Asrın kızı

33.5K 729 57
                                    

Baba!" diye bağırdı küçük kız. Kahverengi gür saçları o güzel yüzünü kapatmış mavi gözlerini arasından güçlükle gösteriyordu. Deniz gözleri acının etkisiyle yaşlarla dolarken , minik bedeni babasının yanına gelmesini bekliyordu.

"Deniz gözlüm!" dedi aynı küçük kız gibi gür kahverengi saçlara ve masmavi gözlere sahip olan genç adam. Bu adam yerde acıyla ağlayan küçük kızın kahramanı , babasıydı. Zaten herkes onları yan yana gördüklerinde baba kız olduklarını anlayabiliyordu.

Küçük kız derince iç çekip babasını yüzüne gelen saçları itmesine izin verdi. Genç adam minik kızını çehresini kapatan kahverengi saçlarını ittiğinde deniz gözleri dolu dolu olmuş , korkmuş kızını gördü. "Neden ağlıyorsun?" dedi genç adam korkuyla karışık endişe duyguları içinde.

"Düştüm baba." dedi ağlamaktayken minicik elleriyle göz yaşlarıni sildi. Titriyordu , korkmuştu ve canı fazlasıyla yanıyordu. Kısacık kollarıyla babasının ulu gövdesini sarmak istedi. Kollarını babasının gövdesine doladı , kokusunu içine çekti , sanki son kez kokluyormuş gibi. "Beni hep koruyacaksın değil mi baba?" dedi minicik parmaklarıyla babasının ellerini tutarken.

Babası kızının minicik çehresini avuçlarının arasına aldı. Baş parmağıyla kızının deniz gözlerinden gelen o minik damlaları sildi. "Seni hep koruyacağım , meleğim." dedi babası kızının göz pınarlarından akan yaşları tekrar silerek.

Minik kız burnunu çekip o minicik dudaklarıni tekrar araladı ."Beni hiç yalnız bırakmayacaksın değil mi baba?" dedi bir kez daha. Ayağındaki acıyı unutmuştu ,babasını yanında hissettiğinde duyduğu güven duygudu bütün acıların önüne geçmişti.

Babası bu sefer gözlerini kaçırdı minik kızının deniz gözlerinden. Bir şey söyleyemedi. Dudakları kızının istediklerini söylemek için aralanamadı. Yavaşça eğilip kızının kızarmış diz kapağına dudaklarını bastırdı. "Yanında olamasamda , seni hep izleceğim." dedi. Babası yavaşça ayağa kalkarken küçük kız korkulu gözlerle onu izliyordu. Genç adam yavaşça uzaklaşmaya başladı oradan. Küçük kız ne olduğunu anlayamamıştı , sadece ağlıyordu.

Sonra her şey karardı. Ne babası kaldı geriye ne de eski küçük bedeni. Genç kız elini bedeninde gezdirdi. Büyümüştü , fakat babası neredeydi. "Baba!" diye bağırdı , düştüğü günde babasını böyle çağırmıştı. Fakat o gün babası gelmişti , şimdi gelmedi. Genç kızın içi korkuyla doldu. Korku hissi kanser hücresi gibi durmadan çoğalırken acıyla haykırdı. "Baba! Neredesin baba!"

Karanlık ortam kızı ürkütürken kız tekrar bağırdı."Baba korkuyorum!" dedi boğazı acıyana kadar. Sadece onun korkuyu en derinlerine kadar hisseden sesi boş ortamda tekrar ona geri dönmüştü. Adım atmaya bile korkuyordu. Yere oturup dizlerini kendine çektikten sonra başını diz kapağına yasladı. Babasının öptüğü yere. Uykusu bedenini ele geçirirken sayıkladıği tek bir kelime vardı. "Baba."

Kuş cıvıltılarıyla açtı genç kız gözlerini. Uzun kirpiklerinin arasından nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Tutulmuş bedenini yavaşça haraket ettirmeye çalıştı. Artık o korkutucu karanlık yerde değildi ama , ondan daha korkutucu bir yerdeydi. Babasını ondan alan denizin önündeydi.

"Babamı aldın benden!" diye haykırdı genç kız. Yerden aldığı çakıl taşlarını Marmara'nın soğuk sularına rastgele atmaya başladı. Her bir taşta gözlerinden yaşlar boşalıyordu. Her attığı taşta başka bir kelimeyi kaykırıyordu denize.

"Babamı geri ver!" dedi bu seferde. Bağırmaktan boğazı acımıştı ama bu onun ne ağlamasına ne de çığlık atıp bağırmasına engel oldu. O babasını istiyordu. O ilk aşkını , kahramanını ,güven bulduğu adamı istiyordu.

Yerden bir avuç taş daha alıp denize savurdu. "Yalvarırım babamı geri ver!"dedi dizlerinin üzerine düşerken. Omuzları sarsılıyordu ağlarken. Hıçkırıklerı gökyüzünü inletirken , göz yaşları yerdeki çakıl taşlarını ıslatıyordu. Çaresiz bir kız çocuğuydu o, yapayalnızdı içinde. Duvarlar örmüştü kendine , kimsenin geçemeyeceği yüksek duvarlar. Kendini kapatmıştı her şeye. Çünkü ne zaman açılsa düşmanları tarafından saldırıya uğruyor , kalbinden yara alıyordu.

Genç kızın hıçkırıkları arasında bir ses duyuldu. "Deniz gözlüm..." dedi sesin sahibi. Ona babasının seslendiği gibi seslenmişti ama bu sesin sahibi babası değildi. Genç kız bedenini yavaşça arkaya çevirdi. Görüş alanına simsiyah giyinmiş bir silüet girdi fakat yüzünü seçemiyordu. Genç kız göz yaşlarını eliyle hızla sildi. Ayağa kalkacak gücü yoktu yerde kalmayı tercih etti.

"Neden ağlıyorsun?" dedi tahminen genç kızın yaşlarında olan silüet. Kız hiç bir şey diyemiyordu. Adeta nutku tutulmuş, dilini yutmuş gibi hissediyordu. Bu sesin sahibi aynı babasının gittiği gün kullandığı sözleri söylüyordu ona.

"Seni hep koruyacağım , meleğim." dedi sesin sahibi. Genç kız artık iyiden iyiye korkmaya başlamıştı. Bu sesin sahibi ona neden bunları söylüyordu sorusu beynin kurcalamaya başlamıştı. Sesin sahibi genç kızın önünde dizlerinin üzerine çöktü. Elleriyle genç kızın çehresini avuçlayıp baş parmaklarıyla göz pınarlarından düşen minik damlaları sildi. Genç kız ürkmüştü. Karşısındaki genç, babası gibi tapılası mavi gözlere sahipti. Karşısındaki kıza derin derin bakan kişinin yüzünde sadece parlayan mavi gözleri görünüyordu. Yüzünün geri kalanı bulanıktı.

Genç kız elini kaldırıp karşısındaki kendi yaşlarındaki gencin yüzüne dokunmak istedi. Titreyen parmaklarını kendine bakan gencin yanağına koyduğu anda çekmek zorunda kaldı. Onun yüzünden kızın titreyen parmaklarına elektrik akımı gibi bir titreme geçmişti.

Bir kahkaha duyuldu. Bu kahkaha kızın karşısındaki mavi gözlü gençten gelmişti. Fakat kahkahanın çıktığı dudakları bir türlü göremiyordu genç kız. Bu onun fazlasıyla canını sıkmıştı.

"Deniz gözlüm." dedi sesin sahibi. "Sen bana dokunamazsın. Ben ulaşılmazım." dedi kendinden emin bir sesle. Kız korkmuştu , bu karşısındaki her kimse o bir yasak elmaydı.

Genç kız bütün cesaretiyle derin bir nefes alarak karşısındaki mavi gözlere odaklandı. O mavi gözlerde ona bakıyordu. Fakat genç kız bu bakışların anlamını ne kadar uğraşsada çıkartamıyordu. Çok yoğun bakıyordu bu mavi gözler. İçinde milyonlarca anlamı barındıran bakışlarla bakıyordu. Onu çözmek güçtü. Kız düşünceleri bir kenara itip kuruyan dudaklarını araladı. "Kimsin sen?"

Genç kızın yüzüne biraz daha yaklaştı fakat kız korkup başını geri çekmişti. "Ben kimim biliyor musun?" dedi boğuk sesiyle. Kız ister istemez bütün hücrelerinin bu soğuk sesle titrediğini hissetti. Başını sağa sola salladı.

"Ben senin geleceğinim." dedi soğuk ve bir o kadar iç titreten sesiyle. Kızın gözleri dolmuştu bilmediği bir nedenden dolayı. Genç , ağlamak üzere olan kızın alnına dudaklarını bastırdı ve daha yumuşak sesiyle ekledi. "Deniz gözlüm..."

---------
Kuzeyin kızı -Ecemguney hikayeleri sayfasına bekliyorum...

Asrın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin