Multi: Çağrı & Sevgi
Bu kadar beklettiğim için özür dilerim. Teyzemin yanına geldim ve internetim düşüşlerde. Part yapmamın sebebine gelirsek ikinci partta olacak bir kısmı evde bilgisayara yazmıştım ve sizi daha fazla bekletmek istemedim.
"Bora git başka yere yat ya." Koltuğa daha çok yayıldım.
"Kaysana Miray ya." Uykulu ve yalvarır bir şekilde bana bakıyordu.
"Off Bora." Kafamı biraz geri çektim.
"Bu böyle olmayacak." Bir şey dememe kalmadan omzumdan tutup kaldırdı ve beni kaldırınca açılan boşluğa yattı.
"Bora kafam havada kaldı." Kafamı yavaşça kucağına koydu.
"Uyu artık."
"Ama kemiğin batıyo."
"Uyuyacağım ve sesini duymak istemiyorum. İstersen gidip başka yerde yatabilirsin."
Bir süre sonra nefes alışverişi düzene girince uyuduğunu anladım. Kısa bir süre sonra ben de uyudum.
"Uyanın hadi."
Bora Serkan'ın sesiyle hızla ayağa kalktı ama unuttuğu bir şey vardı. Kucağında yatıyordum ve o ayağa kalkınca yere kısa ama acı verici bir uçuş gerçekleştirdim.
Mırıldanarak Bora'ya küfredip ayağa kalktım. O sırada telefonumun zil sesini duydum.
"Anne?"
"Kızım biz oraya geliyoruz."
"Neden?"
"Bi arkadaşımızın kızı evlenecekmiş ondan. Teyzen, Nisa'nın annesi, Sevgi ve Çağrı beraber geliyoruz."
"O nöron yoksununu bari getirme."
"Ne dedin sen abine?"
"H-hiçbir şey."
"Abin çağırıyor biz birkaç saate geliriz."
Telefonu kapatıp merakla beni izleyen arkadaşlarım ve kuzenime döndüm.
"Kuzen?"
"Bizimkiler geliyo. Birinin düğünü mü ne varmış."
"Bizimkiler derken? Ayrıntı ver." Nisa'ya döndüm.
"Annen, annem, teyzem, ablan ve salak abim."
"Yapma be. Ne zaman?"
"Birkaç saate geliriz dedi." Duraksadım. "Serkan. Bora. Abim sizi burada görürse doğrar. Türlü türlü işkencelerini üstünüzde uygular. Gidin hadi siz."
"Tamam sakin ol. Tuna'nın arkadaşı olduğumuzu söyleriz."
"Bilmem ki."
"Ya ne olacak Miray?"
"Ne mi olacak? Tabi senin ablan var. O bir şey demez de abim için aynı şey geçerli değil."
"Eee ne yapacağız?"
"Bilmiyorum."
"Beni zaten tanıyorlar ki." Serkan bana döndü. "Bora'yı da tanıştırırız annenlere-"
"Annem sevdi mi abim de sever."
"Aynen. Biz gidelim o zaman geldiklerinde haber verirsiniz. Kuzen hadi."
"Tamam." Giderken uykulu gözlerle bana göz kırptı ve gitti.
3 saat sonra kapı çaldı. Koşarak kapıyı açtım. "Anne hoşgeldiniz."
"Hoşbulduk kızım. Oğlum valizleri getiriyor musun?"
"Aaa Serkan oğlum nasılsın?"
"İyiyim siz nasılsınız Hatice abla?" Sevgi abla Serkan'la tokalaştı.
"Zeynep bu Serkan bizim yan komşunun oğlu. Çok efendidir maşallah." Annem Serkan'ı süzüp onaylar bir ifadeyle kafasını salladı.
"Yardım edeyim isterseniz."
"Çok iyi olur. Çağrı valizlerin birini ver Serkan'a."
Abim gülümseyip valizleri bagajdan çıkardı. Serkan valizleri gülümseyip aldı ve yanımdan geçip salona koydu.
Kimsenin olmadığından emin olunca Serkan'la konuşmaya başladım. "Biz haber verince çıkmayacak mıydın?"
"Markete gidiyordum."
"Abim seni sevdiği için şükret."
Sırıttı.
"Nisa nerde?"
"Hımm... Şimdi ben sana söylersem sen Nisa'nın yanına gidersin. Öpüşürsünüz filan sonra kapı bi açılır karşınızda abim. Abim önce seni sonra Nisa'yı en son da beni doğrar. Yok söylemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE SARMA SUMMER
Humor"Merhaba ben Miray. Dünyanın en mütüş, zeki, güzellikte mastır yapmış, tatlı, ponçik-" "Ve uyuz." "Bora neden bölüyorsun?" "Şu sanki daha iyi olacak. Dünyanın en uyuz, geveze, gıcıklıkta mastır yapmış insanı olan Miray. Ve onun best bir yakışıklıya...