17. Bölüm

1.8K 84 26
                                    

"T-tanıştığımıza memnun oldum." Dedi Gökhan titrek sesiyle." Tabi ben bu durumdan iyice korktum ve geri geri giderek Barış'ın yanına ulaştım ve kulağına fısıldadım,"Kaçsak mı?"
"Tabi ki kaçamayız Gökhan'a ne olacağı belli değil. Sen gel bakayım şöyle." Diyip beni kendine çekti ve kollarıyla sardı. Kendimi bir anda dünyanın en güvende ve en huzurlu insanıymış gibi hissettim ama tabi ki içimdeki bu kız adamın bağırmasıyla uçup gitti."Sen benim kardeşime sarkıntılık mı ediyorsun lan?"
"Yok abi ne sarkıntılığı Merve benim arkadaşım."
"Bırak bu işleri Gökhan ben senin o iltifatlarını duymasaydım belki inanırdım. Şimdi sana sorum şu dayağını büyük boymu istersin orta boy mu?"
"Küçük boy yok muydu abicim?"
"Yok! Sana bu sorun yüzünden büyük dayak uygulayacağım yat yere." Gökhan söylenerek yere yattı,"Ama abi bak insanların duygularına saygı duymalısın yani."
"Ne dedin ne dedin?"
"Dayaklarına saygı duyuyorum dedim abi."
"Peki." Adam tam elini kaldırıp Gökhan'a vuracaktı ki arkadan Merve geldi,"Abi!" Adam arkasına dönüp şaşkın gözlerle Merve'ye baktı,"Merve!" Aynı şekilde Gökhan da,"Merve?" Adam bunun üzerine Gökhan'a dönüp elini tekrar kaldırdı,"Sus lan."
"Tamam abi vallahi sustum." Hepimiz şaşkın gözlerle onları izlerken Merve Gökhan'a doğru yaklaştı ve abisine söylenmeye başladı,"Abi sen ne yapıyorsun ya?"
"Sana sarkıntılık edeni tam döverecektim ki sen geldin. Hadi arkanı dön bende rahat rahat döveyim." Bu cümlenin üzerine Oğuz bana doğru yaklaşıp fısıldadı,"Rahat rahat derken? Rahat rahat s*keyim dermişçesine." Hafifçe gülümsedim. Normalde bunu televizyondan izlesem kesin kahkaha atardım. Ama susmam gerekiyordu Yani normal olarak. Merve en sonunda güç bela abisini ikna etti ve Gökhan'ı yerden kaldırdı. Gökhan ona büyülenmiş gibi bakıyordu. Ve bana Merve Gökhan'ı gene abisinin kollarına atacak gibi gelmeye başlamıştı. Bende küçük bir öksürük attım ortaya. Gökhan hemen anladı ve gözlerini Merve'nin üzerinden çekti.

Ali'lere vardığımızda Gökhan hala şoku atlatmaya çalışıyordu. Elimi Gökhan'ın omzuna attım."Üzülme be Gök kuş geçti."
"Nasıl geçti Yaprak ya? Adam kim bilir bana neler yapar."
"Valla şu anlık atlattın. Gerisini bilemeyeceğim." Dedim ellerimi kaldırarak. Gökhan bana doğru üzgün bir bakış attı. Bende onun sırtına vurdum.

Yaklaşık yarım saattir Bade'yi bekliyoruz ve kekleniyormuşuz gibi hissediyordum bunun üzerine dayanamayıp söze atıldım,"Ya beyler bu Bade bizi kekliyormuş gibi geliyor." Hemen arkadan Oğuz söze atıldı,"Vallahi Yaprak bana da kekleniyormuşuz gibi gelmiyor değil." Hemen kafa sallayıp ona yanıt verdim."Değil mi değil mi Oğuz kuşum? Bu böyle gitmez, nerede bu ya arayın biriniz." Herkes ellerini kaldırıp 'ben aramam' pozisyonuna geçti. En sonunda daha çok keklenmememiz açısından Bade'yi aramaya karar verdim."Arıyorum sessiz olun." Diye uyardım yaklaşık otuz saniyelik bir bekleyişin ardından telefon açıldı,"Neredesin Bade?"
"Sana ne Yaprak."
"Gelmiyor musun?"
"Of tamam geliyorum."
"Niye gelmeyecek miydin?"
"Yani biraz sizi kekleyeyim dedim." O kadar sinirlendim ki telefona ağzıma sokup parçalamamak için kendimi zor tuttum. Sırf o pislik buraya gelsin diye. "Tamam Bade bekliyoruz hadi gel." Telefona cevap vermesini beklemeden yüzüne kapattım sonra çeteye dönüp,"Ya bu kız mal. Harbi harbi mal hatta gold mal." Dedim. Bunun üzerine Barış bana doğru sırıttı."Bana dediğin gibi mi? Hatırlatayım istersen. 'Mal, hard mal, premium mal, gold mal.' Bunun üzerine gülüp kafa salladım. Oda güldü.

Yaklaşık on dakikalık bir bekleyişin ardından kapı çaldı. Ben tam açacaktım ki, Ali galiba benim yüzümdeki siniri görüp,"Yaprak sen dur ben açarım." Dedi. Ben de sakinleşip yerim oturdum.

Bade içeri girdiğinde gene yüzündeki o salak ve katlanılmaz ifade beni çileden çıkardı. Gerçekten artık onu öldürmemek için zor tutuyordum kendimi. "Eee ne yapacağız biz burada?" Dedi Bade. Hemen ona karşılık verdim."Film izleyeceğiz dedik ya."
"Ne izleyeceğiz peki?"
"Sen ne istersin canım." Dedim gıcık bir ifadeyle. O da bana yüzünü ekşitti ve devam etti."Bilmiyorum ne olursa izlerim."
"Tamam o zaman sen otur biz açarız filmi." Dedim ve bizimkilere doğru sinsi bir bakış attım. Sonra ben, Ali, Oğuz ve Barış mutfağa doğru gittik. Ali mısırları patlatmakla meşguldü. Ben de hemen söz girdim,"Ne izleyeceğiz Oğuz?" Tabii ki gene Oğuz pislik karakterini konuşturarak,"Dabbe izleteceğiz." Ben de korkup,"Lan oğlum ben onu izlemem." Dedim. Oğuz bunun üzerine bana dönüp cevabını verdi."Zaten biz izlemeyeceğiz ki."
"Nasıl yani?" Diye sordum merakla. "Hmm bir düşüneyim. O filmin en gerilimli anlarında Bade'yi  odada yalnız bırakacağız." Dedi ve bize doğru göz kırptı. Hepimiz Oğuz'a kitlenmiş bakıyorduk. Tabi bu bakışlar mısır pencereden taşana kadar sürdü. Hemen durumu fark edip,"Ali kuşum mısır taşıyor!" Dedim. Ali hemen ocağın altını söndürdü."Umarım yanmamıştır." Dedi. Ben bunun üzerine asıl önemli olan şeyi hatırlattım."Oğuz artık zamanı geldi değil mi?" Dedim. Oğuz da bana gülüp tuvaletin yolunu tuttu. Barış tekrar sordu,"Ne yapacaktı bu?"
"Tükürükleri hazırlayacak." Dedim gülerek. O da bana doğru güldü. Sonra ben de tabii ki de her zaman olduğu gibi,"Bunlar neymiş onlar neymiş..." Dedim ve gamzesine parmağımı soktum. Bunun üzerine Ali,"Eee Yaprak bize yok mu?" Dedi ben de küçük bir tebessüm edip,"Tabii ki de sana da var Ali kuşum." Dedim masum bir ifadeyle ve anında gamzelerine parmağımı soktum.

Mısırları hazırlayıp içeri girdiğimizde hepimiz bir yandan Oğuz'u bekledik bir yandan filmi açtık. Işıkları kapattımınızda tuvaletten Oğuz geldi. Tabi karanlık olduğu için de elindeki bardak gözükmedi. Hemen Oğuz'a 'onu bana ver' dermişcesine hareket yaptım Oğuz da bana çaktırmadan bardağı verdi. Filmin ilk başları bile bu kadar korkunçken ben nasıl izleyeceğimi düşünüyordum ki Oğuz'un söyledikleri aklıma geldi. Ama tabi asıl meseleyi de unutmayalım gerilimin en dolu anlarında Bade televizyona kitlemişken ben de fırsattan istifade de tükürük dolu bardağın içindekileri Bade'nin  mısırına kattım. Tabii ki de ilk başta ıslaklık fark etti ama çok da takmadı. Tabi sonra ki beş dakikada biz çoktan salonu terk etmiştik ve mutfakta sohbet etmeye başlamıştık ama Bade'nin dünyadan haberin yoktu tabi. Öylece oturuyordu Oğuz hemen bana elini kaldırdı 'çak' hareketi yaparak. Ben de tabii ki de karşılık verdim. "Ya Oğuz bu pislik işi çok hoşuma gitmeye başladı. Bunu bana da öğretir misin?" Oğuz da bunun üzerine biraz triplendi,"Alooo siz benim yerime geçebileceğiniz mi sandınız. Kimse kimseye bir şey öğretmiyor kardeşim herkes yoluna. Biriniz benim aklıma girerek farklı farklı fikirler üretir, biriniz benim gibi olmak ister. Hayır kesinlikle kabul etmiyorum hemşire!" Diye karşılık verdi. Bende kahkaha attım ama galiba fazla kahkaha attım ki bunu Bade duydu ve odada bir çığlık attı. Galiba bu aptal kız hala bizi yanında sanıyor. Bade o kadar çok korkmuştu ki evin içinde,"Yaprak, Ali, Oğuz, Barış nerdesiniz?!" diye bağırmaya başladı. Hepimiz kahkahalarla gülüyorduk. Ve ben altıma işemek üzereydim. Mutfak kapısını açıp içeri girdiğimizde Bade'nin yüzündeki o korkmuş ve solgun ifadeyi görünce kendimi kahkahalara boğulmuş bir şekilde yerde buldum. O kadar çok gülmüştüm ki ağzım yırtılmış olabilirdi. Barış'ın hemen bacağını tuttum. "Barış beni durdur." diye yalvardım ama Barış'ta gülmekten konuşamıyordu. Bade ise şaşkın ama bir o kadar da şok ifadesiyle şunları söyledi,"Siz siz ne yapıyordunuz orada?" Dedi. Ben de gülmemi kontrol altına alıp Bade'nin yanına gittim ve omzuna bir kaç kere vurdum,"Ah canım sen sanırım tuzağa düştün hemde çok büyük bir tuzaga düştün. Nasıldı tükürük dolu mısır yemek hoşuna gitti mi?" Bunun üzerine Bade yanakların şişirdi. Başta ne olduğunu anladım ama sonra Bade öğürmeye başlayınca ne olduğunu anladım ama çok geç kalmıştım...Bade kustuuu!!Hepimiz iğrenmiş bir şekilde Bade'ye bakıyorduk. Ama ben yerdeki kusmuğa dayanamayıp,"Biriniz şu temizlesin yoksa ben daha da fazla kusucam." Diye söylenmeye başladım. Herkes 'ben temizlemem' der gibi baktı ama tabi benim Ali kuşum ve Barışım hemen 'ben yaparım' moduna geçtiler. Haklılar tabi bunların içindeki rekabet hiç bitmedi. İkisi de aynı anda,"Ben yaparım."
"Ben yaparım." Diye tartışmaya başladılar. Sevgili olsalar şey gibi olurdu,"Sen kapat...Hayır hayır sen kapat...Hayır sen kapat" gibi. Ben de en sonunda dayanıp,"Oğlum sevgili misiniz ya hadi biriniz temizlesin şunu daha da kötü olmaya başladım." dedim. Çünkü kusmuk kokusu iyice yayılıyordu ama biz bunları düşünürken ortalıkta Oğuz yoktu. Hemen durumu fark edip bizimkilere sordum,"Ya beyler bu arada Oğuz nerede?"Dedim. Gökhan,"En son tuvalete gidecekti." Dedi. Sinan ise,"Aynen bana da öyle dedi." Dedi biz tabi hepimiz başta ne olduğunu anlamadık ama Ali ve Barış peçeteye sarılı kusmukları lavaboya götürüp atmaya giderken. Banyonun kapısını açtıklarında alaturka tuvaletin üzerinde çökmüş bir şekilde Oğuz'u gördük,"Lan kaldım ben burada kaldırın beni!!!"

MishaPM MishaPM MishaPM MishaPM MishaPM MishaPM MishaPM MishaPM MishaPM MishaPM

4N1K YAPBAR✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin