medyada bulut var (çok tatlııı)
Ben uyumak istiyorum. Ben kalan ömrümü sıcacık yatağımın içinde yumuşacık yastığımla geçirmek istiyorum. Ben dışarı çıkmak istemiyorum. Ben korkuyorum. Her an aynı şeyin tekrarlanacağı ihtimalinden korkuyorum. Emin olamıyorum. Belki ruhum çok yorulmuştu ve gözlerim bana kısa bir gölge oyunu sergilemişti. Belki benim birkaç dakikadan ibaret gördüğüm siyah beden , aslında saniyelik bir göz yanılmasıydı. Belki , belki , belki...
Elimdeki havluyu yüzüme bastırdım. İçerden kızların ince sesleri buraya kadar geliyordu. Akşam ki beach party zımbırtısı için beni sabah sabah kaldırdıkları yetmezmiş gibi birde odamı savaş alanına çevirmişlerdi.
Kapı tokmağının tok sesini koridorda ilerlerken işittim. 'Siparişlerim geldi' diye çığlık atmak istesemde çenemi kapalı tuttum ve hızlı adımlarla kapıya yöneldim. Dün olanlardan beri bütün kapıları kilitlediğim için önce üsteki sonra altyaki kilidi açtım. Zinciri de çıkardıktan sonra kapıyı gülümseyerek açtım. Yerde iki tane kutu ve onun arkasında da bir adam duruyordu. Elindeki kağıda imzamı attıktan sonra kutuları içeri aldım.
Kutuları taşımak için dedemdem yardım istedim ve odamın kapısının önüne kadar taşıdı. Dedem aşağı indikten sonra kutuları odama sürükledim. Ebrar yatağımda ayaklarını altına alarak oturmuş , İklim'in ona oje sürmeyi bitirmesini bekliyordu. Başımı ik yana sallayıp kolileri odanın ortasına taşırken eş zamanlı olarak kapıyı ayağımla kapattım.
Ebrar sol elindeki ojeye üfledi. Gözleriyle kolileri gösteriyordu. "Onlar ne bebek?"
"Birkaç şey sipariş etmiştim." Kolilerden birinin çevresindrki bantı tırnakladım. "Kitap ve..." Bandı söktüm. "Kıyafet."
"Kıyafet mi?" derken kafasını kaldırıp kolilee baktı. İklim bacağını dürtüp "Kımıldama," dedi.
Bandını söktüğüm kolinin içinden kitaplar çıkmıştı. Kitapları inceleyip yerlerinden çıkartırken Ebrar'a , "Bu akşam ki beach party zımbırtsı için. Sahi bu partiyi kim düzenliyor? Sonbaharda , sahilde parti. Saçmalık. Umarım yağmur falan yağar da erkenden döneriz."
Kafama gelen yastıkla elimdeki kitapları neredeyse düşürüyordum. Bakışlarım ojesi kuruyan eli belinde , bana bakan Ebrar'a döndüm. "Saçma sapan konuşma. Hava durumuna baktım. Yağmur görünmüyor."
Ben omuz silkerken , İklim , "Kesin sesinizi , dikkatim dağılıyor,"diyerek bize kötü kötü baktı.
Ebrar bana dil çıkarıp önüne döndüğünde , kitaplarımı dizmek için buradaki geçici kitaplığıma yöneldim. Kitapları internetten almayı sevmesem de burada bulamadığım için sipariş vermek en mantıklısıydı. Boy sırasına göre yerleştirdim kitapları. Ardından boş koliyi bir kenara çektim , kıyafetlerin bulunduğu kutuyu daha kolay açtım. İçinden çıkan dizleri yırtık kotu , gömlek ve ceketi yatağın üzerine atıp , o kutuyuda diğerinin yanına çektim.
"Bunu mu aldın?" diyen Ebrar'ın , elinde kotum vardı. Yırtık olan dizlerine bakıyordu.
Kitaplıktan test kitabımı aldım , masama yöneldim. "Evet."
İklim , Ebrar'in ojelerini bitirmiş , şimdi de kendi tırnaklarına sürüyordu. Bana "Sen denize girmeyecek misin?" dedi. "Pantolonu çıkarman zor olabilir."
Testteki ilk sorudan kafamı kaldırmadan , usulca başımı iki yana salladım. "Hayır , girmeyeceğim," derken burnumun sızladığını hissettim.
İklim masamın yanına geldi. "Neden? Ne güzel eğleneceğiz işte. Fazla kilon falan da yok."
"Denize girmeyi pek sevmem." Hayır korkarım. Babamın ölümü aklıma gelir. Ağlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın Kızı
Novela JuvenilBir kız düşünün. Kaybetmenin tadını almış. Bir kız düşünün. Yalanların içinde boğulmamak için çırpınmış. Bir kız düşünün. Boğulmamak için kendine uzanan ilk ele sarılmış. Bir kız düşünün. Sarıldığı elin aslında hiç var olmadığını öğrenmiş. Bir kız...