiş şezlonglarda Tuna ve Bora'yla birlikte yatıyorduk. O sırada Nisa'yı fark edip elimi sallamaya başladım. Ama benim salak arkadaşım bakmadığı için daha çok salladım.
"Nisa dışındaki herkes gördü seni." Arka taraflardan biri bana el sallıyordu.
Bora elini kaldırdığı anda Nisa onu fark etti ve yanımıza geldi.
Ben görünmez filan olabilir miyim acaba? Ya da Nisa kör. İkinci şıkkı seçiyorum.
"Sevgilin nerde?"
"İşi varmış yarım saate gelecekmiş. Size kaldım anlayacağın." Bıkkınlıkla ofladı.
"Biz sana yeteriz bebem." Dedi Tuna.
"Kız kesmekten bana bakacak zaman bulursan tabi."
"Niye o makas mı?" Gülmeye başladı.
Bora'nın yaptığı espri sonucu kusma sesleri çıkardım. Gülmeyi kesip ciddileşti.
"Oha cidden kustun zannettim."
Tuna espri yüzünden kendini denize atmış, Nisa yerden kum alıp Bora'ya fırlatmıştı.
"Sanırım bunu hakettim."
Bir saat geçmişti ve Serkan gelmişti. Nisa ve Serkan şezlonglarda yatarken Tuna da yemek yemeye gitmişti. Bora yüzüyor ben de kıyıda kumlarla oynuyordum.
"Iyy burda bir şey oynuyo." Kumu biraz eşeleyip hareket eden şeyi buldum.
Kapalı bir deniz kabuğunun içinden beyaz renkli, sümük kıvamında bir şey hareket ediyordu. Çığlık atarak elimdeki o şeyi denize doğru fırlattım.
Sanırım elimi karantinaya alacağım.
***
Hepimiz sahilde otururken bir anda aklıma Bora'nın lunaparkta attığı çığlıklar geldi ve gülmeye başladım. Hepsi bana uzaylı görmüş gibi bakarken güldüğüm için tükürüğüm genzime kaçtı ve öksürmeye başladım.
"Sakın tükürüğüm genzime kaçtı gibi saçma sapan bir şey söyleme."
Gülümseyince bana göz devirdi. Bence hiç de tuhaf değilim.
"Miray senin kadar tuhaf biriyle karşılaşmadım. Aklına bir şey geliyor gülüyorsun. Hadi o normal. Ama aklına gelen şeye gülerken tükürüğün genzine kaçıyor ve öksürmeye başlıyorsun."
Bunu başka birinin ağzından duyunca saçma geldiğinin farkındayım.
***
Yatağıma uzanmış tavanı izliyordum. Tavanında gideri var aslında.
"Miray."
Evde yalnız olduğumdan bir anda yataktan kalktım. Kim lan bu?
Pencerede bekleyen Bora'yı görünce derin bir nefes verdim.
"Ne var Bora?"
"Canım sıkıldı da."
"Ve sen de sapık gibi beni seyrediyorsun."
"Hayı- Tamam belki biraz. Sırf tavanı düşündüğüm için yoksa bakmazdım. Çünkü tavana doğru hiç güzel bakışlar atmıyordun. Bir an 'acaba şizofren ve orada birilerini mi görüyo' diye düşünmedim değil."
"İçeri gel diyeceğim ama sen zaten geldin." Pencerenin kenarına takılıp halının üzerine yapışan Bora'ya baktım. Bu hali kesinlikle komik değildi ve ben ona gülmüyordum.
Kapı zili çalınca açmak için kapıya gidiyordum ki birinin bileğimden tutup beni hayvanca çekmesi üzerine yatağıma doğru geri düştüm.
"Sırtım yatağımla bütünleşti hayvan."
"O kıyafetle mi kapıyı açacaksın? Bekle ben açar gelirim."
Askılı tişört ve şort giymiştim. Çünkü evde kimse yoktu(!).
Bora kapıyı kapatınca salondaki koltuğa yayılan benim yanıma geldi. "Kargon varmış." Diyerek elindeki kutuyu bana verdi. Önce elimle açmaya çalıştım olmadı. Sonra dişlerime geçtim. Ama yine açılmadı. Hayır yani nasıl bantlamışlarsa artık. Ben kutuyu telekinezi yoluyla açmayı denerken Bora elinde makasla gelip kutuyu kesti.
"Bu kadar kolay bir işi neden zorlaştırıyorsun anlamadım. Ben olmasam kutu üzerinde nasıl fanteziler kuracaksın merak ediyorum."
Bora'ya ölümcül bakışlar atarak kestiği kutuyu elime aldım. Kutuyu parçaladıktan sonra içindekine baktım. Kutunun içinde bir tencere ve bir de not vardı.
Notu elime alıp sesli bir şekilde okumaya başladım. "Kaç günden beri sarma yemiyorsundur kendini jiletleyeceğinden korktum. -Annen."
"Sarma mı?" Bora hönkürerek yanıma geldi.
Annemin sarmaları bir tanedir. Best'tir. %100 iman power gücündedir. Denenmiştir.
"Iyy Bora ağzının suyu elime damladı."
Biz yemeye başladıktan iki dakika sonra Tuna geldi. Hissediyo mu napıyo? İkimize de onu evladından mahrum etmişiz gibi bir bakış atıp sarmalara gömüldü. Ondan sonra da daha bir dakika geçmemişken Serkan ve Nisa geldi. Ve bu yüzden de sarmaların hepsi beş dakikada bitti.
"Gayet başarılıydı."
"Ama bitti."
Nisa şüpheci bakışlarını üzerimize dikti. "Bora sen nasıl geldin? Kapı kilitliydi ve Miray da açmayacak kadar üşengeç beni bile sokakta bırakmışlığı var."
Hızla Bora'ya baktım. Lütfen yalan söyle, camdan girdiğini söyleme yoksa bu mal yanlış anlar.
"Çok da üşengeç değilmiş." Sırıtmaya başladı. "Herhalde benim geldiğimi hissetti." Yanaklarım kızarırken utanmış bir şekilde Bora'ya baktım.
Demek beni utandıran sensin. Bekle sen Bora.
"Açmazdım ama bu gerizekalı yarım saat kapıda 'Mirağğğy' diye böğürmeseydi açmamaya da devam edecektim."
qapaq
Bora'ya sırıttım ve 'bozuntuya verme sakın!' bakışı attım. Nihahhaha kötülük.
Hepsi gülmeye başladı. Ama benim sevgili kuzenim ağzındakileri bitirmeden güldüğü için ve karşısında ben olduğum için hiç de güzel şeyler yaşanmadı. Yüzümdeki pirinç tanelerini silerken sinirle Tuna'ya bakıyordum.
"Bir kere de düzgün ye şu sarmayı ya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE SARMA SUMMER
Humor"Merhaba ben Miray. Dünyanın en mütüş, zeki, güzellikte mastır yapmış, tatlı, ponçik-" "Ve uyuz." "Bora neden bölüyorsun?" "Şu sanki daha iyi olacak. Dünyanın en uyuz, geveze, gıcıklıkta mastır yapmış insanı olan Miray. Ve onun best bir yakışıklıya...