YİRMİ ALTINCI BÖLÜM 🌱

14 17 6
                                    

Evleniyordum..

Kışın uzun geçmesinin ardından okullar yaz tatile girmis ve Muhsin'imize kavuşmustuk. Üc ay boyunca yanımızda, gözümüzün önünde olacaktı.  Benim düğün telaşimın yaninda annemin kalp ameliyati olacak olmasi hepimize bir burukluk katıyordu.  Geçen aylarda onu yormamak icin babam ve ben elimizden geleni yapmıştık. Sonunda bir gece kriz geçirdi ve onu şehre zor yetiştirdik.  Hastane kapısının önünde ağlayan ben, dayimi ve yengemi görünce biraz olsun gülümsemiştim. Annem kötüleşiyordu. Babam doktorla konuşmaya gitmişti ve dayımda onunla beraberdi.

Bir köşede oturmuş başımı ellerimin arasına alırken:

- Geliyorlar, diyem yengemle beraber hızlıca babamın yanına gittik.

- Annem nasıl baba?

Babamın yüzü düşmüştü. Ali dayım beni kolumdan tutup tekrar oturttu. Ben ise babamın ağzından çıkacak " iyi" kelimesini duymak için can atıyordum. 

- Kalbi cok yorulmuş, simdi dinleniyor. Annen biraz daha hastanede kalacak kızım.  Hadi siz yengenle beraber eve gidin.

- Hayır, bende kalıcam baba.
Dayimla birbirlerine baktıktan sonra başını eğdi babam.

Hastane koridorundan çıkıp annemin odasına giderken sanki ayaklarım bana oyun oynuyor gibi yavaşlamıştı. Artık karşımda gelen insanlari sezemiyor, onlarin konuşmalarini ugultu şeklinde duyuyor olmuştum.  Ve ben bayılmıştım...

Ayaklarım havada, başucumda tik tak ses çıkaran koluma takılı  bir serumla beraber uyandım.  Ne kadar süredir bu haldeydim bilmiyordum. Odada kimse yoktu. Babam nerdeydi? Dayım ve yengem? Yalnızdım odada. Gözlerimi tekrar kapatıp buraya kadar nasıl geldigimi hatirlamaya çalışıyordum.

- Uyanmış sonunda, diyen ve:
- Abi ben sana söyleyim işin var. Baksana nerede bayılması gerektigini bilen bir yengem var. Sen gel hastanede bayıl.  Olacak şey degil.

- Tamam Neriman .

Gözlerimi açıp karşımda duran Neriman'a ve yanıma oturmuş elindeki paketi açmaya çalışan Kadir'e baktım.

- Merhaba yenge.
- Merhaba Neriman. Bana yenge demeyi sürdürecek misin?

Güldü:
- Evet, yengemsin sonuçta.
- Nasılsın?
Kadir' e bakarken başımın ağrısı bir hayli beni zorlamıştı.
- Bilmiyorum. Annemi gördünüz mü? O nasıl?

- Annen iyi. Senden haberi yok. Alacaklarin oldugunu söyleyip senin benim yanima geldigini biliyor.

- Iyi olmuş, üzülmesin bir de benim için.

Elindeki çubuk krakeri uzatarak:
- Doktor tansiyonunun düştüğünü söyledi.  Al bakalim bundan başlayalım. 

Yavaş yavaş çubuk kraker yerken Neriman odadan çıktı. Ikimiz kalmıştık.  Uzun zamandır onu görememistim .

- Zayıflamışsın.
- Sende kilo almışsın.  Dedim.
- Ne oldu rahatsiz mi oldunuz?
- Hayır, kim haber verdi size.
- Babam.
- Cok yoruldum.
- biliyorum, diyerek elimi tuttu. Onunlayken cok huzurluydum .evlenip bir arada yaşama istegi beni icinde bulunduğum karmaşık dünyadan koparip alıyordu.

Bir süre öylece kaldık. Kapıyı açıp babamın sesini duyasiya kadar.

- Nasıl oldun kızım?
-Daha iyiyim baba.
- Serumun bitince annenin yanına gelin artık, meraklandı.

Bir süre daha başbaşa kalmayı cok isterken , Kadir'in elindeki çubuk kraker bitmiş ve bana bakıyordu.

- Biraz daha çubuk kraker alır mısın? Dedigimde ikimizde birbirimize bakarak gülüyorduk.

Annem bir hafta hastanede kaldi ve bu durumu Muhsin ' den saklamanin zorluguyla onu görmek için birkaç kere okuluna gittim. Annem ve babamin nasil oldugunu sordugunda :
- Cok iyiler kardeşim.  Annem hic yorulmuyor. Diye kaçamak yanıtlar veriyordum.

Zamanla Muhsin' de bizde bir seyler olduğunu anlamıştı.  Bir hafta sonu kimseye haber vermeden köye gelmesi ve evde kimse olmadığını görünce komşulardan durumu öğrenmesi iyi olmamışti. Telefonun ucunda aglayarak babamla konuşmasından anlaşıldığı üzere bu olay onu bayağı etkilemişti. Bir gece komşuda kaldıktan sonra ertesi gun otubuse binip hastaneye gelmişti Kadir ile beraber. Anneme sarilirken çıkardığı hıçkırık sesi beni derinden etkilese de ona belli etmemeye ve annemizi yormaması gerektigini söylemeye çalışırken gece artık gündüze dönüyordu .

Yaşadığımız zorluklar baş ederken araya böyle sürpriz olaylarin çıkması hepimiz için kaçınılmaz oluyordu. Annemin iyileşip köye donmesinin ardindan gece kavrami benim icin kalmamıştı.  Doktorun bir sonraki kalp krizi riskinin ansızın gelebilecegini ve sürekli gözetim altinda olmasinin daha iyi olacagini söylemesinin üzerinden ben yavaş adimlarla annemi uyurken kontrol eder hale gelmiştim.  Bir gece babam beni yakalamış ve:

- korkma ben yanındayım. Ara ara kalkıp anneni kontrol ediyorum. Demisti. Onum verdigi rahatlıkla artik uykusuz gözlerime eziyet etmeyi birakip uyumaya başlamıştım.

Bahçeden giren beyaz arabayla Kadir' in geldiğini anlamıştım. Yaninda dedesi ve babaannesi ile beraber anneme geçmiş olsun dileklerini sunmak için gelmislerdi. Bir süre oturduktan sonra dedesi söze başladı ve:

- Düğün tarihlerini belirleyelim istiyoruz, sizin icinde uygunsa, dedi.

Babam bir süre düşündükten sonra:
- Uygundur. Kisa zamanda yapalim dedi ve artık geri sayim başlamıştı.  Onlarin evden ayrilmasinin ardindan annem ve babamin gizli konusmalarina sahit olmayi hiç istemezdim:

- Şimdi saglikliyken kizimizin düğününü görelim.  Yarin ne olacağını Allah bilir, demisti annem. Onun bu duygusal konuşmasını hatırladıkça hep gözümden gelen yaşlara engel olamıyordum.

Günler sayılı geçiyordu.  Belki biten ömre belki yeni başlayacak hayata. Kim bilir..

SADECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin