BÖLÜM - 6

5.5K 377 82
                                    

Multi: Kuzey

Kısa bir bölümle karşınızdayım. Hayatımın en dramatik yazısını yazmış bulunmaktayım. Bekleyemedim ve atayım dedim. Arkadaşımın da etkisi var tabi ki de ama ayrıntılara gerek yok. Neyse iyi okumalar.

Kuzey bana ben Kuzey'e bakıyordum.

"Miray konuşabilir miyiz?"

"Se-seninle konuşacak bir şeyim yok."

"Miray deme öyle. Nasılsın peki?"

"Bıraktığın gibi."

"Bıraktığın gibi mi?"

"Kuzey bir sabah kalkıyorum ve seni arıyorum ama günlerce aynı kadın aynı şeyi söylüyor. Aradığınız numara kullanılmamakta, diyor. Ben inanmadım, inanmak istemedim. Günlece bağıra bağıra ağladım hiç kimse bir şey yapamadı çünkü teselli edemeyeceklerini biliyorlardı. 5 yıl Kuzey. Koskoca 5 yıl. Ne kadar çok sevdim ben seni. Senden sonra kimseye bakmadım bile. Aylar sonra çıkıp geliyorsun ve konuşmamız lazım diyorsun. Konuşma Kuzey çünkü dinlemek istemiyorum. Seni istemiyorum. Sen bizi bitirdin ve beni hiç düşünmeden gittin. Şimdi de ben seni düşünmeden gideceğim."

Arkamı dönüp eve doğru koşmaya başladım. Bir damla gözyaşı yanağımdan aşağı doğru aktı. Eve girdiğimde Nisa ve Tuna bana bakıyordu.

"Biliyordunuz değil mi? Abim de bugün o yüzden aradı?" Ağlamaya devam ediyordum. Yere çöktüm ve yüzümü kapatarak ağlamaya devam ettim. Nisa yanıma oturup özür dilemeye başladı.

"Özür dilerim. Böyle olacağını bilmezdim."

Tuna beni ayağa kaldırıp sarıldı. Ben de ona sarıldım.

En son Kuzey gittiğinde ağlamıştım. Günlerce hem de. Abim benim üzüldüğümü gördükçe Kuzey'e çok sinirleniyordu. Önceden çok iyi arkadaşlardı. Ben de Kuzey ile abim sayesinde tanışmıştım zaten.

"Nereden bulmuş benim nerede olduğumu?"

"Annen söylemiş." Annem Kuzey'in gittiğini bilmiyordu. Bizi hala sevgili zannediyordu.

Tuna ve Nisa'yı aşağıda bırakıp üst kata odama çıktım. Yatağa uzanıp tavana bakmaya başladım.

Saat gece yarısına gelirken ben hala duvara bakıyordum. Gözlerim ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Tavana bakmaya devam ederken camdan tıkırtılar gelmeye başladı. Yataktan kalkarak cama doğru yürüdüm. Camı açınca karşımda ağacın dalındaki Bora'yı gördüm. Bana gülümsüyordu.

"Bora?" Sesim çok yorgun çıkmıştı.

"İyi misin sen?"

"Değilim. Gelsene."

Camdan içeri girerken kafasını çarptı. Kısa bir süre ona güldüm sonra yere halının üzerine yattım. Bora da yanıma yattı.

"Noldu?"

"Sana karşı dürüst olacağım." Dedim ve her şeyi anlattım.

"Hala onu seviyor musun peki?"

Omuz silktim. "Pek de değil aslında." İkimiz de gülmeye başladık.

"Bu arada yükseklik korkum olduğunu öğrendiğini biliyorum."

"Ama bu çok çabuk oldu."

"O yüzden beni o yüksek ölüm makinesine bindirdiğini de biliyorum."

"O kadar mı belli etmişim?"

"Bir insanın lunaparktaki bir şeye binmesi için o kadar uğraşıldığını görmedim."

"Yalnız oscarlık çığırdın Bora."

"Sen de birazdan oscarlık güleceksin Miray." Ben geri geri çekilirken o da benim üstüme üstüme geliyordu.

"Iıı.. Bora bak bunu iki medeni insan gibi konuşabiliriz ne dersin?" Tek kaşını kaldırdı. Bi dakka tek kaşını mı kaldırdı o? Valla kaldırdı. Ulan ben yapınca şeytan çarpmışa dönüyom, bu yapınca cool oluyo. Neyse sakinim.

"Konuşamaz mıyı- Ahahaha- Bora yapma lan- ahahha- Gıdıklamasa ya- Ahahaha-Bora." Biraz daha gıdıkladıktan sonra bıraktı.

Gülmekten yoruldum yav.

Nefes nefese yere uzandım. O da yanıma uzandı. "İyi geceler."

"Sana da. Bu arada bir daha beni gıdıklarsan i kill you haberin olsun." Elimi boynuma götürüp çizgi çekiyormuş gibi yaptım.

"İşte onu görürüz." Bana göz kırpıp tavana bakmaya başladı.

Mal mal tavana bakarken saatin iyice ilerlediğini fark ettim. Bora'ya döndüğümde hala tavanı seyrettiğini gördüm.

"Bora." Yavaşça bana döndü.

"He?"

"Benim canım sarma çekti."

THE SARMA SUMMERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin