&
Kitabımın arasında bulduğum fotoğrafa bakmaya devam ediyordum. Bir duygu var mıydı içimde? Sanırım yoktu, nefret bile beslemiyordum şu an. Donuktum sanki. Duyguları alınmış bir ölüydüm.
Neden saklamıştım bu fotoğrafı? Saklamış mıydım ki?
Liseye başladığım o ilk yılda hatıra olarak çekilen bu fotoğraftaki şahıs neden benim şahsi eşyalarım arasında yer almıştı. Buna izin veren ben ne yaşamıştım sanki?
Aşk mı?
Aşk dediğimiz şey saf duygularla oluşan histi. Benim ise şu an o hise ne kadar yabancı olduğum gerçeğini görmezden gelemezdim.
Cem'in bulunduğu bu fotoğrafı ya da anı olarak sakladığım bu şeyi artık daha fazla tutmak, yaşatmak istemiyordum yaşamımda.
Artık geriye dönüp bakmayı sevmiyordum. Zaten yaşarken yeterince katlandığım, maruz kaldığım şeyin bir de fotoğraflarına, anılarına bakmak gereksiz bir sıkıntı yüklemekten öteye geçmiyordu benim için.
Velev ki güzel olsun, o anda yaşadığın gibi olmuyor. Çünkü duygular sabit kalmıyor. Tüm ayrıntıları gibi o heyecanıda unutuluyor.
Baktığım şey sakladığım şey değilse ne anlamı var üzerime yük etmemin? Ne anlamı var gözlerimin dahada kısıldığını izlememin?
O gözümün önüne gelen yorgun yüzüme bakmamın ne anlamı var?
***
2 Hafta Sonra
Ceyda'nın kulaklarıma dolan bağırışı adeta kulak tırmalayıcı cinstendi. "Ben filmi seçtim, hadi hızlı olun." demesinin ardından göz devirerek işime odaklandım.
Aradan geçen zaman diliminde planımın kusursuz halde ilerleyişini izlemek gurur vericiydi. Pot kırmadan, olay çıkarmadan geçen sürede hayatımı karartan bu insanlarla oldukça samimiyetlik kurmuştum.
Şimdi ise bu hikayeme başlamama sebep olan, benim başrol olduğumu hatırlatan o kişinin yani Cem'in evindeydim.
Ailesinin iş sebeplerinden dolayı şehir dışına çıkmalarını fırsat bilerek bizleri yemeğe davet etmişti. Yemeklerimizi sohbet eşliğinde bitirmiş sırayı film izlemeye bırakmıştık.
Ceyda film seçme görevini üstlenirken, bende mutfakta film esnasında yiyeceklerimizi hazırlıyordum.
Patlamış mısırları önümdeki büyük kaselere koyarken hemen yanımda bardaklara içecekleri dolduran Cem'e baktım.
"Ne oldu neden bakıyorsun?" diye sormasının ardından gülümseyerek "hiç, sadece güzel arkadaşlar biriktirmeme seviniyorum." dedim.
Cem bana eşlik edip gülümsemeye devam ettiği sırada "biliyor musun İrem sen bana hiç yabancı gelmiyorsun." demesinin üzerine "zaten niye yabancı geleyim ki?" diye sordum anlamsızca.
Son bardağıda doldurduktan sonra tam anlamıyla bana dönerek "öyle değil. Yani sanki daha önce seni tanıyormuşum gibi hissediyorum." diyerek bir adım yaklaştı.
Belimi tezgaha doğru dayayarak "önceden tanımadığını biliyorsun ama neden öyle hissedesin ki?" diye sorduğum esnada Cem elini önüme düşen bir tutam saça götürüp geriye savururken "ben bu yüzü görmüş olabilirim ama." demişti.
Yutkunarak hızla arkamı ona döndüm. "Saçmalama nereden göreceksin." der demez kaseleri kavradığım gibi "Ceyda filmi seçmişti artık içeriye geçelim." dediğim an kapının eşiğinde kollarını birbirine bağlamış olarak duran Derin'i görmemle şaşırmam bir olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GUPSE - DEĞİŞİM YOLU
Fiksi Remaja... Yaşadıklarımın hiçbirini unutmuyorum hayatımda. Yeri geliyor susuyorum, canımı yakan çok şey oluyor ama yinede susuyorum. Hatta zamanla tükeniyorum da. Buna izin verende benim. Salaklığımdan mı, saflığımdan mı? Hayır. Ben kimseye 'git' demiyor...