OTUZBIRINCI BÖLÜM

24 9 0
                                    

-istemiyorum, yeter. Gelmeyin artik üstümüze. Allah büyük.
- Biz ne diyoruz oğlum.  Sadece torunumuzun yavrusunu sevelim artik diyoruz.

Odanin içinde bagrişlari duyuyordum. Aslinda sadece Kadir bağırıyordu ve evin icinde yankılanıyordu. Evlenmiştik ve mutluyduk. Zamanla herkesin artik bir torunumuz olsun, yeğenimiz olsun demelerine ragmen bile. Ikimizde istiyorduk. Bir yavrumuz olsun bizim olsun, dünyamıza renk katsin diye . Ama olmuyordu. Daha yeni evliyiz olur dedikce olmuyordu ve zaman geçiyordu artik. Kadir bir bebek istiyordu bunu bana söylüyordu bende istiyordum. Her gun dualar ederken dilimden düşen iki kelime ile son buluyordu gozyaslarim:
- Rabbim, sevdigim adami mutlu edecek haberi vermeyi bana nasip eyle.

Onun için dua ediyordum. Onu mutlu etmeyi oyle cok istiyordum ki isten yorgun geldiginde en sevdigi yemekleri yapmak icin butun gun mutfakta uğraşır, kapiyi açışıyla mutfaktan çıkardım.  Babaanne ve dede gun boyu salonda oturur arada parka gidip gelirlerdi. Neriman artik çalışmak istedigini söyleyip bir markete girmişti. Sabah erken saatlerde gidip aksamda uyumaya gelirdi. Ev sadece bendeydi. Bu da hosuma gitmiyor degildi. Diledigim gibi evi topluyor temizliyor sonrada mutfaga yemek yapmaya geçiyordum. 
Haftasonlari Muhsin'i yurttan almaya beraber gidiyor bizimleyken guzel vakit gecirmesi icin elimizden geleni yapıyorduk.  Annem ile gunboyu telefonda konuşup:

- Kendini yorma anne, sözleri ile bitiyordum. Duragan hayatima bir heyecan katmak icin de bebek istiyordum. Ama olmuyordu. Ikimizde dile getirmeye korkuyorduk bunu. Sonunda bugun meydana saçılmıştı. Bağırıyordu iste Kadir. Bıkıp usanmıştı o da benim gibi herkesten bunu duymaya. Kendine alıyordu bütün suçu. 

-İstemiyorum. Maddi durumumuz iyi degil daha, diyordu.

Dogru da söylüyordu. Düğün borçları icin cektigi krediye gidiyordu butun kazanci. Elde avucta kalani ise evin giderlerine harcıyordu.  Neriman ise kazandigini kendine saklıyordu:

- Bende yuva kuracagim. Kim alacak çeyizimi. Benden para istemeyin .

Diyerek butun açık kapilari kapatıyordu. Butun evin yuku Kadir'deydi. Ona destek olmak icin bende ise girmeliydim. Bunu birkac kere soylemek istedigimde kabul etmemisti ama kabul etmesi gerekiyordu artik. Durumumuz iyi değildi.

Birden kapıyı açtı:
- Telefonum nerde? Bulamıyorum. 
Hizlica ayaga kalkip etrafa bakindim. Masanin ustunde duruyordu. Ikimiz ayni anda elimizi masaya uzattik ve çarpıştık. Bir anda elektrik çarpmış hissine kapılıp elimi çektim. Bana sert bir bakış atip telefonunu aldi ve hizlica evden çıktı.  Onun ardından bakarken odaya babaanne girdi. Elindeki kasede bir şeyler vardi onlari karıştırıp yanima yavaşça oturdu:

- Söyle bakalim bir sıkıntıniz mi var?
- Ne gibi babaanne?
- Ee kizim evleneli bir sene olacak. Artik bir torun sevmeyelim mi ?
- Sevin tabi babaanne, bende isterim
- istemekle olmuyor ki kizim, mujdeli haber vermiyorsun ki bize.

Kafami aşağıya eğdim utanmiştim. Elindeki kaseyi elime tutuşturup:
- Bunu senin icin hazirladim, dedi.
- Bu ne babaanne?
- Eskiler hazirlardi bunu, mujdeli haberi hemen almak istedikleri zaman. Sende bunu ye.

Oylece bakip kalmıştım. Benim bunlara ihtiyacim yok, istemiyorum demek geldi içimden.  Sonrada faydasi olur belki diye kendimi avutarak kabul ettim. Yüzünde hınzır gülümsemeyle odadan çıktı.  Bir kaşık almak isterken yogurt ile ezilmiş daha önce görmediğim bir ot karişimini agzima götürürken biraz olsun umudum yeşermişti. Bunu Kadir bilmemeliydi. Hemde hiç..

-sesin kötü geliyor kızım?
- bir sey yok anne, yorgunum.
- ne yaptin ki?
- yemek yaptim ev işi derken yoruldum.
- Neriman nerde? Hala iste mi ?
- Evet anne.
- Muhsin'in okul tatile girecek yanimiza gelecek sende gelsene. Özledik kızım.
- Kadir ile konuşayim anne, haber ederim.

Biraz olsun buralardan gitmek, köyümün kokusunu çekip annemin yemegini yemek benim icin iyi olacaktı. Zaten Kadir hep çalışıyordu.  Eve zor geliyordu. Butun gun yalnızdim. Artik sadece yaşıyordum.  Yaşamdan zevk almiyordum. Bir de bebek meselesi de çıkınca buralardan gitmek iyi olacaktı. 

Gece yarısına dogru kapı açılmıştı. Yavaşta odaya girdi ve ışığı açmadan bir şeyleri görmeye çalışıyordu. Uzanip ışığı açtığımda dönüp bana baktı:

- Uyumadin mi ?
- Seni bekledim.
- Niye?
- Niye mi? Bekledim iste Kadir. Bunun niyesi yok 
- Tamam.

Konuşmaya devam etmedi. Neler oluyordu anlamamıştim.

- Neyin var? Benimle niye konuşmuyorsun?
- Cok yoruldum. Uyuyalim
Işığı söndürmeye uzandı. Yorgun görünüyordu. Bana bakmadan yataga geçti ve battaniyeyi üstüne çekip yattı.

- Köye gitmek istiyorum.  Muhsin'in okulu tatile giriyor. Bende onunla gidersem iyi olur.
- Sıkıldın mı?
- Nerden? Kimden?
-Evlilikten.
- Hayır.
- Bugünkü konuyu duymuşsundur. Önemseme sen onları.
- Sen önemsiyorsun ama.
- Sana laf gelmesini istemiyorum.
- Bana ne diyorlar ki?
- Boşver uyu hadi.

Sinirlenmiştim. Bana ne diyorlardi?dogruldum ve onu dürttum:

- Bana dogru döner misin? Bana ne diyorlar? Çocuğu olmuyor mu diyorlar?

- Bağırma.

Farkinda olmadan sesimin yukselmesine sebep olmuştum.

- Söyle o zaman bana ne diyorlar.
- Bir şey demiyorlar. Bebek istemiyor diyorlar sadece.
- Kim biliyor benim bebek istemediğimi.  Bu zamana kadar kime demişm bunu.

Bana dönüp dogruldu. Kollarımdan tutup sarıldı:

- Bilirsin iste evlenmezsin, ne zaman evleneceksin olur. Evlenirsin çocuk ne zaman derler. Yani bunları düşünme. Bende düşünmeyeceğim artık.  Gitmek istiyorsan yarin git Muhsin ile beraber. Sonra gelip seni alırım.

Arkasını dönüp yattı. Ben ise dönüp dururken onunda benim gibi uyumadığını farkettigimde:

- buralardan gitmeyi cok istiyorum dönüşü olmasa bile, sözünü etmiştim bir kere.

SADECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin