2. Bölüm

4.3K 187 19
                                    

Müdür sinirle onlara bakarken Hademe Kamil kovulmayı, Gökhan bir hayvana benzetilmeyi, Oğuz ise pizzalarını yemeyi bekliyordu. "Ben artık sizi uyarmaktan yoruldum! Demirli biz seninle ne yapacağız ya seni hayvana benzete benzete, hayvanların neslini tükettim artık bu korkuyla üremek istemicekler." Oğuz gene ciddiyetsiz bir şekilde kıkırdadı. Müdür sinirle Oğuz'a dönüp," Komik olan neydi Ünal." dedi. Oğuz gene ciddiyetsiz bir cevap verip Müdür'ü çileden çıkarmayı başardı,"Hocam bence siz bizim beyinlerimizi söküp yerine hayvan beyni koyun hem kendi türümüzden birilerini daha dünyaya getirmemiş oluruz hem de hayvana benzetilmekten kurtuluruz!" Müdür sinirle Gökhan'la Oğuz'u kovdu. Onlar kapıdan çıkar çıkmaz karşılarında bir adet Yaprak, Sinan,Ali ve Barış gördüler. Herkes birbirine 'ne oldu' Gözleriyle bakarken Oğuz gerginliği dağıtmak İçin klasikleşmiş cümlelerinden birini kurdu," Gençler birer pizza mı boğsak!"
*****
"Oğlum siz manyak mısınız?" Dedi Ali. "Ben size kaç defa dedim bir gün yakalanacaksınız diye ama beni dinleyen kim!"
"Abi ben 3p'li bir meseyim durduramıyorum napayım?"
"Hadi bunu anladım bu salak sana ne noluyor Gökhan?"
"Alınıyorum ama Ali Başkan."
"Ya abi ben ne bileyim bende Oğuz'un aklına uydum. O kadar güzel anlattı ki pizza yicez falan bi an kendimi durduramadım!?" Ali en sonunda kendini sakinleştirmek adına oturduğu sandalyeye iyice yaslandı. O sırada pizzalar geldi ve Oğuz'a ne oluyorsa bi anda bütün pizzaları garsonun elinden alıp kendi önüne koydu. "Hop n'oluyo ya bize de versene!" Dedi Sinan. "Abi ben pizzaya açım ya salın beni valla siz kendinize söyleyin birer tane daha."
"Aman be tamam." dedi ve garsonu çağırdı Gökhan. Siparişi verip afiyetle yedikten sonra hepimiz evlerimize dağılıyorduk ki telefonum çaldı. Arayan Barış'tı çok heyecanlandım ama bizimkilerin yanında açmak ne kadar doğru bilemedim "Alo"
"Merhaba Yaprak Hanımla mı görüşüyorum?" Karşımdan gelen kadın sesiyle şoka girdim. Kadın anlamış olacak ki konuşmaya devam etti. "Düşündüğünüz gibi bir şey yok daha da kötüsü var...Barış Bey motosikletle kaza yapmış ağır yaralı..." Hani bir an zamanın ve mekanı unutursunuz ya işte tam da onu yaşıyordum. Kalp atışlarım durmuştu sanki...Kendimi ağlayarak yere bıraktım. Ali sesimi ve hıçkırıklarımı duymuş olacak ki hemen yanıma geldi. "Yaprak ne oldu niye ağlıyorsun!!" Cevap veremiyordum söyliceğim şeyler boğazımda düğümleniyordu. Sadece şunları söyleyebildim... "Barış..Barış k-kaza.." Ali anlamış olacak ki hemen bana," Kalk hastaneye gidiyoruz çocuklara da haber veririm." Dedi. Hiç gücüm yoktu sadece dediğini yaptım. Yol boyunca sadece gökyüzünü izledim ve ağladım. Hiç bir şey hissetmiyordum. Her yerim uyuşmuştu aklımda ise tek bir söz vardı. 'Ona bir şey olursa ben yaşayamam!' Dışımdan söylemiş olacağım ki Ali şaşkınlıkla bana döndü bense yaşlı gözlerlerle ona baktım. Taksi durduğu anda ön koltuğa yapıştım normalde buna ikimizde gülerdik ama o anda ne gülecek enerjim ne de isteğim vardı. Ben kapıyı açar açmaz koşmaya başladım Ali'de taksiye parasını verip arkamdan geldi. Hastane kapısından içeri girer girmez daha çok ağlamaya başladım çünkü ben hiç bir zaman Barış'la buluşmamın hastane olacağını düşünmemiştim. Ali arkamdan geldi ve "Hadi gel!" Dedi bense Ali'yi kenera çekip,"Neden geldin Ali?" Dedim. O ise hiç tereddüt etmeden lafa girdi ne olursa olsun ondan nefrette etsem de ben bıçaklandığımda o da yanımdaydı ve sana söylediklerini şunlardı değil mi? 'keşke kalan canımın yarısını ona verebilseydim." Hatırla sen söylemiştin bana. O cümleyi duyduktan sonra hastanenin içinde ağlayarak bağırdım ve dizlerimin üzerine çöktüm. Ali hıçkırıklarımın arasında," O iyi olacak sana söz veriyorum." Dedi. Danışmaya giderek Barış'ın yerini sordu. Ama tam o sırada önümden koşar adımda bir sedye geçti içindekinin kim olduğuna bakmak için ayağa kalkmamla düşmem bir oldu artık ağlayamıyordum çünkü kalbim yok olmuştu. Hiç bir şey hissetmiyordum. Sadece 'Barış!' Diye bağırabildim. Ali beni kolumdan tutup kaldırdı ve "Hadi" Dedi. Birlikte sedyenin peşinden gittik. Ama yetişemedik çünkü Barış çoktan ameliyathanenin kapısından girmişti bense sadece arkasından bakabildim. Ali yanıma gelip,"Sözümü tutacağım küçük titan."Dedi. Ben Ali'ye döndüm ve içimden gelenleri söyledim, "Ali ona bir şey olursa ben yaşayamam! Asla yapamam...Yüzü gözü kan içindeydi çok kötüydü. Ben onsuz...sırıksız bir hayat istemiyorum. ANLADIN MI?" Ali anladım dercesine başını salladı. O sırada arkamızdan Sinan'ın sesi duyuldu,"N'oluyo lan burda!" Koşarak Sinan'ın kollarına atladım ve sadece şunu söyleyebildim,"Barış!" O ise beni kocaman kollarıyla sardı. Sonra da arkasından Oğuz ve Gökhan geldi.

                                     *****
Aradan 5 saat geçti ve saat 10'a geliyordu. Ben Sinan'ın omzuna yattım ve çıkacak haberi bekledim. Sinan'ın omzu sırılsıklam olmuştu. Tam o sırada annem beni aradı ve ona bir şeyler uydurup Ali'de kalacağımı söyledim nasıl olsa yarın okul yoktu. Ben tam Ali'ye bir şey söyleyecektim ki ameliyathanenin kapısı açıldı ben hemen koştum tabi. İçerden yaşlı bir adam çıktı ve ebeveyn yok mu diye sordu ben hemen söze atıldım,"Sadece babaannesi var ama bende numarası yok."
"Tamam o zaman ben açıklayayım size."
"Barış Beyin durumu şu an çok kritik ilk 48 saat gözetim altında tutucaz."
"Nesi varmış?" Dedi Gökhan.
"Kaburgası parçalanmış ve ciğerlerine batmış. Ayrıca aşırı derecede iç kanaması vardı. Allah'tan kask takıyormuş yoksa kafatası parçalanabilirimiş çok hızlı gittiği için kaza yaptığını düşünüyoruz!" Ben kendimi geriye verip sandalyeye attım bizimkiler doktora birkaç şey daha sordu. Sonra onlarda yerlerine oturdu bir kaç dakika sonra ameliyathanenin kapısından yüzü yara bere içinde Barış çıktı. Kalbimi çıkarıp ona veriyormuş gibi hareket yaptım. Çok kötü hissediyordum dünyanın en kötü günü olabilirdi.

                                        *****
Anneme Ali'lerle takılacağımı söyleyip daha çok Barış'ın yanında kalma hakkı kazandım. Yaklaşık 30 saattir burdayım kimse eve gitmedi kimse Barış'ın yanından ayrılmadı. İşte bende o zaman bir şey fark ettim Barış'ın bizden başka düzgün arkadaşı yoktu!!

Hemşirenin yanına gidip içeri girebilir miyim diye sordum. Kısa olmak şartıyla izin verdi. Kıyafetleri giyip içeri girdim. Ve hiç düşünmeden elini tuttum. "Barış yalvarırım gözlerini aç bak ben yanındayım, biz yanındayız seni yanlız bırakmaya hiç niyetim yok ama çok yoruldum ağlamaktan artık gülmek istiyorum...Seninle gülmek istiyorum. Nolur beni yanlız bırakma..." Bir kaç saniye belki gözlerini açar umuduyla gözlerine baksamda açmadı bende pes edip kafamı önüme eğdim işte tam o sırada... "Seni asla yalnız bırakmayacağım Amazon kızı!" O an gözlerindeki yaşlar peş peşe düştü. Ben kafamı kaldırmayınca Barış eliyle zarif bir şekilde kafamı kaldırıp gözyaşlarımı sildi. O sırada içeriye hemşire girdi," Yeter bu kadar hastamızı yormayalım." Dedi. Kafamı sallayıp Barış'a döndüm ve sadece onun ve benim duyacağım şekilde fısıldadım. "Seni seviyorum sarı oğlan!" O da aynı şekilde fısıldadı,"Bende seni Amazon kızım!" Elimi yanağına götürüp okşadım sonra da kalkıp dışarı çıktım tabi ona öpücük atmayı da ihmal etmedim. Kapıdan çıktığımda kafamı yerden kaldırıp çeteye gülümsedim ve "Uyandı." Dedim. Onlarında yüzlerine kocaman bir gülücük yayıldı.

4N1K YAPBAR✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin