ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ♣️

59 54 6
                                    

Fabrikada işler yolunda gitmiyordu. Neriman ve Adem'i gördüğümden beri patron bana sürekli iş vermeye başlamış ve eve de geç gider olmuştum .Bunda o gün yaşananların etkisi vardı . Yoğun iş hayatımın ardından Kadir' i de görmeye gidemiyordum .Dedesinin sağlık durumunu öğrenmek için babaannesini arıyordum. Kadir 'in nasıl olduğunu sormaya bile cesaret edemeden telefonu kapatıyordum.Onu düşünürken Muhsin'in okulu da yarıyıl tatiline girecekti.Köye onu gönderecektim.

Kışın gelişiyle birlikte havalar soğumuştu.Dayım, bana ve kardeşime kalın bir mont ve bot almıştı . Ona karşı çok mahçup olmuştum . Yüzündeki mutluluğu gördükçe dayıma karşı kendimi borçlu hissediyordum. Evimizden bir süreliğine çıktığımızdan beri yengemin bize karşı tavırları bu eve yerleşmemize sebep olmuştu. Diğer evimin kirasını ödeyemeyecek durumda olduğumuz için oradaki birkaç parça eşyaları satarak elimize para geçmesini sağlamıştık.

İçimde yaşadığım ikilemin ardından Muhsin'in sağlığı düzeliyordu.Bir akşam yengemin uzaktaki oğlunu hatırlayıp sürekli ağlamasının ardından kuzenim Vedat'ın ziyarete geleceğini öğrendik.Evde anlamsız bir telaş vardı. Yaprak sarmalar, etli nohut yemekleri buram buram kokarken ben ise kuzenimin köye en son kaç yaşında geldiğini hatırlamaya çalışıyordum . Onu en son gördüğümde Muhsin kadardı . On yaşında birlikte oyun oynar ve köydeki mahalleleri gezerdik.Bana hep:

- Burada nasıl yaşıyorsunuz? Çok sıkıcı, derdi.

Onun sorusuna karşılık nasıl cevapsız kaldığımı düşünürdüm . Köyümüzü beğenmiyordu. Şehirde büyümüş olmanın verdiği ayrı bir hava vardı . Bir daha da hiç gelmemişti zaten. Şimdide Ankara' da bir şirkette çalıştığını öğrenmiştim . Orada tanıştığı kız arkadaşıyla geçen sene evlenmiş bir daha da yolu Eskişehir 'e düşmemişti.

Yengemin telaşı karşısında dayım kahkahalar atıyordu:
- Necibe, nedir bu telaş? Oğlun iki gün kalıp gidecek zaten.
Yengem onu hiç duymuyordu .sürekli mutfakta bir şeylerle uğraşıp oğlu ve gelini için hazırlık yapıyordu.

Soğuk kış gününde kapının önüne siyah bir araba durdu.Muhsin ile pencereden onları izliyorduk.Yengem dayanamamış apartman kapısına kadar inmişti.
Araçtan ağır adımlarla, uzun boylu , rahatlığının verdiği etkiyle karnındaki kiloların baş gösterdiği kuzenim indi. Hafif hafif yağan karın altında hızlıca annesine sarıldı. Arabanın bagajından valizlerini almaya geçtiğinde araçtan başında beyaz beresi ile kabanını takım etmiş, uzun boylu ve zayıf bir bayan indi.Sarı saçları ile yerleri halı gibi kaplayan beyazlığın içindeki uyumuna hayran kalınacak bir hali vardı.Ağzım açık onları izlerken yengeme doğru sarıldı ve apartmana yöneldiler.
Geliyorlardı.

SADECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin